♣️18♣️

456 36 3
                                    

Eh şunu söylemem gerekiyor ki, on sekiz benim için önemli bir sayıdır. Nedeni birinci sınıf aşkımdır :D Keyifli okumalar. Sizi seviyorum ve sizin için yazmak beni mutlu ediyor :)

BÖLÜM 18

Sinirle Martin ve Marcie'nin arkasından yürümeye başladım. İçimden anneme büyük teşekkürler ediyordum. Tüm gecem mahvolmuştu. Evde bir film açıp battaniyeme sarılarak daha mutlu olabilirdim.

Martin'in arabasına ulaştığımızda kollarım birbirine bağlı kapıya ilerledim. Tam uzanacakken Martin kapıyı açtı. Moralimin bozulmuş olmasına rağmen yüzüme bir gülümseme yapıştırdım. Arabaya bindim.

Marcie ve Martin de ön koltuğa yerleşince, Marcie yapmacık bir gülümsemeyle aynadan bana doğru baktı.

"Nasılsın Em? Bize katılmana 'çok' sevindik." Çok derken üstüne bastırmıştı. İstenmediğimi bu kadar vurgulayabilirdi. Hem o kim oluyordu da bana Em diyebiliyordu? Bu adı bana sadece yakınlarım kullanırdı.

Aynı gülümsemeden yüzüne yerleştirerek, "İnan bana ben de çok sevindim." diye mırıldandım. Martin ise hiçbir şey söylememeye devam ediyordu.

Arabada bulunduğumuz süre boyunca neredeyse hiç konuşmamıştık. On beş dakika sonunda bu işkence  bittiğinde arabadan dışarı kendimi atabildim.

Mutlu gözüküyorlardı. Martin, elini Marcie'nin beline dolamıştı ve birbirlerine gülümsüyorlardı. Benim gözüme mi sokmak istiyorlardı yoksa gerçekten ciddi miydiler?

Bir düşününce, neden benim gözüme sokmak için bunu yapsınlardı ki? Beni tanımadan önce de birlikteydiler yani öyle biliyordum. Şu anda da olması gayet doğaldı. Son yaşananlar da araya girince cidden duygularım allak bullak olmuştu. Hissetmemem gereken şeyleri hissediyordum. Martin'in Marcie'nin beline doladığı eli gibi mesela. Kıskançlık.

İçeri girip kendimize boş bir masa bulduğumuzda, Martin sonunda beni fark edebilmişti. Ya da sonunda bana ayırabilecek bir zaman bulmuştu.

"Ne yemek istersin Em?"

"Aslında pek aç değilim."

Geldiğimiz mekan oldukça lüks bir yerdi. Avizeye, duvarlara baktığımda anlıyordum ki buradaki menüde adını bildiğim tek bir yemek bile olmayacaktı.

Sözümü bitirir bitirmez tırnaklarımla oynamaya başladım. Sonra araya Marcie'nin cırtlak sesi girdi.

"Bizimle dışarı çıkmayı sen istemedin mi Emma? Şimdi neden mızmızlanıyorsun?"

Kullanmayı istemeyeceğim bi küfrü mırıldanarak dışarı savurdum.

"Efendim?" diye cevap verdi Marcie.

"Diyorum ki, ben bu gece sizinle değil," işaret parmağımla ikisini işaret ederek devam ettim, "Yalnızca Martin'le dışarı çıkacağımı düşünmüştüm."

Marcie bu sözlerime alınmamıştı belli ki şöyle cevapladı,

"Bu durumda sevgilimi elimden almaya çalıştığını mı düşünmeliyim Em?" sonra hafifçe kıkırdadı.

"Yaşadığımız şeyler kötü olabilir." Gözlerimi dikerek ona baktım. O da kabullenircesine kafasını salladı, "Tamam çok çok kötü olabilir ve ben tam bir şey gibi davranmış olabilirim."

Tam üzerine bastın.

Martin destek vermek istercesine Marcie'nin omzunu sıkıyordu. Bu daha da sinirimi bozuyordu.

"Ve...ve senden özür dilerim Emma. Geçmişte yaptığım o kadar kötülük için çok özür dilerim. Hata yaptığımı anladım. Ben böyle biri değildim. Martin ile ayrıldıktan sonra bu hale geldim."

EMMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin