23.Bölüm- Belirsiz

143 13 1
                                    

"Masanın başından bahsediyoruz. Yapabilecek misiniz?" diye sordu Esra endişeyle.

Silahını kontrol ettikten sonra beline yerleştirdi. Deri ceketini giyerek silahı kamufle etti Asena.

"Masanın başıda, devletin başıda olsa hiçbir erkek bir kıza hayır demez."

İlaçlarımı aldıktan sonra içeride oturmaya devam etmiştik. Yapılan plana göre Asena Kadir'in kanına girecekti ve böylelikle Çağan'ın istediği mekana onu bir nevi uyuşturucu göreviyle getirecekti. Çekici bir kızdı. Ne yapacaktı bilmiyorum ama Kadir'in bu gece öleceğinden emindim.

Çağan alnımı öperek evden çıktı. Herkes evden giderken benimle beraber kalmak isteyen Esra'yı reddederek onu da göndermiştim.

Herkes beni evde tek bırakmaktan korkuyordu fakat tek bir şeyi anlayamıyorlardı. Alışmıştım. Olmayan seslere, görüntülere, olaylara... Her şeye alışmıştım. En kötüsü ise bu artık zoruma gitmiyordu. Alıştığıma kabullenmek zoruma gitmiyordu. Bir öldürücü darbe daha yemiştim.

Zemine her an çökecek bir kağıt gibi yavaş yavaş basıyordum. Kararmış gökyüzünün altında karanlık bir evde oturmak benim ne kadar değiştiğimi gözler önüne seriyordu. Karanlıktan deli gibi korkan ben, haftalardır karanlığa sığınarak insanlardan kaçıyordum. Ve o karanlıkta bana yardım eden tek şey karanlığın ta kendisiydi. Çağan'dı. Çocuğunun ayağı takılıp düştüğünde ağlamasa bile, yüzünü buruşturan baba şefkatiyle yaklaşıyordu. Her zaman yanımda oluyordu.

Yanımda yokken bile yanımdaydı.

Düşüncemle sağ elim sol tarafımı yokladı. O atan kalp seslerini duyduğumda yanımda olduğunu bir kez daha anladım.

"Kalbimin atma sebebi." Şimşek çakarak onayladı sözümü bir nevi. 'L' koltuğa uzandım ve rahatlatıcı bir şarkı açarak dış dünyadan uzaklaştım. Her zaman olduğu gibi kendimle baş başa kaldım.

Saatlerdir dinlediğim müzik ve yere düşerek ses çıkaran damlalar birbirine karışıp mükemmel bir düet yapıyorlardı.

Çalınan telefonumla gözlerimi devirsemde arayan kişiyle yerini ufak bir tebessüme bırakmıştı.

"Amca?" Yerimden hafif doğruldum.

"Verda ben Görkem." Ve yine ağlıyordu. Yine hıçkırıyordu.

Korku vücuduma tırmanarak beni kendine hapsederken ayakta kalmaya uğraşıyordum.

"Babam..." Durdu. Cümlenin devamı kötüydü. Acıtırdı. Yapabileceği en iyi şeyi yaparak sustu. Ama kelimeler içinden çıkmazsa daha çok acıtırdı. Onun için derin bir nefes alarak konuşmaya çalıştı."...öldürüldü."

Bu hayat tüm sevdiklerimi benden bir bir koparıyordu. Olmayan canımdan ne istiyordu daha? Ölmekse ölmek... Ama bu kadar acıya dayanacak tahammülüm kalmamıştı.

Evde kıvrılıp yattığım kanepenin yumuşaklığı kafamı içine gömüp delicesine ağlama isteği yaratıyordu fakat ben ağlayamayacak kadar yorgundum.
Ağlayamayacak kadar çaresizdim.

Kapı zili çalmaya başladı. Açmadım. Yumrukla vuruldu. Yerimden kalkmadım.

"Verda? Aç şu kapıyı." Çağan'ın gür sesini duyduğumda çokta bir şey değişmemişti.

Uzun süre yumruklanan kapıya sonuç vermeyince sesler kesildi. Ortam durulduktan sonra yükselen bir sesle ağzımdan koca bir çığlık firar etti. Cam kırıkları etrafa saçılırken Çağan'ın sinirli gözleri beni görünce yerini endişeye bırakarak yok oldu.

Ne ara dibimde bittiğini anlamadığım anda bana bir sürü soru sormaya başladı.

"Verda, noldu güzelim? Hadi söyle bana. Konuş hadi. İlaçlarını..." deyip saatine baktı hızlıca."...yedi saat önce verdim. Kahretsin," diyerek beni bırakıp mutfağa koştu. Bu şok olmuş halimin sebebinin hala bir hastalık olduğuna inanıyordu.

Dilimin üzerine yuvarlanan hap ve ardından boğazıma akan suyla kendimi daha iyi hissetmiştim.

Titreyen telefonuma benden önce Çağan uzanmıştı. Gelen mesajı her bir satırda gözlerini biraz daha büyüterek okudu. Başını yavaşça kaldırıp bana baktı." Amcan öldürülmüş mü?"

"Bir günde iki ceset." Günlerdir duymayan sesimi duyduğunda yüzünde ufak bir tebessüm oluşmuştu.

"Ağlama sakın. Göz yaşların Kadir piçinin üzerine de sıçrar. Sevinmesin." Onun için değil amcam için ağlardım ama kendimde o gücü bile bulamıyordum.

Beni yukarı çıkarmak yerine kanepeyi açtı. Yukarıdan iki yastık ve bir battaniye getirerek yanıma kıvrıldı. Yaza girmek üzere olsak bile hava bugünlük kendini bozmuştu.

Çağan yanımda telefonuna uzanarak birini aradı. Hava ilkbahar ayında olduğumuz için erken aydınlanıyordu ve şuan Güneş görünmese bile bulutlar dağılmaya başlamıştı.

"Bekir acilen bahçeye açılan kapıya cam yaptırman lazım. Boyutlarını biliyorsun koçum, az kırmadım. Çok çabuk!" Cevabı beklemeden telefonu kapatarak ayak ucuna fırlattı. Bana dönüp sarılırken şarkı mırıldanmaya başladı. Sesinin güzel olduğunu bilmiyordum.

Dışarıdan ayağıma vuran iç gıdıklayıcı rüzgardan battaniye ve Çağan'a sığınmıştım.

O beni sımsıkı sarmıştı.

Sabah öğlene doğru uyandığımda yanımda Çağan yoktu ve bahçeye açılan cam tamir edilmişti.

Doğruldum sırada ağzıma kapatılan bir el gözlerimi büyütmeme ve kaşlarımı çatmama sebep olmuştu.

#&#&#&#&#&#&#&#&

Bir güncük bir gecikme yaşadım. Onun için pardon ve kısa bir bölüm olduğunu biliyorum. Haftaya telafi edeceğim inşallah. Şu iki hafta sınav haftam olduğundan bu şekilde oldu.

İyi günler :))

Ölümcül Saklambaç (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin