Genç kız zorlukla gözlerini açınca mor ve siyahnın hakim olduğu bir odada olduğunu fark edince kaşları çatıldı. Burayı tanımıyordu. Neredeydi? En son neler olmuştu?
Anılar zihnini işgal ederken kaşları daha çok çatıldı. Bunu ona yapanlardan intikamını çok kötü alacaktı. Ona bu acıyı çektirmeye hakları yoktu. Ailesinden uzaklaştırmaya hakları yoktu. Onu bir hayvan gibi lanet kasabaya kapatmaya hakları yoktu. Oradaki hiçbir insan bunu istememişti. Onlar daha anne karnındayken kaderleri belirlenmiş hangi vampirin insanı olacağı çoktan seçilmişti.
Sinirle nefes almaya çalışırken vücudundaki acıyla yüzünü buruşturdu. Kapısı açıldığında gözleri oraya döndü.
Göz akınındaki damarlar belirgin olmuş, saçları dağılmış, ten rengi daha çok açılmış bir şekilde Jackson görünce şaşırdı.
Jackson üzgün gözlerle kıza bakarken onun uyandığını görünce duraksadı. Birkaç dakika kendine gelemedi. O uyanmıştı...
Jackson'ın yüzünde sırıtma oluştuğu gibi kızın yanına gidip sıkıca sarıldı ona.
Emma üzerindeki baskıyla şaşırsa da o da ona sarıldı zorunlukla.
Emma sonunda rahatsızca kıpırdandı. ''Bu güzel anı bozmak gibi olmasın ama boğuluyorum Jackson.''
Jackson geri çekilirken gülümsüyordu. ''Sonunda uyandın birtanem.''
Emma kaşlarını çattı. ''Ne kadardır baygınım?''
Jackson'ın gözlerinde üzüntü belirti. ''Bir aydır.''
Kız gözlerini büyütürken ''Neler oldu? Her şeyi bana anlatmanı istiyorum? Annem nerede?'' diye sordu.
Oğlan gülümserken ''Anlatacağım tabiki ama dinlen biraz. Anne de burada. Merak etme. Hem görmek istediğin birisi de burada.'' dedi.
Emma kaşlarını kaldırdı. ''Kim?''
Jackson kızın alnından öptü. ''Sürpriz!''
Genç kız ın kaşları çatılırken ''Söyle Jackson.'' diye sesini yükseltti.
Jackson kızın bu haline gülerken ''Seni özledim.'' diye mırıldandı.
Genç kızın bu iki kelime ile öfkesi sönerken lanet ediyordu kendisine. ''Neler olduğunu anlat Jackson.''
Genç vampir derin bir nefes aldı. ''Biz seni ani bir baskında oradan kurtarırken senden yeterince kan almışlardı. Ölümüne... Ölüme ne kadar yaklaştığının farkındaydık... Ben... Seni yaşatmak için her şeyi yaptım. Daha doğrusu yaptık... Seni oradan zorla olsa da kaçırdık. Artık o kasabada değiliz. Kanada'nın küçük bir kesiminde kalan Mine Ormanı'ndayız. Uyanmanı bekliyorduk... Oradaki arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla yaratıkları yok etmişler kanınla ve Nora... O... Öldü...''
Kız olanların etkisini atlatamamışken son cümlesiyle nefesini tuttu. İnanmayan gözlerle karşısındaki vampire baktı. Hayır! Tek dostonu kaybetmiş olamazdı.
Ağzından küçük bir hıçkırık kaçtı. ''Nasıl?''
Gözyaşlarına hakim olamazken Jackson ona sarıldı. Sağ liyle kızın saçlarını okşuyordu. ''Ağlama bebeğim. O seni böye üzgün görmek istemezdi.''
Emma burnunu çekerken ''Nasıl?'' diye sorusunu yeniledi.
Jackson derin bir nefes aldı. ''Vampirler baskınına gidince Nora da oradaymış ve onlarla iş birliği yaptığını görmüşler. Onu orada öldürmüşler.''
Emma bunu duyunca içindeki üzüntü öfkeye dönüşürken derin nefesler alıyordu.
Jackson kızın sinirlendiğini hissedince daha çok sarıldı ona. ''Şştt.. İntikamını alacakasın Emma. Sana yardım edeceğiz.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHİR
VampireNüfusunun yarısından çoğu vampir olan bir kasaba. Hayatındaki gerçeklerden habersiz olan bir kız ve duygularını göstermekten korkan bir vampir. Birbirlerine ne kadar uzak cümleler değil mi? İşte bu hikayede bu cümlelerin birbirini geçişini şahit ola...