Kahramanım Bir Vampir || h.s. ||

12.Bölüm- Gece Gezmesi.

  Sanırım yine kısa bir bölüm yazdım. Sanırım uzun bölümler yazmak okunusunda çok beceriksizim, üzdünüm :/  Ancaak, güzel bir 'Larry' bölümü olduğunu düşünüyorum. Müzik biterse başa sarın :)

  Boy aynasında üzerimdeki ceketin yakalarını düzeltiyordum ki Louis arkamda belirdi:

''S*ktir Harry, alt tarafı avlanacağız ne diye görünüşüne bu kadar takılıyorsun, insanlar sen onları ısırırken nasıl göründüğüne bakmayacak adamım. Gerçi zaten korkunç görünüyorsun ki bu iyi!'' 'av' kısmını vurgulamıştı p*ç.

''Şuracıkta fikrimi değiştirebilirim biliyorsun dimi?''

''Ya, tabi. Şu haline bak Harry, gerçekten berbat görünüyorsun. Chloe'i bir düşün!'' Haklıydı, gerçekten de korkunç görünüyordum. Göz altında oluşan morluklar, kurumuş dudaklar, çukurlaşmış yanaklar, tanrım Chloe'nin beni bu halde görmesi en son isteyeceğim şey!

''Çok konuşuyorsun adamım. Hazırım tamam, hadi gidelim.'' Louis omuzuma vurdu ve gülümseyerek önden çıktı. Arkasından dil çıkarttım. Tanrım gittikçe Chloe'ye benzemeye başlıyorum.

  Küçük ve huzurlu semtimizi geride bırakarak şehir merkezine gelmiştik. Açıkcası fazla hareket etmekten şimdiden yorulmuştum. Yüksek binalar, kalabalık caddeler, bir sürü insan... Gece gezmemiz başlıyordu sanırım.

''Şehre hoş geldin Styles!'' Trinity Street'in göbeğinde dikiliyorduk dikiliyorduk. Yılbaşı akşamından beri şehir merkezine gelmemiştim. Louis göbeğin ortasındaki havuzun korkuluklarına çıktı. Havuzun ortasındaki garip heykeller ağızlarından su püskürtüp duruyorlardı.

''İşte benim şehrim Harry. İşte benim evim!'' Gözümü cadde boyunca gezdirdim. Her tarahta 19. yüzyıl havası vardı. Daha önce dediğim 'yüksek binalar' lafımı değiştiriyorum. Burdaki binaların hiçbiri on katı geçmiyor, bazı fazla ihtişamlı palaslar hariç.

   Louis uzun yıllardır burda yaşıyordu-son bir kaç yıl hariç-. Çocukluğu bu çehirde geçmiş. 1800'lü yıllarda burasının nasıl olduğunu çok merak ediyorum doğrusu. Lou benden yaşça çok büyüktü. Tanrım, bi' de kendime yaşlı diyorum.

''Neden bu kadar abartıyosun ki? Zaten sürekli buraya geliyorsun.'' Louis etrafta fazla hevesli dolanıyordu.

''Çünkü baya uzun bir zamandır ilk defa seninle gece gezmesine çıkıyoruz Hazz -biz avlanmaya böyle diyorduk. gece gezmesi!- Bunu özlemiştim adamım!'' Gülümseyerek başımı öne eğdim ve ayaklarımı kara sürterek çamurlanıp erimelerini izledim.

''Ancak... yanımda böyle korkunç suratlı bir Harry'le dolaşmak istemiyorum. Bu yüzden hadi buraya geliş amacımızdan söz edelim. Arka sokakta küçük bir gece kulübü var. Ne dersin?'' Ben kulüp fikrini düşünürken şehir merkezinde bile ne kadar az eğlence mekanı olduğunu yakınarak mırıldanmaya başladı.

''Peki, ama fazla abartmak yok. Anlaşıldı mı?''

''Abartmakla neyi kasediyorsun?'' Sinsice sırıttı.

''Louis!''

''Bana abartmakla neyi kasdettiğini açıkla Styles?''

''Ah tanrım, g*tlük yapma Lou. Anladın işte, bu akşam kimseyle mıncıklaşmam ben!'' Kocaman bi kahkaha patlattı.

''Mıncıklaşmak ha? Ne o, küçük Chloe'ni aldatmaktan mı korkuyorsun?!''

''Kes sesini Louis!'' Tanrım, ne biçim şeyler düşünüyordu mankafa.

  Louis hala gülerken yerden biraz kar aldım ve top yaparak ona fırlattım. Gülmesi kesildi. Yüzünün aldığı ifade gerçekten görülmeye değerdi.