Merhaba arkadaşlar öncelikle bir haftadır yeni bölüm yüklemediğim konusuna değinmek istiyorum. Pek güzel bir hafta geçirdiğim söylenemez.Kendimce bir kaç sorunum vard, o vardı, bu vardı, sınavlar vardı derken bir türlü yeni bölüm yazmaya fırsat bulamadım. Biliyorum güzel bahaneler değiller. Bana istediğiniz kadar kzıabilirsiniz, sanırım hakkettim :(
''Tanrım tanrım tanrım.. Ne demek kız yerinde yok Harry? Onu nasıl kaybedersin?''
''Bilmiyorum Lou. Yoktu işte, bıraktığım yerde değildi!''
''Hay s*çayım böyle işe!''
''Buraya gelme fikri senden çıktı hatırlatırım.''
''Ah.. hadi ama, ben sana 'bir kız bul, beslen sonra oracıkta baygın bırak git' demedim!''
''Ama bir kız bulmamı sen söyledin.'' Haklıydım ama.
''Off, hadi tekrar içeri bakalım. S*çayım kar onu bulmamızı zorlaştıracak.'' Öyleydi. Kar onun kokusunu takip etme imkanımı zorlaştırıyordu.
Tekrar duman kaplı ama sıcak mekana geri girdik. Louis oradaki her sarışın kadını gösterip 'Bu o mu?' diye sorup duruyordu. Ama hayır, hiçbiri o değildi. Pes ederek masalardan birine oturduk. Başımı kollarımının arasına alarak masaya koydum. Etrafta çok fazla ses vardı. Fısıldaşmalar, kahkahalar, bardaklara doldurulup doşaltılan içkiler, içlerine atılan buzların tıngırtıları.... Uzun süredir bu kadar sesi bir arada duymamıştım.
''Harry, sen onu uyumaması için etki altına aldın dimi? Bana aldığını söyle, şu anda en son isteyeceğim şey etfarta işkence çeker ölmek üzere olan bir kızı aramak.''
''S*ktir. Ben onu unuttum!'' Ah tanrım!
''Off.. Harry!'' Dirseklerini masaya dayayarak elleriyle yüzünü kapattı.
''Kalk gidiyoruz..'' Louis oflayıp mızıldarken ayağa kalktım.
''Nereye?''
''Nereye olursa. Burada oturarak vakit kaybediyoruz. Caddeye göz atarak aramaya başlayalım. Çok uzağa gitmiş olamaz.''
''Tanrım, neden öylece bırakıp gitmiyoruz?''
''Dostum onu kaybettiğimi söylediğim zaman öyle demiyordun ama ?''
''O zaman farklıydı Harry. Bak, onu etki altına almadığın için neler olacağını ikimiz de biliyoruz ve ben o haldeki birini aramak istemiyorum. Bu kötü hissetmeme neden oluyor.'' Duygusal Vampir Lou. Aww...
''Onu o şekilde görmek istemiyorsan bir an önce bulalım öyleyse!''
Birkaç dakika öylece bakıştıktan sonra sonunda ikna oldu ve Bayan Başbelası'nı aramaya başladık. Yakın çevredeki neredeyse bütün dükkanlara baktık ama hiçbirinde yoktu.
''Sanırım onu bu dükkanlarda bulamayacağız.''
''Tanrı aşkına Harry, bir buçuk saattir sana bunu anlatmaya çalışıyorum.'' Gerçekten bir buçuk saat olmuş muydu?
''Şahsen Louis, başımın patlayacakmışcasına ağırması ve burnumun veya kulaklarımın kanaması durumunda kendimi ilk bulduğum dükkana atardım.'' Louis gözlerini devirdi.
''En azından yirmi dört saat kuralı var. Bi ihtimal onu ölmeden bulabiliriz.''
*****
Sonuç mu? Kar iyice şiddetlendi, tipi çıktı ve biz de eve geri döndük. Güneş doğmak üzere ve ben de şu anda çok sevdiğim kanepemde ters bir şekilde ayarkarımı sarkıtarak oturuyorum. Louis'de yan kanepede aynı şekilde. Jessica'yı bulamadık. Belki de Louis haklıdır. Belki de aramayı kesmeliyiz çünkü bir vampir tarafından ısırıldıktan sonrasındaki ölüm süreci görmeyi dilemeyeceğiniz tarzdan bir şey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahramanım Bir Vampir || h.s. ||
FanfictionHarry Styles, berbat bir geçmişe sahip... Ve o sıradan vampirlerin aksine hayatı yaşamayı seçti. Hayatını mahfettiği (!) küçük bir çocukla büyümeyi seçti. Onun ilk adımlarını gördü, ilk sözcüğünü duydu :''Harry!''... Harry o kadar bencildi ki, bu...