13.Bölüm- Dağınık Saçlı Tatlı Vampir Çocuk

3.2K 200 29
                                    

   Merhabaaa..! ^^ Vay canına hikaye 10 bin okunma olmuş. Siz okuyunca ben çok mulu oluyorum ^,^ Bu yüzden, her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. (Ayrıca oylarınız ve güzel yorumlarınız için de teşekkür ediyorum) İnanın daha uzun yazmayı çok istedim ama bölümleri kesmem gerektiğini hissettiğim yerde kesmek gibi bir alışkanlığım var. Üzgünüm :D                              Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)) Umarım yeni bölümü beğenirsiniz. <3

Dakikalarca kızı göz ucuyla izlemeye devam ettim. Bir derdi var gibi görünüyordu, birkaç kez küçük bej rengi çantasından bir defter çıkartıp içine bakıp geri koymuştu. Yine daha önceki seferler gibi; defteri bir kez daha açtı, sayfa boyunca gözlerini gezdirdi ve oflayarak defteri kapatarak çantasına tıktı. Eğer şu işimi halledeceksem bir an önce hamlemi yapmalıyım yoksa daha çook bekleyeceğim.

  Kız, bardağında kalan son yudumu da kafasına dikti. Bardağı masaya koydu ve bininci kez oflayarak başını kollarının arasına gömdü. Tanrım belli ki baya büyük bir derdi var. Belki de birazdan onu bu dertten kurtararak ona güzel bir iyilik yapmış olacağım -ah tabiki de onu öldürmeyeceğim!-.

  İçkimi bitirmiştim. Bardağımda kalan iki küp şekilli buzu ağzıma attım ve çineyerek yuttum. Eski bi alışkanlıktı bu, buzların soğuk ve ferahlatan etkisi kendimi toparlamamı sağlıyordu -ve bir de dişlerimin soğuması işimi kolaylaştırıyordu. Anlarsınız işte-.

  Taburemden kalkarak kadının yanındaki tabureye oturdum. Adını bilmediğim içkisinin keskin kokusu anında burnuma gelmişti ve açlığımı tetiklemiş, damarlarında kanına karışan içkinin yoğun tadını düşünmek dişlerimi boynuna geçirme isteğimi arttırmıştı.

''Kızın içtiğinin aynısından. Bir bana, bir de ona!'' Barmene başımla onu işaret ettim. -Artık içkilerle aram eskisi gibi değil, çoğunun adını dahi hatırlamıyorum bu yüzden isimlerini söylememi beklemeyin.- Barnen başıyla onaylayarak iki küçük bardağa sarımtırak bir sıvı doldurdu ve önümüze koydu. Kız başını kollarının arasından kaldırdı. İlk önündeki bardağa sonra da bana baktı. Gözleri şimdi daha netti. Koyu mavi, lacivert, ne derseniz.

 ''Sadece küçük bir ikram. Sıkıntılı görünüyorsunuz, konuşmak isteyebileceğinizi düşündüm.''

''Agh.. geç şu '-sız'lı, -siz'li' şeyleri. Yüce Mozart, şu şeylerden en az altı bardak içtim.'' Yinede önündeki bardağı aldı ve kafasına dikti. Bu kız kesinlikle uçmuş! Yüce Mozart nedir ya?

''Pekala ismini bilmediğim şirin dağınık saçlı tatlı çocuk, beni bu hale getiren şeyin ne olduğunu dinlemek mi istiyorsun?'' İşaret parmağımı yüzümün ortasına doğrulttu ve gözlerini kıstı. Garip davranışları olmasa -ki bunda içtiği içkilerin de payı vardır- şirin kızdı aslında. Ama dur! Bana ne demişti o?..

''Şirin dağınık saçlı tatlı çocuk... bu lafları duyduktan sonra dinlemek istediğimden emin değilim!'' dedim yavaşça.

''Sen hep böyle yavaş mı konuşursun? Ama tabi bu insanların üzerinde baya değişik bir etki yaratıyor. Şahsen bende öyle oldu. Tanrım.. ses tonun çok seksi!''

''Sen de hep bu kadar çok mu konuşursun?'' Gülümsedim, pek de doğal olmayan bir şekilde -alınıp yanımdan kalkıp gitmesini istemiyordum-. Aslında 'sen hep bu kadar geveze misin' demek isterdim fakat biraz fazla kaba olurdu sanırım.

''Sanırım.'' Kıkırdadı. Başımı Louis'in oturduğu masaya çevirdim ama orda yoktu. Kim bilir nereye kaybolmuştu p*ç.

''Hey kıvırcık, beni dinliyor musun?''

Kahramanım Bir Vampir || h.s. ||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin