14.Bölüm- Oyun

199 23 8
                                    

"Hadi Papatya, gidiyoruz." Babamın mezarından kalkıp dudaklarımı birbirine bastırdım. Sinir parmak uçlarımdan vücuduma doğru yayılıyordu. Yalancılıkla suçladığı bir insanın yanında ne işi vardı? Silahındaki harfe takılan gözlerim başımın dönmeye başlamasıyla son buldu. Gözlerimi başımı kaldırmadan ona çevirdim. Sinirle gülümseyerek tamamen ona döndüm." Babamın yanında Papatya deme hakkı sana düşmez," deyip başımı tüm sakinlikle sağa yatırdım. Dişlerini birbirine sürtme sesi buraya kadar geliyordu. Ayaklarını sertçe yere vurarak bana doğru yürümeye başladı. Benden uzun olduğu için başımı hafif kaldırarak ona baktım. Şu an anlamıştım aslında güçsüz olmadığımı. Bir dipsiz kuyuyu andıran gözlerinin içinde kaybolmayacak kadar güçlüydüm. Ona cevap verecek kadar güçlüydüm. O odaya girecek kadar güçlüydüm.

"Papatya demek istersem, derim. O artık yok. Ölmüş bir insan için bana karşı çıkman ne kadar mantıklı?" Başımı yavaşça kulağına yaklaştırdım. İçimde sinirli olup dışarıya bunu yansıtmamaya çalışıyordum. Benim babam hakkında dediklerini dinlediğim halde sakin gözükmeye çalışmak oldukça zordu. O ilk benim başımı öpmüştü, ilk olarak o bana papatya almıştı, ilk o beni canından çok sevmişti. Böyle bir adamla kendini kıyaslaması bile hatayken daha da üste çıkmaya çalışıyordu. Çağan başlı başına bir hataydı.

"Bir odaya girmek için ölü bir kızın sesini beklemen ne kadar mantıklıysa, o kadar mantıklı." Vücudunun gerildiğini hissettim. Masal onun zaafıydı. Benim başımda ağladığı zaman da o psikolojiye girmişti sanırım, Masal'ın öldüğü zamandaki psikolojisine. Bana değer verdiği falan yoktu. Kendi kendime gelin güvey olmuştum. Bugün beni öldürmekle tehdit eden bir adamdan değer beklemem başlı başına bir saçmalıktı.

"O ölmedi!"Boynuma vuran nefesinin bir etkisi olmamıştı bu sefer. Yüksek çıkan sesi beni korkutmamıştı. Söz konusu olan babamsa her zorluğa katlanırdım, bütün insanlık karşıma gelse bile. Söz konusu babamsa kimse korkutamazdı beni, Çağan bile. Söz konusu olan benim babamsa gerisi yalandı. Babam benim hayallerimdeki kralımdı, ben de onun prensesiydim. Prenses olmak için illa bir prensle olmak zorunda değildiniz, babanız kralsa siz zaten onun prensesiydiniz. Benim babam, benim kralımdı.

"Salıncağın üzerinde duran mektupta öyle yazmıyordu ama," diye fısıldayıp güldüm kulağına. Ve o gülücük son noktaydı. Çağan geri çekilip başını ellerinin arasına aldı ve travma geçirmiş küçük bir çocuk gibi bağırmaya başladı. Bense ona sadece güldüm. O daha çok sinirlendi. Ben ondan güçlüydüm şu an. Onun bağırmasını bölerek ben konuşmaya başladım.

"Yeter! Farkında değil misin?" Kollarımı açıp etrafımda döndüm. "Benim çöplüğümdeyiz Demirkan. Benim senelerim şu iki mezar arasında geçti," deyip anne ve babamın mezarlarının arasını gösterdim."Benim senelerim buradaki insanların arasında geçti. Sevdiklerimin yanında ben daha güçlüyüm, silahın ya da sen değil. Anladın mı?" Ona karşı olan bu tavrıma oldukça şaşırmışa benziyordu. Öyle ki susup sadece anne ve babamın mezarlarına bakmaya başlamıştı. Dudakları hafif aralıklıydı.

Sırılsıklam olmuşken tekrar gidip babamın mezartaşına oturdum ve sonra umursamayarak uzandım. Gözlerimi bana bakan Çağan'a kenetledim." Benim yanımda değil güç bulduğun yerde olman lazım. Benim kendime ait bir evim olsaydı ve içinde annemle babamın hatıraları olan bir oda bulunsaydı ben oradan çıkmazdım. Daha da güçlenmek için çıkmazdım." Babamın toprağını öpüp tekrardan ayağa kalktım. Hızlı adımlarla dibinde bittim tekrar." Korkaksın Demirkan. Korkak! Yüzleşmekten kaçan bir korkaksın. Sevgiden kaçan bir korkaksın. Masal ölünce bitti değil mi her şey? Sevgi kül oldu, yerine bir öfke geldi." Dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım ağlamamak için. Gökyüzüne sözüm vardı.

Ölümcül Saklambaç (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin