Son kemiği de eski haline alırken acıyla inlemesine mani olamadı. Jackson onu vamprilerin revirine getirmişti. Orada ona biraz vampir kanı vererek kemiklerinin iyileşmesine sağlamışlardı.
Hemşire odayı terk ederken Emma ayağıya kalkmıştı. Kapıya doğru giderken ''Bir şey söylemiyecek misin ? '' diye sordu Jackson.
Emma sağına bakınca Jackson ile göz göze geldi. Omuz silkerek odadan çıktı. Kendi sınıfına doğru giderken Thomas ile karşılaştı.
Her zaman ona karşı nazik ve iyi olan Thomas gülümseyerek Emma'ya yaklaşıyordu.
Emma da gülümseyerek adımlarını Thomas'a çevirdi. Önüne geldiğinde ise Thomas konuşmaya başladı. ''Olanları duydum Emma. Senin adına çok üzüldüm.''
Acı bir şekilde gülümseyen kız ''Aslında şaşırmadım Thomas. Bunca yıldan sonra kızını görmek isteyen bir anneden ne beklersin? Hemde dönüşme çağındayken... '' dedi.
Thomas kızın üzüldüğünü anlayınca Emma'ya sıkıca sarıldı.Bu dostça sarılmaya karşılık veren Emma ağlamamak için tüm gücünü kullanıyordu. Artık herkesin önünde ağlamak istemiyordu. Zayıf olmak da istemiyordu. Artık güçlü olacaktı. Bunu hep söylüyordu ama uygulayamıyordu işte. Aslında annesi bir bakıma haklıydı. İntikam alacaktı. Sırf intikam almak için dönüşecekti.
Thomas'Dan ayrıldığında ona güven vermek için kocaman gülümsedi. '' Artık benim gitmem gerek Thomas. Kırılan kemiklerim yüzünden iki gün rapor aldım.''
Thomas inanmayan gözlerle kızı süzdü. ''Ama hiçte hasta gibi görünmüyorsun.''
Emma sır verecekmiş gibi Thomas'a yaklaştı. Thomas'da bu daveti hemen kabul edip kıza daha çok yaklaştı. '' Vampir kanıç.'' dedikten sonra kocaman gülümseyip göz kırptı Emma Thomas'a.
Thomas ise büyük bir sır beklediği için hayal kırıklığına uğrayıp gözlerini devirdi.
Emma Thomas'ın bu hareketine kahkaha atarken el sallayarak okuldan çıktı.
Yurt odasına girdiğinde odasının boş olduğunu gördü. Yatağının üzerinde duvarda asılı olan saatine baktı. Normalde Nora'nın burada olması gerekirdi.
Sıkıntıyla bir nefes aldıktan sonra çantasını her zamanki yerine koydu. Rahatlamak için banyoya doğru yürüdü. Yavaşça duşun kapısını açtı. Duşa girdiğinde sanki bütün bunları hiç nefessiz yapmışcasına derin bir nefes alıp suyu açtı.
Her zaman aşırı sıcakta banyo eden Emma suya girdiğinde üstünden büyük bir yük alınmışcasına rahatladı. Şampuanını eline alınca içeriden bir ses duydu.Nora'dır diye önemsemedi.
Saçına şapuanını döküp saçlarını bir güzel saçlarını şampuanlarken banyonun kapısının açılma sesini duydu.Duşakabin yarı saydam olduğu için kimin geldiğini tam göremiyordu. Emin olmak için ''Nora?'' diye sordu karşısındaki kişiye.
Bu kişinin erkek olduğunu anlayınca korkuyla geriledi ama adam her geçen saniye ona daha çok yaklaşıyordu. Emma da korkuyla geriye gidiyordu. Ta ki sudan kayıp düşene kadar...
Düştüğünde kafasını sertçe duvara vurdu. Kafasından sıcak bir sıvının aktığını hissedince ellerini köpüklü saçlarına daldırdı. Elline bakınca ise bunun kan olduğunu anlaması uzun sürmedi.
Korkuyla büyük nefesler alırken duşa kabinin kapısı açıldığında vampiri gördü. Vampirin ona doğru atılmasıyla büyük bir çığlık attı. Soğuk dişleri boynunda hissetmesi uzun sürmedi. Kanını büyük bir açlıkla sömüren vampiri geriye ittirmeye çalışsa da başarılı olamıyordu. Kendini çok zayıf hissediyordu. Gözleri kararmaya başlayınca hayatına lanet okuyarak karanlığın içine daldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/12024635-288-k246182.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
VampirosNüfusunun yarısından çoğu vampir olan bir kasaba. Hayatındaki gerçeklerden habersiz olan bir kız ve duygularını göstermekten korkan bir vampir. Birbirlerine ne kadar uzak cümleler değil mi? İşte bu hikayede bu cümlelerin birbirini geçişini şahit ola...