Emma merakla büyük şatonun koridorlarında toplantı odasını bulmaya çalışıyordu. Odasında uzanırken zenci bir vampir gelmiş ve onu çağırdıklarını söyleyip gitmişti.
Yolu bulamadığı için sinirlenmiş olan kız sonunda yanından geçen yaşlı bir kadını durdurdu. ''Toplantı salonu nerede?''
Yaşlı kadın yorgun gözlerle birkaç dakika kızı süzdü. Onu süzecek ne vardı ki herkes bunu yapıyordu?
Sonunda yaşlı kadın konuşmaya başladı. ''Şuradaki kahverenginde olan büyük kapı.''
Bunu söylemek için bu kadar beklemesine gerek yoktu. Söylene söylene kadının gösterdiği yere gitti. Çalmayı ihtiyaç duymadan kapıyı açınca bir çok vampir ona bakmaya başladı.
Bu bakışlardan sıkılan kız göz devirerek annesinin yanına oturdu. Karşı çaprazında Jackson'ı görünce istemsizce gülümsedi Emma.
Jackson kızın ona gülümsediğini görünce küçük bir gülümseme yolladı Emma'ya.
Sonunda başta oturan yapılı adam sahte öksürükle dikkatleri üzerine çekti. '' İğrenç yaratıkları halletmenin zamanı geldi de geçiyor. Melinda kızın kanını vermeyi kabul etti mi?''
Soruyla şaşıran Emma merakla yanındaki annesine bakıyordu.
Melinda başını sallayarak tereddüt etmeden ''Evet.'' dedi.
Hiçbir şey anlamayan Emma Jackson'a döndü. Çocuk ona güven vermek istermişçesine gülümsedi.
Emma'nın içinde bir sıkıntı vardı. Kız şoku atlatamdan adam tekrar konuştu. ''Mary ve Melinda siz kızı hazırlayın. Çabucak bitsin bu iş.''
Birden herkes ayaklanınca Emma da kuzu psikolojisi ile o da ayaklandı. Korku ve şaşkınlıkla yanında ifadesiz bir şekilde duran annesine bakmaya başladı. Neler oluyordu?
Melinda güç almak için derin bir nefes aldı. Ona korkuyla bakan küçük kızına dönünce topladığı gücü yerle bir oldu. ''Hadi Emma, gidiyoruz.''
Emma ağzını açmışken yanına başka bir kadın daha geldi. Kadının kahverengi saçlarının uçları sarıydı. Hafif dalgalı olan saçları gözlerinin kırmızılığını ortaya çıkarıyordu. Vucüdunun kalıplarını çıkaracak mini siyah bir elbise giymişti.
Şaşkın gözlerle kadına bakan Emma kapıdan çıkmakta olan Jackson ile göz göze geldi. Jackson gözlerini Emma'dan ayırmayarak ''Korkma.'' diye fısıldadı.
Odada bulunan başka bir odaya açılan kapıya doğru yürüyünce annesi, diğer kadın onu oraya doğru sürüklemeye başladı.
Dayanamayan kız ''Ne oluyor? Anne! Ne kan vermesinden bahsediyorsunuz? Biri bana anlatsın. Anne, korkmaya başlıyorum.'' diye bağırdı.
Melinda'nın gözleri dolmuştu. Bunu kızının görmemesi için ona dönmedi. Canının çok yanacağını biliyordu.
Odaya girdiklerinde kadın sertçe kızı orada bulunan sedyeye doğru attı. Bu yüzden acı ile bir çığlık attı Emma.
Melinda öfkeden ses tonunu ayarlayamadı. ''Dikkatli ol Mary! O benim kızım. Farkındaysan bizim için canından vazgeçecek.''
Mary omuz silkerek Emma'nın bilek ve ayaklarını bağladı.
Emma ise annesinin söylediği sözlerle donmuş kalmıştı. O... O az önce canını mı verecek demişti?
Kandırılmış olamazdı değil mi? Ölemezdi!
Dolan gözleriyle elinde şırınga tutan annesine baktı. Kadın ona bakmamak için elinden geleni yapıyordu. Kırdığı potu son anda fark etmişti. ''Anne... Bu... Doğru mu? Ben... Ölecek miyim?''
Sesi çatlamıştı. Annesinin hala ona bakmadığını anlayınca göz yaşlarına hakim olamadı.
Sesli bir şekilde ağlarken ''Hayır! Bunu bana yapamazsınız. Lanet olsun, hepiniz beni kandırdınız... Bunu bile bile size inandım ben. Sana anne dedim. Bu sana hiçbir şey hissettirmiyor mu?''
Kadın dayanamayıp gözyaşlarını serbest bırakırken sırtı kızına dönüktü.
Emma'nın sesinden iğrenen Mary ''Kes artık!'' diye bağırdı.
Kız korkuyla bağırmayı kesti. Sadece ona sırtı dönük annesine bakıyordu. Debelenmiyordu bile. Ona nasıl ihanet edebilmişti. Halbu ki kız ona güvenmişti. İlk defa anne sevgisini tatmıştı.
Peki ya Jackson? O da kızdan faydalanmıştı. Kapıdan çıkmadan söylediği son kelime ''Korkma.'' olmuştu. Onu sevdiğini söyleyebilirdi. Neden bunu yapmadı. Son görüşüydü oysa ki kızı.
Acı gerçek bir bıçak misali kalbine saplandı. Jackson onu hiçbir zaman sevmemişti. Hepsi bir oyundu. Emma'nın onlara inanmasını sağlayacak bir oyun.
Kız bunları düşünürken boynundaki acıyla çığlık attı. Hemen ardından bileklerinde bir acı duydu. O kadar yüksek çığlık atıyordu ki kocaman şatoda muhakak biri onu duymuş olmalıydı. Neden ona yardıma gelmiyorlardı ki? Neden ona yardım etmiyorlardı?
Acı bitmişti derken Mary kapanmakta olan bileklerini tekrar keserek kanının akmasını sağladı. Boynuna da aynı işlemi yaparken Melinda kızının çığlıklarını dayanamadı ve yere çöktü.
Kulaklarını kapadı ama kızının çığlıkları beyninde yankılanmaya devam ediyordu. O böyle olsun istememişti. Hiçbir zaman istemedi ama diğer baş vampirlere daha fazla yalvarsaydı kızının daha çok canını acıtacaklarını biliyordu.
Emma'nın bağırmaktan sesi kısılmıştı. Üstüne bir ağırlık çökmüştü. Boynundan ve bileklerinden akan kanı hissetmiyordu. Gözleri kararmaya başlamış ve o karanlıkta boğuluyordu.
Ölüme hiç bu kadar yakın olmamıştı. Ölüm bu muydu? Karanlık ve acı mı? Kendini havada süzülüyormuş gibi hissediyordu. Sanki bulutların üstündeydi. O an anladı. O ölüyordu...
Kendini bırakmış ölümü beklerken kulaklarına bir ses yankılandı. ''Savaş Emma. Bırakma beni!''
Kimdi bu? Kimi bırakmayacaktı? Herkes ona ihanet etmişti. Öz annesi, sevdiği adam... Bir dakika sesin sahibini tanıyordu. Jackson...
Onun için savaşma istedi kız. Her şeyden çok istedi bunu ama yapamadı. Açamadı gözlerini...
Üstündeki ağırlık artarken ölmek istemediğini anladı. Ölmek için erkendi. Daha bunu ona yapanlardan, yaptıranlardan intikam alacaktı.
Buna tutundu kız... İntikam alacaktı... Kulaklarında yeni bir ses duydu. ''Yanındayım kızım... Her zaman... Özür dilerim ben... Ben seni koruyacak kadar güçlü değilim...''
Annesinin ağlamaklı sesini duyunca kalbi tekledi. Annesi ona ihanet etmemişti. Onu buna zorlamışlardı... Tıpkı babasından ayrılmak için zorladıkları gibi...
Bunları düşünürken kendine ant içti... İntikam için yaşayacaktı. O canavarladan ailesine, kendisine bunları yaşattığı için çok ağır intikam alacaktı.
Her şey bitmişti... Yeni bir amaç... Yeni bir Emma... Her şeyin bittiğini zannederken yeni başladığını bilemeden hayatlarını devam eden düşmanlar... Her şey yeni başlıyor...
![](https://img.wattpad.com/cover/12024635-288-k246182.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
VampireNüfusunun yarısından çoğu vampir olan bir kasaba. Hayatındaki gerçeklerden habersiz olan bir kız ve duygularını göstermekten korkan bir vampir. Birbirlerine ne kadar uzak cümleler değil mi? İşte bu hikayede bu cümlelerin birbirini geçişini şahit ola...