Merhaba,
Oy sayımız gittikçe düşüyor, bazılarınız okumayı bıraktı ve bu beni cidden üzüyor.
Açıklamayı uzun tutup sizi sıkmak istemem, tek istediğim biraz daha yorum ve okuduğunuzu belli etmeniz için oy. Teşekkürler ve iyi okumalar.
BÖLÜM 21
Rüzgarın saçlarımı uçurup yüzümde toplaması nedeniyle sıkkınlığımı belirtmek için ayağımı yere vurdum. Sabahtan beri burada bekliyordum. Beklemem söylenmişti. Babamdan beni buraya bırakmasını rica etmiştim. Ve o gideli neredeyse yirmi dakika oluyordu. Alt tarafı bir lunaparka gidecektik.
Uzaktan bizim çocukların sesini duyunca öfkemin yerinde yeller esiyordu. Bu sesler bana her şeyi unutturabilecek güçlükteydi. Tully, Martin, Lynn, Drew ve Keith. Uzaktan bana el sallayarak geliyorlardı.
Parmaklarımın ucunda yükselerek kolum neredeyse yerinden çıkana kadar el salladım. Yanıma ulaşmak için adımlarını hızlandırdılar. Hepsiyle teker teker kucaklaştım. Tabii Martin hariç. Martin'den hoşlanmadığımı tekrar tekrar belirtmeme gerek yok sanırım.
Kolumu Tully'nin koluna geçirdim ve hep beraber bir yolu kaplayan grubumuzla yürüyüşümüze başladık. Lunaparka gidecektik ve daha önce hiç birlikte lunaparka gitmemişitk. Ne kadar eğlenebileceğimizi ancak tahmin edebiliyordum.
Şehir merkezindeki lunapark kapısı oldukça gösterişli ve büyüktü. İçine girdiğimde bir an için kaybolduğumu sandım ve kafamı çevrip tanıdık bir yüz aradım. Tully kolumu çoktan bırakmıştı ve Martin'in peşinden koşturmaya başlamıştı. Kafamı çevirdiğimde bana gülümseyen tek bir yüz vardı, Keith.
Keith benim için her zaman iyi bir dost olmuştu. Her zaman beni dinlemişti ve hep benim tarafımdaydı. En azından Tully gibi beni her an yarı yolda bırakacak bir tip değildi. Erkek olması bir şeyi değiştirmezdi, ve hatta erkeklerden daha iyi yakın arkadaş olabileceğini düşünüyordum. Tabii bu olay Keith'in bana, beni sevdiğini söylemesinde önceydi. Erkeklerden iyi arkadaş olmayacağını işte o zaman anlamıştım.
Keith'le aramı hiçbir zaman bozmadım. Beni sevmesi birlikte vakit geçirmeyeceğimiz ya da onu gruptan dışlayacağımız anlamına gelmezdi. Herkes birini sevebilirdi. Ben o yaştaki bir çocuğa göre fazla olgundum ve Keith beni seviyor diye ağlayacak değildim. Bazı şeyleri anlayabiliyordum. Belki de bunu ben de Drew'e aşık olduğum için anlayabiliyordum, yani birinin size yüz vermemesi olayını.
Tek sorun benim bunu birine ilan edecek kadar cesaretimin olmamasıydı. Bu konu sizi yanıltmasın oldukça cesaretliyimdir, tabii bu konu dışında. Bir kız bana göre sevdiğini birine söylerse aciz gibi görünürdü. Ne kadar aptalca! Olgun olduğumu, herkesin herkesi sevebileceğini söylemiştim değil mi? Bu söylediğim bana gelince tamamen işlevini kaybediyordu.
Arkadaş grubumuz tam dört senedir beraberdi, ve ben tam üç senedir Drew'e aşıktım. Grup toplandığında uzaktan sürekli onu izlerdim. Sürekli onu izlediğim için Keith'in de sürekli beni izlemesini fark etmemiştim. Bana bunu itiraf ettiğinde kocaman bir kahakaha patlatıp, şaka yapıp yapmadığını sormuştum. Tabii ki yapmıyordu ve ben onun kalbini kırmıştım.
Drew de benimkini kırmıştı. Ona aşıktım. Ama o sürekli Lynn'le takılıyor, beni fark etmiyordu bile. Hatta şu anda da onun peşindeydi ve onu koşturuyordu.
Sol kolumu Keith'in boynuna dolayıp, "Yine tek kaldık desene," diye iç çektim.
Bu sırada Drew, Lynn, Martin ve Tully çoktan uzaklaşmış, yıllardır eskimiş dönme dolabın yanında duruyor ve bize el sallıyorlardı. Bir an Drew'ün o gür sesiyle bize bağırdığını duydum, "Acele edin!" Ve tabii ki ayaklarım robot gibi harekete geçti. Kolumu Keith'in boynunda çekip koşmaya başladım. Arkamdaki kıpırtıdan çok geçmeden Keith'in de peşime takıldığını anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMMA
Teen FictionEmma okulda burslu olduğu için dışlanan, amacı babasının tek isteğini yerine getirmek olan bir genç kızdır. Bu kız gün gelip kütüphanede favori kitabının arasına sıkıştırdığı notla tüm yaşamının değişeceğini nasıl bilebilir?