6.Bölüm- (2.parça)

3.9K 218 9
                                    

Veeee... yeni bölüm !! :))) Sandığımdan daha kısa oldu, bunu için üzgünüm. Dediğim gibi bu bölümden sonra bir açıklama bölümü ekleyeceğim. Oranın ne işe aradığını da orada anlatacağım zaten. Bir sonraki bölümü daha uzun yazabilmem dileğiyle... ☺ -Bu arada multimedyadaki şarkının benim için anlamı çok büyük. Şu anki bölüme tamamen uymasada ileriki bölümler için güzel bir ipucu olduğunu düşünüyorum:)-

  Başımı arabanın camına yaslayıp kreşe varana kadar dışarıyı seyrettim. Yolu ezberlemeye çalışıyordum. Sonuçta haftanın belirli günleri boyunca sürekli oraya gidecektim. Sahi ben hangi günler oraya gidecektim?...

''Annecim?''

''Hım..efendim bebeğim?'' Başını okuduğu kitaptan kaldırdı ve bana baktı. Annem arabadayken bile kitap okuyordu. O her yerde kitap okuyordu. Keşke ben de okumayı bilseydim.

''Ben hangi günler kreşe gideceğim?''

''Pazartesiden cumaya kadar gideceksin tatlım. Bu da beş gün yapıyor. Yani-..''

''Yani Pazartesi, salı, çarşamba, cuma ve ıhhh... cumartesi.'' Yok ya böyle değildi.

''Hayır tatlım. çarşambadan sonra perşembe var, ondan sonra cuma. Cumartesi günü tatil.'' Başımı tamam anlamında salladım. Annem de bana gülümsedi.

''İştee, geldik!'' Babamın sözleriyle annemle ikimizde camdan dışarıya baktık. Etrafı ağaçlarla kaplı küçük bir otoparktaydık.

  Babam arabayı park etti. Annem arabadan indi, bagajdan çantamı ve ceketimi haldı. Kış ayında olmamıza rağmen son bir haftadır burda her yerde bahar havası varmış. Herkes öyle diyordu. O sırada babam benim tarafımdaki kapıyı açtı, emniyet koltuğumun kemerini çözdü ve geri çekilirken dil çıkarttı. Babam dil çıkartınca çok komik oluyordu. Aslında büyüklerin hepsi dil çıkartınca çok komik oluyorlardı. Harry de dahil, o en komikleri.

  Arabadan atlayarak indim. Ayağım takıldı ve neredeyse düşüyorum. Son anda annem beni tuttu. Daha yavaş olmamı söylerken ceketimi giydirdi, hava serin olmaya başlamış!

''Yaa... anne hava çok güzel! Ceketimi giymesem?'' Ellerimi birleştirdim ve dudaklarımı büküp her zamanki 'yavrukedi' bakışmı yaptım. Kendi çünkü ben kedileri köpeklerden daha çok severim.

''Sarah, hayatım bırak giydirme ceketi. Bak hava ne güzel, bir daha bahara kadar zor bulunur böyle havalar. .bırak da kızım rahat etsin biraz!'' Canım babam ya.

''Haha evet!'' Annem ceketimi giydirmekten vazgeçince arabanın etrafında koşturmaya başladım.

''Chloe! Hayatım önüne bak!'' Ama çok geçti. Çoktan birisiyle çarpışmıştım bile!

*****

Çarpmanın etkisiyle yere düştüm. Arkamdan annemin sesi geliyordu. Sanırım yanıma geliyor. Başımı kaldırıp çarptığım kişi baktım. İki tane masmavi şaşkın göz bana bakıyordu. Ve birde kaşlarına kadar gelen sarı saçlar...

Mavi gözlü bu çocuk annesinin tuttuğu elini bırakıp kalkmam için elini uzattı. Teşekkür ettim ve elini tuttum. Ayağa kalktıktan sonra ona çarptığım için özür diledim.

''Özür dilerim. Önüme bakmalıydım.''

''Önemli değil. İyi misin?'' Vay be, sevdim ben bu çocuğu. Ay çok tatlı ya...

Çocuğun annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın bana ismimi sorarken annem yanımıza geldi, tanışıp konuşmaya başladılar. Biz de çocukla bakışıp güldük. Onun da kreşe geldiğini öğrenince sevindim, şimdiden bir arkadaşım olmuştu bile. Beraber binaya doğru yürümeye başladık. Biz ikimiz önden gidiyorduk bizim arkamızdan annem ve annesi vardı en arkada da babalarımız....

''Chloe, ben senin adını biliyorum ama sen benim adımı sormadın. Hala adımı bilmiyorsun..Chloe?'' İlk önce güldü ama sonra onunla lgilenmediimi anladı ve baktığım yere baktı.

''Chloe bu sadece beyaz bir araba. ve vay canına çok iyiymiş.'' Evet bu sadece beyaz bir araba. Harry'nin beyaz arabası... Arabası burdaydı, peki kendisi nereseydi? Belki de bu onun arabası değildi. Belki de gelmemişti...

''Şey.. ben..-''

''Çocuklar buraya gelin hadi!'' Vay canına babam bu gün ikinci kez hayatımı kurtarmıştı. Beraber girişe doğru yürüdük. Anne ve babaları sınıfa almıyorlardı, bu yüzden kapıda annem bana sıkı sıkı sarıldı. Gözlerinin dolduğuna yemin edebilirim.

''Ağlama anne, neden ağlıyorsun?''

''Ben ağlamıyorum meleğim. Sadece.. ah tanrım siz çok çabuk büyüyorsunuz!'' Bana tekrar sıkıca sarıldı ve gözyaşlarını sildi. Bamam annemin sırtını okşadıktan sonra kollarını kocaman açtı ve ben de ona kocaman sarıldım.

Giriş kapısının önündeyken durdum.

''Haklısın, hala adını sormadım. Adın ne?'' Bir kez daha gülümseyerek zafer kazanmış gibi bana baktı.

''Benim adım Niall. Sen bana Niall diyebilirsin.'' Güldü ve elini uzattı. Uzattığı elini sıktım.

''Hey Chloe, bak beyaz arabanın orda biri var.''

  İçeri girmeden önce bir kez daha dönüp beyaz arabanın oraya baktım. Ordaydı... Arabaya yaslanmış iki eli cebinde bana bakıyordu. Baktığımı fark edince gülümsedi, elini cebinden çıkararak el salladı. Ben de gülümseyerek ona el salladım ve yavaşça fısıldadım.''Teşekkür ederim.''... Beni duyabileceğini biliyordum. O da dudaklarını oynatarak karşılık verdi. ''Her zaman.'' Sözünü tutmuştu. Sözünü tutmuştu ve gelmişti...

DipNot: Evet hikayeye Niall'ı da ekleyerek grubu yavaş yavaş oluşturmaya başladım :)) Ve bu arada evet Niall gerçekte saçlarını boyatıyor ama burda doğal sarışın olsun ;)

Kahramanım Bir Vampir || h.s. ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin