♣️2♣️

1.1K 71 8
                                    

Merhaba,

Eğer bu hikayeyi okumaya başladıysanız beni çok çok mutlu edeceksiniz. İster bin ister bir kişi olsun. Yazılarımın insanlar tarafından okunması beni çok mutlu ediyor.

Sizi seviyorum.

Bölüm 2

Boşuna heyecan yapmıştım.

Kalbimde buruklukla kütüphanedenhızla çıktım. Adımlarımı sert ve hızlı atıyordum. Aslında üzülmem için bir neden yoktu. Zaten o kitabı birinin yüzlerce defa okuyup benden sonra da kitaba bakıp, üstüne üstlük benim notuma cevap vermesi imkansıza yakın bir olaydı. Neye umut bağladığımı bile bilmiyordum.

Yolda,çantamdan bulduğum bozukluklarla bir kafeye girdim,içimi ısıtcak bir kahve sipariş ettim ve çantamdan kütüphaneden aldığım kitaplardan rastgele birini alıp okumaya başladım. Dışarıda kar yağıyordu. Minik kar taneleri yavaşça süzülüyor ve yere konuyordu. Yılın ilk karıydı ve benim en nefret ettiğim şey ise insanların kar daha tutmadan onların üstüne basmasıydı. Nefret ediyordum bundan. Bembeyaz bir güzelliği bekliyorken çamur suyuyla karşılaşıyordum, bu içimi karartıyordu.

Kitabımdan yaklaşık elli sayfa okuduktan sonra evime doğru yürümeye başladım. Üstümde hala boyalar vardı, bu da insanların dikkatini çekiyor yüzlerini yavaşça bana dönüp uzun süre beni süzüyorlardı. Aslında bundan pek hoşlanmıyorum. Daha doğrusu dikkat çekmekten pek hoşlanmıyorum.

Eve ulaştığımda apartman kapısını yavaşça açtım. İçeri girdikten sonra asansöre yöneldim. Kapısını açtım ve içeriye kendimi attım. Arkamı döndüğümde korkunç bir görüntüyle karşılaştım.

Bu da neyin nesi?

Tüm gün gerçekten böyle mi dolaşmıştım? Tamam. Çok güzel bir kız olduğum söylenemez, kendime baktığım da. Ama bu benim için bile fazlaydı. Sabah sıkı sıkı topladığım saçlarımın yarısı kendini tokadan kurtarmış ve omuzlarımdan aşağıya dökülmüşlerdi. Yüzümde yer yer sarı boyalar vardı ve burnum soğuktan kıpkırmızı olmuştu. Bu durum "Acaba gidip bir palyaçoluk işi olup olmadığına baksam mı?"diye düşünmeme sebep oldu.

Aslında dış görünüşüm benim için önemli değildi. Bazı şeyler akılda başlar ve akılda biterdi. Güzellik ise geçici ve işe yaramayan bir şeydi. Hem de sabahları o kadar makyaj yapıp nasıl okula geliyorlardı? Ben sabahları reçelli ekmeği ağzıma sokmakta bile zorlanıyorum. Bir de iki gözüme eyelinerı eşit çekmekle mi uğraşacaktım? Yok kalsın.

Asansörden çıktıktan sonra daire kapısını yavaşça açtım. Annem genelde ben okuldan eve geldiğimde uyuyor olurdu, işi yüzünden. Evin tek ebeveyni olmak zordu, ebeveyn olduğumdan değil bunu hissedebiliyordum. Babam öldükten sonra annemin artan göz altı morluklarına, gittikçe beyazlaşan saçlarına baktığımda anlayabiliyordum.

"Geldin mi Em?"

Gözlerini ovuşturan annemi görünce gidip onu sıkıca kucakladım. Babam öldükten sonra yanımdaki insanların değerini bilmem gerektiğini çok daha iyi kavramıştım. Zaten öyle de olması gerekliydi değil mi? Her günü insanlara onlara karşı sevigimizi göstererek geçirmeliyiz. Çünkü unutmayalım ki o insanlar yarın yanımızda olmayabilir.

"Yavaş, beni boğacaksın." dedi annem kahkahalar eşliğinde beni kucaklarken.

"Sence hiç öyle bir şey yapar mıyım?" Ellerimi annemin üzerinden çekmiş karşısındaki sandalyelerden birine oturmuştum.

"Günün nasıl geçti?"

Gülerek "Harika! Yine Marcie, Van ve Lily ile çok eğlendim. Yüzümdeki boyaları görüyor musun o kadar eğlendik ki anlatamam, sen bir de onların halini görecektin."

EMMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin