Silahı kavrayan parmaklarım bir an olsun yabancılık çekmiyor. Tek bir an bile tereddüt etmiyorum. Nişan alıyorum. Nereden vurmam gerektiğini ince ince hesaplayacak vaktim yok. Hedefi görüyorum. Her şeyi geride bırakacak kadar güçlüyüm. Herkesi arkamda bırakacak kadar kötüyüm. Yapacağım. Hedefi görüyorum.Garip bir şey oluyor. Biri neşterle göğüs kafesimi yukarıdan aşağıya derince çizerek yarıyor. Kalbimi apaçık ortaya seriyor ve duygularımı saklayacak zamana asla sahip değilim. 2009 yılındayım... O karanlık gecede. Hayatımın en kötü günü olarak tanımladığım gecedeyim. Eliz Günday'ın yerinde bu sefer ben varım. Düşman kaçıyor. Karşı caddede yürüyen İnci'ye ve Eliz'e doğru hızlı adımlar atıyor. Kalbimin ritmini duyabiliyorum. Çok hızlı ve çok öfkeli. Bir daha kimseye zarar vermemesi için, kimsenin hayatına dokunamaması için elimden gelen her şeyi yaparım. Yapabilirim! Oracıkta hırsımın kurbanı oluyorum. Tetiği çekiyorum. Hedefi görmeden ateş ediyorum. Ateş... Ediyorum...
Her şey bir anda olup bitiyor. İnci bıçaklandıktan hemen sonra yere düşüyor. Yüzünde aynı ifade var. Kameralardan izlediğim ölüm anını tekrar yaşıyorum. Sürpriz gerçekse Eliz Günday'ı kalbinden vurduğum oluyor. Canını en çok yaktığım yerden vuruyorum onu. Nasıl oluyor anlamıyorum. Kasılıp kalıyorum. Şimdi daha önce hissettiklerimden bin kat daha fazla yanıyor. Kalbimi yerinden söküp atmak ister gibi terden üzerine yapışan tişörtümü sıkıyorum. Eliz Günday'ın şokla açılan iri gözlerini apaçık görebiliyorum. Yalpalıyor. Gözlerimin içine bakıyor. Oracıkta hayatta değer verdiğim iki kadını da kaybediyorum. Nefes alamıyorum.
Sadece iki saniye duruyorum. İki saniye hayatları kurtarabiliyor. Hesap yapıyorum. Herkesi burnu bile kanamadan çıkaracak tek yol bu. Amacım onu öldürmek değil. Ahmet'i katil yapmaktan ve hayatta kalmamızı sağlamak...
Yine de kendimde o gücü görebiliyorum. Onu öldürebilecek kadar hırs barındırıyorum kalbimde. Etrafımdaki herkesten az ya da çok bir şeyler çaldığını bildiğim bir düşman var. En çok Eliz Günday'dan çaldığını o kadar iyi biliyorum ki onu gerçekten öldürmek istiyorum.
Beynim bomboş. Parmaklarım kendiliğinden hareket ediyor.
Ne kadar istesem de yapamıyorum. Onu öldüremiyorum. Sadece durmasını sağlayabilecek bir yara almasına sebep olabiliyorum. Ateş ettikten hemen sonra o silah elimden düşüyor. Ellerimdeki tüm his yok olup kayboluyor. Anda kayboluyorum. Kırmızı damlaların bileklerimden akıp soğuk zemine düşme sesini işitebilene kadar etraftan izole olabiliyorum. Sadece ben ve düşmanım var. Göz göze geliyoruz. Onu yenmek için verdiğim savaş film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor. Yüz ifadesindeki şoku hayatım boyunca unutmayacağım. Dudaklarını kıpırdatıyor. Ne söylediğini sadece ben anlayabiliyorum.
''Öldür beni.''diyor. Yalpalayarak yere düşüyor. O kadar çok acı çekiyor ki benden ölüm dileniyor. Kendimi kaybetmem o an gerçekleşiyor. Acı dolu ifadesini görünce geçekten ölebileceğini düşünüyorum ve bunu asla istemediğime karar veriyorum. Ben... Kimseyi öldürmek istemiyorum. Çünkü iyi tanıdığım biri, katil olduğunu zannettiğinde, gözlerimin önünde eriyip tükendi. Birbirimizi tükettik ve geriye hiçbir şeyin kalmadığını kabulleniyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZÜR DİLERİM | AFFET BENİ
Romanceİmkansızlıkların içinde boğulmuş bir aşk hikayesi... Bu bir vicdan özrü... Kendini affettirebilmek için verilen bir savaş! *Bazen gördüklerimiz bizi yanıltır.* Özür Dilerim!