Bir hayat...
Yok edilmesi bu kadar basit miydi? Ya da kurallar çiğnenmek için vardır sözü yalan mıydı? Çağan neden hiçbir kuralını çiğnemiyordu?
"Kurallar, bir hayattan daha mı değerli?" Beyaz kefene sarıldım son kez. Yine beyazlar içindeydi, yine güzeldi. Yıkamıştık. Kan izleri geçmişti ama aklımdaki görüntüler tazeliğini yitirmeyecekti.
"İhanet affedilecek kadar küçük bir olay mı?" Soruma soruyla karşılık vermişti. Sevgilisini toprakla paylaşmak istemediği açıkça belli olan Emir ağlayarak ona sarılıyordu hala. Görmeden öpücükler konduruyordu yüzüne.
Çenemle işaret ettim yıkılmış adamı."Onun göz yaşlarında boğulacaksın."
"Hala yaşadığıma inanıyor musun?" İki eli cebinde dururken kısa bir süreliğine baktı bana. Emir'e baktığında gözlerinde ufakta olsa pişmanlık aradım ama yoktu. Dün en azından üzüldüğünü belli eden tavırları vardı ama şu an üzülmüyordu bile.
"Bakma öyle yüzüme. Dün tek üzüldüğüm kişi Emir'di."
Demek vurduğuna dün de üzülmemişti.
"Biliyor musun? Bazen kalpsiz olduğunu düşünüyorum."
"Sonra geçiyor mu?" Dalga geçerek söylediği sözler canımı yakmamıştı. Çünkü şu an ben yakacaktım.
Cümlemi klişe bir sonla bitireceğimi zannediyordu.
"Hala öyle düşünüyorum. " Alaylı yüz ifadesi kendini zamanın ipine asarak yok olurken sessizliğini korudu. Konuşursa çakıldığı bataklığın onu daha çok içine çekeceğini biliyordu.
Emir dışında kimse ağlamıyordu. Ben hissizleşmiştim çünkü, sol tarafım buzlarla kapanmıştı. Esra ise.. Damla şu an ona dalaşsa sesini bile çıkartmazdı. Aslında en başta çok kötüydü ama sonradan toparlamıştık. Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğunu biliyordu.
"Damla olgun bir kızdı. Yaşına göre..." Çağan'ın ağzından onun hakkında bilgiler dökülünce dikkat kesildim." Esra ve Emir'e çocuk gibi davranırdı. Onun haricinde her ortamda ciddiydi, sanki gülmesi yasakmış gibi."
"Olgun olmaktansa çocuk olarak kalmayı yeğlerim."
"Neden?" Merakı sesine yansımıştı. Gözlerimi kara gözlerine mühürledim.
"Yalnız kaldığım bu yolda gökyüzündeki parlak cisimlerin benimle beraber geldiklerine inanmaya devam etmek istiyorum."
"Onların aydınlığına ve yanında olmalarına muhtaç olman seni küçük düşürür."
"Zaten küçük bir kız çocuğuyum." Doğruların dilimden saçılıp onun kulağında yer edindiğini görmek güzeldi.
"Benim küçük kızımken seni başkasına muhtaç etmem."
"Kimse kendine ait olan bir şeye zarar vermez ve bana en çok zarar verenler listesinin başındasın Demirkan." Gözlerim kısılıp, meydan okuyarak ona baktığımda gözlerindeki zehri bana akıttı. Gözleriyle öldürebilecekmiş gibi..
"Yanlış. Bize en çok zarar verenler en sevdiklerimizdir. Bunun nedeni ise onları diğer insanlardan fazla önemsememiz. Pot kırıyorsun papatya." Yenilmişliğin verdiği kötü bir hisle yanından uzaklaştım.
Esra'nın koluna girerek Damla'nın mezarının etrafındaki insanlara baktım.
Annesi, yıkılmıştı.
Babası, kimseye göstermeden ağlıyordu.
Her şeyden habersizce ağlıyorlardı. Belki de sarışınlarına bir daha kavuşamayacaklarını düşünüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümcül Saklambaç (Tamamlandı)
Fiksi RemajaBir kız...Annesi ona sürekli "İlk yaptığın yanlış senin hatandır meleğim,ikinci yaptığın ise aptallığın..." diye öğüt verirken o bir aptallığa imza attı. Annesiyle oynadığı saklambaçta kötü şeylere sebep açmışken,ikinci kere saklambaç oynayarak bir...