♣️17♣️

500 46 11
                                    

Merhaba ☺️

Sınav haftamda yayımladığım ikinci bölüm olacak bu. Zaten kötü geçiyorlar çalışsam da çalışmasam da :D Bari bölüm yazıp bir işe yarayayım. Neyse sizi seviyorum, iyi okumalar ☺️

BÖLÜM 17

Odamdan içeriye hücum eden güneş ışıklarını izliyordum. Kafam allak bullaktı. Toz zerreleri ışığın vurduğu yerlerde sanki dans ediyordu.

Beni Martin kurtarmıştı. Bundan emindim. Sesini duymuştum. Kollarını hissetmiştim. Ama evime neden Ben bırakmıştı? Annem sabahtan beri Ben'in ne kadar iyi bir çocuk olduğu hakkında saçma sapan konuşuyordu. O olmasaymış o tekneden sağ çıkamazmışım. Ben de beni kurtarmadığını söyleyememişti anlaşılan.

En azından Martin'in benim için endişelendiğini falan tahmin ediyordum. Yani yoksa neden atlasın ki?

Gece eve gelene kadar kafamın yerinde olmadığını biliyordum. Ben sürekli özür dilemişti, yüzme bilmediğimi bilmediğini söylemişti. Ama bu hiçbir şeyi düzeltemezdi. Düzeltmiyordu da. Ben'e olan sinirim her geçen gün daha uç noktalara ulaşıyordu.

Martin beni kurtardığında ne demişti? “Yüzme bilmediğini bilmiyor musun aptal!” Peki o nereden biliyordu? Onunla o kadar çok zaman geçirmemiştik ki... Parçaları yerine oturtmam uzun sürmüştü. Sonra eski bir anıyı hatırladım.

Martinlerin çiftliğindeydik. Babamla yine oturmuş sohbet ediyorduk. Ben onun kucağındaydım. Gölün kenarındaydık ve birden babamın aklına bir fikir geldi. Gölde yüzmek.Bu fikir beni o kadar korkutmuştu ki yerimde titrediğimi hissettim. Sudan çok korkardım. Sabahları yüzümü yıkarken bile korkardım. Ama babamın yanımda olması beni birz cesaretlendirmişti. Ona kendimi kanıtlama arzusuyla dolmuştum. Titrememi ona belli etmeyerek kıyafetlerimden kurtuldum. Yavaş adımlarla göle doğru ilerledim ve sıcaklığını test etmek-ya da korkumu mu demeliyim?- için ayağımı suya soktum. Bu sıcak yaz gününde göl de etraf kadar sıcaktı. Biraz için içim rahatlamıştı. Babam arkamdan,

Dikkatli ol!” diye bağırdı. Ona güven verircesine kafamı yana çevirip gülümsedim. Bir anda kendimi göle atarken bu kadar derin olabileceğini düşünmemiştim. Su beni içine çekiyordu. Bir an önce ciğerlerimi havayla doldurmak için can atıyordum. Çırpınıyordum. Kurtarılmak için.

İşte o zaman yine bir kol beni kendine doğru çekti. Başta babam olduğunu sanmıştım fakat bu bazen ucube olduğunu düşündüğüm Martin'den başkası değildi. Babam yanında endişeyle durmuştu. Martin'in omzuna elini koymuş, “Aferin sana Martin, kızımı kurtardın. İyi bir yüzücüymüşsün.” dediğini duydum. Onu bir kez daha hayal kırıklığına uğratmıştım. Ama gözlerinde hayal kırıklığına benzer bir ifae yoktu. Denediğim için benimle gurur duyan bir ifade vardı. Ben ise biraz su parçasına yenildiğimi gururuma yedirememiştim.

Bu düşünceye dalmışken Martin'in beni sudan bir defa değil iki defa kurtardığını hatırladım. Sudan korktuğumu bilmesi çok doğaldı. Martin beni düşündüğümden daha iyi hatırlıyordu..

Aşağı inmeden önce telefonuma baktım. İnsanlar sürekli geçmiş olsun konulu mesaj atmıştı. Eski durumumda olsam bunların olmayacağını düşündüm. Kimse beni umursamazdı ve hatta dalga geçerlerdi. Sıkıntıyla iç geçirerek aşağıya indim.

Annemin endişeli yüz ifadesinden gece olanlar için neler hissettiğini anlayabiliyordum. Yüzümü incelerken, “İyi misin?” dedi “Daha iyi görünüyorsun.”

“İyiyim.” diyerek cevap verdim ve annem konuyu değştirmek hissiyle, “Bugün dışarı çıkmak ister miydin?” diye sordu.

“Evde kalıp dinlensem daha iyi olacak. Ama iyiyim. Sakın kötü olduğumu falan düşünme.”

EMMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin