''BIRAK ONU.. HEY LANET OLASI, O SANA BİR ŞEY YAPMADI. BIRAK ONU!'' Çocuk doğrudan adamın buz gibi gri gözlerine bakarak bağırıyordu.
''Kimi? Agh... bu fıstığı mı ?'' Adam kızın boynuna doladığı kolunu biraz daha sıktı. Kız elleriyle var gücüyle adamın kolunu çekmeye çalışıyordu.
''HAYIR! S*KTİR O..... ÇOCUĞU BIRAK ONU!''
''SEN..'' Adam histerik bir şekilde güldü.''BANA NE DEDİN?'' Kollarının arasında sıkıca tuttuğu kızı yere iktirdi ve hızlıca elleri zincirlerle duvara bağlı çocuğun yanına gitti ve pençe gibi elleriyle çenesini sertçe kavradı. Çocuk adamın suratına tükürdü. Adam iyice sinirlenmişti.
Adam boştaki elini çocuğun göğsüne bastırdı. Çocuk acıyla inledi. Adam elini çocuğun kalbine doğru bastırmaya devam etti. Çocuğun tişörtü kanlanmaya başlamıştı. Adam bu sefer anormal derecede uzun tırnaklarını çocuğun tişörtünün üzerinden etine sapladı çocuk acıyla haykırdı.
Çocuk, adamın elini kalbinin üzerinde hissedebiliyordu. Canı ölümüne acıyordu ama bu adamın kıza yaptıkları -şimdi ve daha önceden- görmek zorunda kalmasının verdiği acının yanında hiçbir şeydi. Adam en sonunda elini çocuğun göğsünden yavaşça çekti. Çok gözlerini sıkı sıkı kapattı. Nasıl olsa iyileşecekti, sakin olmalıydı. Herif elini çeker çekmez yara iyileşecekti. Ama öyle olmadı...
Çocuk gözlerini sıkı sıkı kapatmış acının dinmesini beklerken duyduğu tiz çığlıkla irkildi. Kız yerde emekleyerek geri geri gidiyor üzerine doğru yürüyen gri gözlü adama durması için yalvarıyordu. Loş odanın sonuna kadar gelmişti, sırtı soğuk duvara çarptı. Köşeye sıkışmıştı.
Adam kızın önünde diz çöktü. Çocuk artık ikisinin de yüzünü göremiyordu. Adam işaret parmağını kızın kolunda yukarı aşağı oynatıyordu. Kızın ağladığını ve 'kendi adını' sayıkladığını duyabiliyordu ama adamın kıza ne fısıldadığının duyamıyordu. Garipti.
''ASH! ASHTON... BİR ŞEY YAP. YALVARIRIM ASH! YARDIM ET ONA! LÜTFEN, LÜTFEN GÖTÜR ONU BURDAN!'' Çocuk köşede ayakta dikilen oğlanla göz teması kurmaya çalıştı. Oğlan kılını bile kıpırdatmadı...
Ağladığını fark etmesi çocuğun birkaç saniyesini aldı. Ağlıyordu 'o'nun için ağlıyordu, onu sürüklediği bu durum için ağlıyordu. Kendini sürüklediği bu durum için ağlıyordu. Hıçkırıklarına engel olamıyordu.
Adam kızı kollarından tutarak kaldırdı, peşinden sürüklemeye başladı. Kız sendeledi. Çocuk artık biç bir şey duyamıyordu. Kendi sesinden başka hiçbir şey... Sürekli aynı şeyleri sayıklıyordu. ''Lütfen Ash! Yardım et ona. Kurtar onu! Lütfen lütfen lütfen...'' Dudakları titriyordu, elleri yumruklarını sıkmaktan bembeyaz olmuştu. Ama onun tek yaptığı köşede durup seyretmekti. Başını yere eydi ve göz yaşlarının yerde küçük ıslak izler bırakmasına izin verdi.
Sonra bir şey oldu...
Gri gözlü adam peşinde sürüklediği kız, Ashton ve başka iki adamıyla beraber odadan çıktı. Çocuk tam arkalarından bağıracakken birisi eliyle çocuğun ağzını kapadı. Çocuk panikle gözlerini elin sahibine çevirdi. Ela gözlü, uzun kirpikli -çocuk bu kirpikleri kıskanmıştı- esmer bir oğlandı. Boştaki eliyle omzundaki kemik yayı ve ok çantasını sıkıca kavramıştı. Neydi şimdi bu? Kendini Ortaçağ'da falan mı zannediyordu?
Elini çocuğun ağzından çekti, aynı sırada çocuk bağıracak mı diye tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Çocuk bağırmadı. Ela gözlü, elini ceketinin cebine götürdü ve kemik bir bıçak çıkarttı. Anlaşılan kemiklere baya kafayı takmıştı, kulağındaki siyah kemikten küpeyi de sayarsak. Bıçağını çocuğun bileklerini hapseden zincirlere doğrulttu. Basit bir bıçağın çelikten zincirleri koparabileceğini mi sanıyordu? Sonuç mu? Zincirler hayatında duyduğu en sessiz ve kısa sürede kopmuştu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahramanım Bir Vampir || h.s. ||
FanfictionHarry Styles, berbat bir geçmişe sahip... Ve o sıradan vampirlerin aksine hayatı yaşamayı seçti. Hayatını mahfettiği (!) küçük bir çocukla büyümeyi seçti. Onun ilk adımlarını gördü, ilk sözcüğünü duydu :''Harry!''... Harry o kadar bencildi ki, bu...