GERÇEK DOST

664 44 1
                                        

Hızla lavaboya girdi. Aynaya baktığında ise rujunun dağıldığını gördü. Suyla rujunu tamemen yıkadıktan sonra kısalan elbisesini düzeltti. Olanları düşünmek bile istemiyordu. Her düşündüğünde kızarıyor utanıyordu.

Aynadaki yansamasını dikkatle süzdü. Gözleri yüzünün herbir tarafında gezindi. En son dudaklarına takıldı. Parmaklarını dudaklarında gezdirdi. İstemsizce sırıtıyordu. Büyük bir nefes alarak lavabodan çıktı.

Kendi bölgesine vardığında artık burada olamacağı aklına geldi. İçinde küçük bir burukluk oluştu. Burayı sevdiğinden değil ama alışmıştı işte. Buradan gidecene kadar zamanını iyi değerlendirecekti. Belki Alexandra'ya bir kaç yumruk atabilirdi. Bu düşüncenin verdiği keyifle gülümsedi.

Koridorda yürürken herkesin ona baktığını biliyordu. O da yarı vampir bir yaratık görde bakardı. Bakışlara aldırış etmedi bu yüzden.

Sınıfına girince Thomas'ın her zamanki gibi yanının boş olduğunu gördü. 

Emma tedirgin adımlar atarak Thomas'ın yanına geldi. Boğazını temizledi. 

Thomas bu sesle Emma'ya döndü. Onu görünce şaşırmasını saklayamadı. ''Senin burada ne işin var?''

Emma dudaklarını büzüp ''İstersen giderim.'' diyerek küçük bir blöf yaptı.

Thomas başını iki yana salladı. ''Ben sadece şaşırdım.''

Gülümseyen Emma Thomas'ın yanına oturdu. Thomas'ın ona hala şaşkınca baktığını yan gözle gören kızın gülümsemesi kahkahaya dönüştü. Herkesin ona bakmaya başladığını anlayınca kahkahasını kesti.

Thomas'a dönüp ''Öyle bakmayı keser misin?'' diye sordu. İkisi de bunun bir soru cümlesi olmadığını biliyordu. Emma kibarca ona bakmamasını söylemişti. Özellikle gözlerini büyüterek...

Thomas Emma'nın uyarısıyla kendine geldi ve önüne döndü. Bayan Sea sınıfa girmesiyle fısıltılar kesildi.

Bayan Sea her zamanki gibi tahtanın önüne gelip sınıfta göz gezdirdi. Yavaşça sınıfta gezinmeye başladı. ''Size vampirlerin duyguları olduğunu söylemiştim. Bugün de bunla ilgili bir ödev vereceğim sizlere. Herkes vampiriyle bir gün geçirecek. Gün boyunca ne tip duygular sergilediğini gözlemleyeceksiniz.''

Herkes şaşkınlık nidaları çıkarırken Emma oturduğu yere sinmişti. Daha yarım saat önce öpüştüğü Jackson'la yüz yüze gelmek istemiyordu. Düşüncesi bile yanaklarının kızarmasını sağlıyordu.

Uyuşukça sınıftan çıktırken bir soru kafasında dönüp duruyordu. Nerede kalacaktı? Nora'nın yanında kalamazdı herhalde.

Hızla vampirler bölgesindeki müdür odasının kapısının önüne geldi. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı. İçerideki komudu duyunca içeriye girdi.

Melinda kızının geldiğini görünce gülümsedi ama şaşırdığı gözlerinden okunuyordu. 

Emma çekinerek ''Tam vampir olmayıp yavaş yavaş dönüştüğümü biliyorum. Peki. bu süreç boyunca nerede kalacağım?'' diye sordu karşısındaki kadına.

Melinda bir süre düşündükten sonra '' İstersen benim yanımda -vampirler şatosunda- kalabilirsin kızım ama bu tehlikeli olurdu. Hmm... Eski yurdunda kalabilirsin. Hem orada arkadaşında vardı. Tam dönüştükten sonra benim yanımda kalırsın.'' dedi

Emma dudaklarını büzdü. ''Beni böyle -kırmızı gözlü, yarı vampir şeklinde- almazlar.''

Melinda'nın zarif kaşları çatıldı. '' Tam vampir değilsin. Şuan sadece gözlerin ve hızın vampirlere benziyor. Orada kalabilirsin. Ben oranın müdürüyle konuşurum. Sen her zamanki gibi odana gitmen yeterli.''

Emma başını tamam anlamında sallayıp odadan çıktı. Yurduna doğru gitmek için adımlarını hızlandırdı.

Yurda kolaylıkla girmişti. Melinda'ya teşekkür etmeliydi. Yani annesine. Her neyse!

Odasının kapısını çaldı. Anahtarlarını almamıştı. Kimi kandırıyordu? Okula nasıl gittiğini bile bilmiyordu. 

Kapının önünde bir süre beklediğinde ağlamaktan kızarmış gözlerleriyle Nora açtı kapıyı. Emma'yı görmediği beklemediği için şaşırmıştı.

Emma arkadaşının şaşırmasına anlam veremse de gülerek odasına girip yatağına uzandı.

Nora kapının önünde şaşkınca Emma'ya bakarken birden kapıyı kapatıp kıza doğru yürümeye başladı. Bu halinden korkan Emma yattığı yataktan doğrulup geriledi.

Nora'nın ona sarıldığına şaşırsa da  Emma da hemen ona sarıldı. Bu arada Nora mırıldanıyordu. ''Özür dilerim. Özür dilerim...''

Kız, arkadaşından ayrılırken ''Neden özür diliyorsun Nora?'' diye sordu.

Nora burnunu çekerek ''Sana saldıran vampir benim vampirimdi. İsmi Scott'tı. O gün benden kan içmemişti. Beni bulmak için buraya gelince sana saldırmış. Ah! Tanrım! Hepsi benim yüzümden. Eğer kanımdan içseydi sen erken dönüşmeyecektin ama merak etme öldürüldü.'' diyerek ağlamaya başladı.

Emma dostuna güven verecek bir gülümseme yolladı. ''Önemli değil Nora. Üzme kendini. Ağlama! Zaten vampir olacaktım. Bu biraz erken oldu o kadar. Peki, bundan sonra vampirin kim olacak?''

Nora göz yaşlarını silerken ''Blmiyorum Emma.'' diye mırıldandı. Nora Emma'yı dikkatli bir şekilde süzdü. Sonra da buruk bir gülümsemeyle gözlerini işaret etti. ''Yakışmışlar.''

Emma kahkaha atarken Nora gülümsemesine engelleyemedi. Bu kız Emma'nın tek dostuydu gerçekten ve onu bırakmaya niyeti yoktu. Vampir olsa bile...

ZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin