♣️5♣️

921 66 15
                                    

Multimedyada bölümden, Emma.

-5-

Işıklar yüzünü aydınlatınca beni içeri çeken kişiden emin oldum. O delici gözleri ne zaman görsem korkuyla titriyordum. Üstünde siyah bir tişört vardı geçenli kavgamızda çok dikkat etmemiştim anlaşılan. Çaktırmadan, pantolonumun cebinde sıkışıp kalmış olan telefonuma dokundum. Gözlerimi ondan ayırmadan ses kayıt tuşuna bastım. Umarım becerebilmişimdir diye dua ediyordum.

Beklentiyle gözlerini bana dikti. Gözlerine bakınca içim tuhaf bir hisle doluyordu. Evet, Ben Hudson dışarıdan bakınca çok bencil bir insandı. Marcie Floyd'la beraberken bile. Biz kızların neden kötü çocuklardan hoşlandığına bir türlü akıl sır erdiremiyordum. Ben Hudson'ı görmek kalbimin deli gibi atmasına sebep oluyordu.
"Bir gün kalbin deli gibi atacak, çok hareket ettiğinden değil, sadece aşık olduğundan."
Bu düşünceleri aklımdan savuşturmak için kafamı iki yana salladım. Ben'e açıklama yapmadan önce dudaklarımı ıslattım. Zaman kazanmam için,
"Neyi açıklamamı istiyorsun"
Ben yerinden hızla geldi ve beni duvara yasladı. Ellerimi arkamda bağlamıştı. "Neyi açıklaman gerektiğini şimdi hatırladın mı?"
"Sakladığın bir şey mi var? Benim de bildiğim, utanç duyacağın bir şey?"
"Seni küçük... Ne zaman gördün?"
"Neyi ne zaman gördüm?" Sinsice sırıtıyordum. Büyük bir zafer kazanmıştım.
"Sorularıma, soruyla cevap vermekten vazgeç artık. Her an kolunu kırabilirim, unutma."
Sesli bir şekilde nefesimi dışarıya verdim. "Biraz açık konuşursan sana yardım edebilirim."
"Önce çantamda ne aradığını söyleyeceksin."
Ani bir hareketle kollarından kurtuldum.
"Önce neden bu kadar korktuğunu söyleyeceksin."
"Çantamda, onu gördün mü?"
"Neyi?" Tüm konuşma boyunca sinsice sırıtmak yüzümün ağrımasına neden olmuştu.
"Uyuşturucu."
"Sen bağımlı mısın?" Gözlerimi o kadar açmıştım ki, şu anki görüntümü görebilmek için nelerimi vermezdim.
"Kahretsin, görmemiştin değil mi? Eğer birine dahi söylersen küçük şeytan, seni kendi ellerimle öldürürüm. Yaparım bunu."

Çantamdan Ben Hudson'ın el yazısıyla neredeyse birebir olan notu çıkardım. "Bunu sen yazdın değil mi?"
"Sen ne hakkında konuşuyorsun?"
Yüzü gereğinden fazla şaşkındı. Bu kadar iyi oyuncu olamazdı değil mi?
"Getir şu kağıdı bir bakayım."
"Hayır, vazgeçtim. Sen olmadığına ikna oldum tamam mı?
"Getir dedim."
"I-ıh Ben Hudson. Bence bu kadar ısrarcı olmamalısın. Cebimdeki telefonu çıkarıp, kaydedilen sesi oynat tuşuna bastım. Telefondan benim sesim yükselirken, yüzündeki o sinirli ifadeyi görebiliyordum.

"Yerinde olsam, artık bana iyi davranırdım."
"O kaydı telefonundan silmezsen başına neler geleceğini tahmin edebiliyorsundur umarım."
"Artık korkmuyorum. Zaten bir kere bu pisliğe bulaştım. Artık bu okuldaki kimseden korkmuyorum aslında."

"Görelim bakalım."

Yüzünde işte şimdi bittin gibi bir ifade vardı. Lise hayatım boyunca eğer hiç hastanelik olmadan mezun olursam, işte o zaman büyük bir şey başarmış olacaktım.

Yerimde huzursuzca kıpırdandıktan sonra, Ben Hudson'ın yüzüne uzunca baktım ve arkamı dönüp çıktım. Adımlarımı sık ve hızlı atarak sıradaki dersimin olduğu sınıfa doğru yol almaya başladım. İlk dersimi kaçırmıştım. Pek umursamıyordum. Ama içimde inanılmaz bir öfke yükseliyordu, sanki bana yaptıkları her şeyin acısını onlara çektirmek istiyordum. Her şeyi bir bir aklıma kazımıştım. Yaptıkları her şeyi.

Sınıfıma girip, benimle alay eden bakışları takmadan sırama oturdum. Nedensizce güçlü hissediyordum. Bunun için pek bir dayanağım olduğu da söylenemezdi. Sadece bir olay güçlenmeme sebep olmuştu. Ne sanıyordum? Ben Hudson'ın bana yardım edeceğini mi? Yoksa bir aptal gibi ona aşık mı olmuştum? Asla o iyi kızların kötü çocuklardan hoşlandığı düşüncelerden birine sahip olmayacaktım. Ben beni peşinden sürükleyen bir erkeğe aşık olamazdım. Ben süründüren taraf olma taraftarıydım. Yani bunu daha önce denemedim ama, sanırım öyleydi. Hem Marcie Floyd'la aynı zevkleri paylaşmak mı?

EMMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin