YARATIK!

639 40 8
                                    

Sessiz sokakta ilerliyordu yurduna doğru. Bir yandan da acele ediyordu. Hava iyice kararmıştı ve bu karanlık sokak onu korkutuyordu.

Arkasında soğuk bir nefes hissedince duraksadı. Arkasında biri vardı! Kalbinin atışı hızlandı. 

Adımlarını hızlandırdı. Arkasına bakmadan adeta koşar gibi yürüdü. Tek hedefi bu karanlık sokaktan kurtulmaktı.

Birden durdu ve yan gözle çevresine bakındı. Hiç kimseyi göremedi. Oysa ki emindi takip edildiğinden. 

Rahatlıkla nefes alıp tekrar yürümeye başladı. Ta ki ayağı takılıp yere düşünceye kadar. Ayağıya kalkmaya çalıştı ama dizindeki acıyla bunu yapmaktan vazgeçti. Dizine bakınca kanadığını ve derisine saplanan büyük bira şişesine ait olan camların girdiğini görünce yüzünü buruşturdu. İğrenç bir manzaraydı.

 Yanında bir esinti hissedince normale dönen kalp atışları tekrar hızlandı. Zorlukla yutkunarak yanına baktığında çığlık attıp geriye doğru sürünmeye başladı.

Bu da neydi böyle? Nasıl bir yaratıktı bu? Gözleri simsiyahtı. Cidden siyahtı. Şeytan gibi... Teni vampirler gibi beyazdı. Dişleri orta çağ cadılarınki gibiydi. Sarı, kirli ve kırılmış... Saçları dağılmış ve kirliydi. 

Emma korkudan tekrar büyük bir çığlık attı. Kız korkuyla yaratığa bakıyordu. Yaratık ise onu dikkatle izliyordu. 

İlk hamleyi yaratık yaparak Emma'nın üzerine atladı. Kız çırpınmaya başlayarak kurtulmaya çalışıyordu. Ne kadar çırpınsa da yaratığı üzerinden atamıyordu. 

Yaratığın iğrenç dişlerini boynunda hissedince donup kaldı. Ne yapacağını bilemiyordu? Böyle öleceğini hiç düşünmemişti. İğrenç bir yaratık tarafından kanını sömürerek ölmek...

Kanını içen yaratık birden korkunç bir çığlık atıp geriye doğru uçtu. Cidden uçtu! Havada süzüldü!

Ağzı ve dişleri Emma'nın kanıyla görünmez olmuştu. Tiz çığlıklar atarken Emma onu şaşkınca izliyordu.  Sonunda yaratık hızla arkasına dönüp oradan ayrıldı.

Kız nefes alamıyordu. Olayın şokundaydı. Ne olmuştu öyle? Bu yaratıkta neyin nesiydi? Çok korkunç ve iğrençti!

Yaratığın ısırdığı böyleyi parmağıyla yokladı.  Kan akması durmuş ve yara az da olsa kapanmıştı. Hızlı iyileşiyordu. 

Yaratığın ne olduğunu  öğrenmenin tek bir yolu vardı. Melinda'ya -annesi- her şeyi sormak.

Acıyla ayağıya kalkarak kasabadaki vampir bölgesine hızla yol aldı. Vampir hızını kullanarak yaptı bunu. Çünkü daha fazla dayanamayacaktı. Acı her yerindeydi.

Bölgenin demir kapısını görünce yavaşladı. Kapının arkasında iki vampir duruyordu. İkisi de kanın kokusunu almış ve Emma'ya bakıyorlardı.

Kız topallayarak kapının önüne geldi. ''Kapıyı açın Melinda Mcson ile görüşmeliyim. Ben... Ben onun kızıyım. Emma Waltson geldi derseniz anlar.'' 

Vampirlerden biri tek kaşını kaldırıp kızı süzdü. Hem kan kokusu alıyordu hem de karşısındaki kız bir vampire benziyordu. Bu kızı duymuştu. Vampirlerin neredeyse hepsi bu kızı konuşuyordu. Düşünmeden kapıyı açtı.

Arkadaşlarının ters ters baktığını görünce ''Bu o kız. Baksana hem kan kokusunu alıyorsun hem de vampire benziyor. Bu baş vampir Melinda'nın kızı.'' diye açıklama yaptı.

Emma adamın cümlesine gözlerini devirdi. Bunu ne kadar duyacaktı acaba? Topallayarak gürültülü bir şekilde açılan kapıdan geçti. 

Ona kapıyı açan vampir '' Düz gideceksin. Karşına ihtişamlı bir şato çıkacak. Orada kalıyor Bayan Mcson.'' diye tarif etti kıza yolu.

ZEHİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin