Jackson sıkıntıyla gözlerini devirdi. ''Annen baş vampirlerden biriymiş. Ne bekliyordun. Hem o da bunu ima etmiş.Hayatın değişecek ve intikam alacaksın diye yazmış. Büyük ihtimalle on sekizinci doğum gününde yaparlar. Olgunlaşmanı beklerler.''
Emma başını iki yana sallayarak '' Hayır. Hayır. Ben vampir olmam. İstemiyorum.'' diye bağırmaya başladı. Jackson küçümsercesine kızı süzdü. '' Zaten senin isteyip istememenle ilgili değil.''
Emma tüm gücüyle '' Ben vampir olmam.'' diye bağırdı. Bu arada yanağından süzülen iki göz yaşına mani olamadı.
Hızla odadan çıktığında hala başını iki yana sallıyarak '' Ben vampir olamam. '' mırıldanıyordu. Bu arada çoktan göz yaşlarını tutamamış ağlamaya başlamıştı. Katil olmak istemiyordu. Duygusuz birine dönüşmek istemiyordu. Aslında vampirler onlardan daha duygusalmış ama önemsemiyordu bunu. O buradan bu lanet kasabadan gitmek normal bir hayatının olmasını istiyordu.
Kendi bölgesine gelince yavaşladı. Okulun ikiye ayrılmasını seviyordu. Bir yanda vampirler eğitim görüyor diğer yandan da insanlardı. Kasabada öyleydi Doğu kısmında vampirler yaşardı ve onların baş vampirleri batı da ise insanlar hayatlarını sürdürürdü. Böylelikle gerekmedikçe vampirlerle karşılaşmazlardı.
Dolabına doğru yürüdü. Dolabına varınca derin bir nefes alarak kapağını açtı. İçinden küçük bir kağıt parçası düştü. Emma kaşlarını çatarak kağıt parçasına uzandı. Kağıdı okuduğunda ise sinirden çığlık atıp yere oturdu. Kağıtta '' Vampir olmaya hazırlan kızım. Çok yakında dönüşeceksin.'' yazıyordu.
Sinirden dişlerini sıkan Emma tanıdık bir sesle başını kaldırdı. '' Merhaba Emma.'' Bu Alexandra'ydı.
Emma derin bir nefes alarak sinirini kontrol etmeye çalıştı. Ayağa kalktığında Martin'in de orada olduğunu fark etti. Ne istiyorlardı şimdi bunlar? Yeterince acı çekiyordu.
Alexandra yapmacık bir üzüntüyle '' Vampir olacakmışsın. Çok üzüldüm.'' dedi
Emma şaşkınca bir Alexandra'ya birde Martin'e bakıyordu. Onlar bunu nereden öğrenmişti? Jackson? Hayır bunu yapmamıştır değil mi? Hadi ama o Jackson. Neden yapmamış olsun ki. Seve seve herkese yaymıştır bunu.
Martin'in yüzünde üzüntüden tek bir eser yoktu. Gideceğine üzülmeyecekti. Emma onun için bir hiçti. Gözleri dolan Emma yan gözle sırıtan Alexandra'yı yakaladı. Kaşlarını çatarak ona döndü. Artık sinirlerine hakim olamıyordu. Sabrı tükenmişti. ''Ben senin yerinde olsam hiç sevinmezdim Alexandra. Çünkü ben vampir olduğum gibi kimden intikam alacağım belli. Annemde baş vampirlerden olduğuna göre bana kolay kolay zarar veremezler. Benden sana küçük bir tavsiye..'' Alexandra'nın kulağına yaklaşarak fısıldadı. ''... Ben vampir olduğumda arkanı kollamanı öneririm.''
Alexandra'nın renk değiştiren tenini görünce sırıtarak geri çekildi ve eserini inceledi. Kızın korkudan gözleri büyümüş beyaz olan teni sarıya dönüşmeye başlamıştı.
Son bir bakış attıktan sonra hızla sınıfına doğru yürüdü. Sınıfa girdiği gibi tüm gözler onun üzerinde toplandı. Başını eğerek Thomas'ın yanına oturdu.
Thomas buruk bir gülümsemeyle '' Demek sende onlardan olacaksın.'' dedi. Üzüldüğü her halinden belliydi. Şimdiye kadar arkadaş bildikleri dönüşecek diye arkasından parti yapacaktı. Oysa gerçek arkadaşlarını hiç görememişti kız.
Titreyerek nefes alan Emma '' Evet, sanırım öyle olacak.'' diyebildi. Gözleri dolmuştu ama ağlamayacaktı. Artık ağlamak istemiyordu. Artık güçlü olacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/12024635-288-k246182.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
VampirosNüfusunun yarısından çoğu vampir olan bir kasaba. Hayatındaki gerçeklerden habersiz olan bir kız ve duygularını göstermekten korkan bir vampir. Birbirlerine ne kadar uzak cümleler değil mi? İşte bu hikayede bu cümlelerin birbirini geçişini şahit ola...