Okul nihayet bitmişti. Bugün Emma’ya on yıl gibi gelmişti. Ne çok şey yaşamıştı. Şimdi de okulun bir sokak ilerisinde olan yurduna gidiyordu. Buradan kurtulmayı çok isterdi. Ama bir gün olacaktı. Buradan kurtulacaktı. Belki başka bir şehre taşınır ve burayı unuturdu.
Kapıda çocukluk arkadaşı olan Nora’yı görünce gülümsedi. Nora da Emma’yı görünce aynısını yaptı.
Emma yurt kapısından geçerken Nora arkasından onu takip ediyordu. Sonunda yurda girdiğinde Nora biraz daha hızlanarak Emma’nın yanına geldi. ‘‘Günün nasıldı?’’
Emma yüzünü buruşturup ‘‘Odaya girince anlatırım.’’ Dedi.
&
‘‘Alexandra’nın böyle bir şey yapacağını tahmin etmiştim. Tam bir sürtük. Zaten Martin de kuş beyni var. Yok, yok. Ondan bile küçük beyni. Senin gibi güzel bir kız yerine sürtük Alexandra’yla çıkıyor. Hem erkeklerin hepsi başka bir taraflarından düşünüyorlar. Üzülme sen ama benim en çok şaşırdığım konu Jackson. O da bir salak. Hem senin durumunla ilgileniyor hem de kızıyor.’’ Dedi Nora.
Odalarına çıktıklarında Emma her şeyi anlatmıştı. Nora da arkadaşının sözünü kesmeden dinlemişti. Emma’nın anlatacakları bitince dayanamamış ve tüm düşündüklerini söylemişti.
Nora başka bir okula gidiyordu. Emma’nın okulu gibi bir okuldu. Gerçi burada tüm okullar öyleydi.
Emma oturduğu yatağından kalktı ve Nora’nın oturduğu yatağa gitti. Arkadaşının tam yanına oturdu. ‘‘Bugün vampirlerin bizlerden daha duygusal olduklarını öğrendim.’’
Nora kaşlarını kaldırıp inanmıyormuş gibi Emma’yı süzdü. ‘‘Hadi canım. Bayan Sea mi söyledi?’’ Emma başıyla onaylarken Nora hala şaşkındı. ‘‘Ama onlar o kadar çok…’’ ‘‘Ruhsuz gibiler ki.’’ Diye tamamladı Emma arkadaşının sözünü. Nora da başını sallayarak buna katıldı.
Nora daha yeni bir şey hatırlamış gibi birden ayağa kalktı. Emma da neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Pembe bir çekmeceyi açıp içinden bir zarf çıkararak Emma’ya uzattı. ‘‘Bu sana gelmiş.’’
Emma tek kaşını kaldırıp ‘‘Kimden?’’ diye sordu. Nora omuz silkerek ‘‘Bilmiyorum. İsmi yazmıyor.’’ Diye yanıtladı.
Heyecanlanan Emma hemen zarfı açtı. İçindeki mektubu çıkarırken ‘‘Sesli oku. Ben de merak ettim.’’ Dedi Nora.
Emma başını salladı ve okumaya başladı. ‘‘ Sevgili Emma,
İsmimi yazmadım. Eğer yazarsam tehlikeye girersin. Ama annen olduğumu bilmeni istiyorum. Çok yakında görüşeceğiz kızım. O zamana kadar sana küçük küçük notlar bırakacağım. Ben her zaman yanındayım Emma. Benimle tanıştığında hayatın değişecek biriciğim. İntikam alacaksın kızım. Seni ağlatanlardan, üzenlerden hepsinden intikamını alacaksın. Bunu yapmanda yardım edeceğim. Şimdiye kadar yanında değildim. Bundan dolayı senden çok özür dilerim Emma. Sana her şeyi anlatacağım. Yurda bırakıldığındaki sepetinin içindeki ve şuan boynundaki kolye benim. O kolyeyi takmaya devam et ve hiçbir vampire gösterme. Sen bizim kurtuluşumuz olacaksın bir tanem.
Sevgilerle annen.’’
Nora kaşlarını çatıp ‘‘Bu da ne demek oluyor? Kimin şakası bu?’’ diye sordu.
Emma yutkunarak ‘‘Şaka olduğunu sanmıyorum Nora. Boynumdaki kolyenin bebeklik sepetimde bulunduğunu hiç kimse bilmiyor.’’ Dedi.
Nora Emma’nın elindeki mektup ile zarfı hızla aldı ve incelemeye başladı. Hiçbir şey bulamayınca mektup ve zarfı hızla yatağa attı.
Emma sıkıntıyla yatağa attı kendini. İşte şimdi ayvayı yemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
VampireNüfusunun yarısından çoğu vampir olan bir kasaba. Hayatındaki gerçeklerden habersiz olan bir kız ve duygularını göstermekten korkan bir vampir. Birbirlerine ne kadar uzak cümleler değil mi? İşte bu hikayede bu cümlelerin birbirini geçişini şahit ola...