4.BÖLÜM DÜZENLENMİŞ HALİYLE SİZLERLE. ŞİMDİLİK BİRAZ AYNI GİDİYOR. İLERLEYEN KISIMLARDA FARKLILIKLAR GÖZÜNÜZE ÇARPACAKTIR. : ) KEYİFLİ OKUMALAR DİLERİM...
instagram: nurakyol123 (yazdıklarımla ilgili her şey burada takibe alın canlar. : )
Bebeği emniyetli olmasına dikkat ederek kucağıma yerleştirip mutfağa gittim. Ufaklığı kucağımda tutarken zorlanıyordum, düşecek diye aklım gidiyordu. Minik elleriyle anlamış gibi kazağıma yapıştığında işim biraz olsun kolaylaştı. Gülümseyerek teşekkür ettim. Ne demişti Giray? Neyse ki iyi bir kişilik özelliğim vardı. Hafızam kuvvetliydi. Mamasını yapmak için su ısıtmam gerekiyordu. Gözlerimle etrafı taradığımda su ısıtıcısını gördüm. Isıtıcıya su doldururken tezgah ıslandı. Silmeye çalışırken başımı dolabın kapağına çarptım. İşte bu acıtmıştı. Tek elle, bebek kucağımdayken iş yapmaya çalışırsam böyle olurdu. Ben ne anlarım çocuk bakmaktan mama yapmaktan olaylarına hiç girmeyeceğim. Öğrenecek ve ona çok iyi bakacaktım ona. Zor da olsa sonunda bir biberon dolusu mama elde edebilmiştim. Bir şeyleri başarmak güzeldi. Bu duyguyu neredeyse unutmuştum. Koltuğa geçip oturduktan hemen sonra Ege'yi dizlerime yatırdım. Giray da odadaydı. Tekli koltukların bana uzak olanına kurulmuş gazete okuyordu. Ege'nin ağzına biberonu verecekken sesini işittim.
''Sıcaklığını kontrol ettin mi?''diye sordu uyaran bir tonla. Tamamen unutmuştum! Başını gazeteden kaldırmadan hareketlerimi kontrol edebiliyordu. Saçlarının arasında üçüncü bir göz bulunmasından şüphelenirken mamadan ufak bir damla çalıp elime sıktım. Biraz fazla kaçmıştı ama sıcaklığı ölçmeyi başarmıştım. Parlayan gözleriyle sabırsızlığını fazlasıyla gösteren Ege'yi daha fazla bekletmek büyük kötülük olurdu. Biberonu ağzına verdiğimde öyle hızlı çekmeye başlamıştı ki bir an korkup geri çektim. Boğulmasından endişelenmiştim. Bu kadar aceleye ne gerek vardı? Kaçmıyordu ya mama!
Biraz geçtikten sonra ikimiz uyum içinde hareket etmeye başladık. Ben korkuyu azalttım, o da hızı... Her çekişinde biberondan garip garip sesler geliyordu. Ve tatlı... Ege'yi tanımlayan kelime buydu. Ve... Gamzeleri vardı! Ağzını hareket ettirdiğinde çukurluklar belirginleşip ortaya çıkıyordu. Gülümsememin yüzüme iyice yayıldığını hissediyordum. Bir bebek bazen sebepsiz yere mutlu olmanızı sağlayabiliyordu.
Birkaç dakika sonra uyuklamaya başladı. Buna tok karın etkisi, altı temiz olmanın rahatlığı neden olmuştu. Yine uyumuştu. Onu izlemek muhteşemdi. Dünyanın en mükemmel en masum bebeği kollarımın arasındaydı. Melek gibiydi. Her şeyden habersizdi. Kucağında rahatça uyuduğu kadının annesini öldürdüğünü öğrenseydi bu kadar rahat eder miydi?
Çarpan kapı sesiyle irkildim. Dış kapıdan gelmişti. Koltuk boştu. Giray gitmişti. Haber vermeden, öylece çekip gitmişti.
***
Bebek bakıyordum. Çamaşır yıkıyordum. Yemek yapıyordum. Ütü yapıyordum. Evi silip süpürüyordum. Kalan vakitlerde bahçeyle ilgilenmeye çalışıyordum. Birbirinden değerli günlerim, saatlerim böyle geçiriyordu. Giray işine odaklanmış oğlunu da beni de unutmuştu. Eve uğrayıp uğramadığından bile haberim yoktu. Yüzünü görmeyeli çok olmuştu. Kapıyı kapatıp gittiği gün kendisine giden tüm yolları da kapatmıştı sanki. Ulaşamıyordum, konuşamıyordum. Ege hızla büyüyordu, Giray oğlunun bu kıymetli anlarını kaçırıyordu. Üzülüyordum, elimden bir şey gelmiyordu.
Kendimi iş yapmaya vermiştim. Boş geçen bir dakikam bile yoktu. Koca evin içinde yapacak bir şey mutlaka buluyordum. Boş kaldığım zamanlar düşünmeye başlıyordum. İyi gelmiyordu. Düşünmek, hatırlamak... Yıkılışıma sebep oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZÜR DİLERİM | AFFET BENİ
Romansaİmkansızlıkların içinde boğulmuş bir aşk hikayesi... Bu bir vicdan özrü... Kendini affettirebilmek için verilen bir savaş! *Bazen gördüklerimiz bizi yanıltır.* Özür Dilerim!