***
Yaralara, merhemdi sevgi. Olmayan sevgi derman değildi hiç bir yaralara. Tutsaktı mutluluk. Yaralar, yaşamanın derdindeydi çünkü en çok. Acıya bürünerek sonsuza dek yaşamın tadını sürmek en büyük göreviydi.
Kural 1: Acıya sarıl!
Genç kız, gözlerindeki sürü sürü yaşlarla abisinin suratına bakıyordu. Bir insanın, canından, kanından olan birisinin böyle bir şey nasıl yapacağını düşünüyordu aslında.
Çünkü o Nur'un abisiydi...Ve Mert'inde kardeşiydi Nur...
Bir abi, kanından, canından kardeşine nasıl şiddet uygulayabilirdi ki?! Bu hakda ona neredendi?!
Nur, bir şey diyemiyordu. Sadece sırtına atılan bir kaç kemer darbesiyle acı içinde kıvranıyordu. Her bir acı, teker teker ruhuna işliyordu. Her bir iz, canını çıkartırcasına kazınıyordu canice. Kanın kızıl tonu özgürdü, hükmünü kutluyordu.
Ama o suçlu değildii ki...
Hiç suçu yoktu kadının. Kadın adama bakmamışken, yine suçlu olan oydu. Bakmıyordu; suçluydu. Bakıyordu; suçluydu. Yapsada yapmasada kadın suçluydu hep! Cahil bir düşüncenin altında oluşan kurallardı hep bunlar. Acımasız.
-"Bana bak Nur! Bir daha seni ne o adamın yanında, ne yamacında, nede adının geçtiği yerde senin varlığını duymayacağım, görmeyeceğimde bilhassa o adamıda senin yanında olduğunu bir bileyim o zaman bak neler yapıyorum sana!!! Cehennemi bahşederim kızım sana! Cehennemi!"
Mert, bağıra bağıra konuştuktan sonra kızın odasının kapısını sertçe çekip çıkmıştı. İçindeki öfkesi gözünü kör etmişti. Ateşin harlı lavları, tüm bedenini hakimiyet altına almıştı çoktan.
Genç kız ise yerdeki halının üzerinde acılı bir halde kıvranıyordu. Canı canından çıkıyordu ama yinede sessizdi. Serzenişleri bedenini tüketiyordu git gide. Acılar, ruhunda iyileşemiyecek yaralar açmaya devam ediyordu. Acımıyordu, yaralar. Yaşamın tadını doya doya hükmünü sürdürmek istiyordular. Biçareydi tüm benliği. Biçareydi kırık, yaralı bedeni. Her yeri ama her yeri ağırıyordu.
"Bu nasıl bir şey Allah' ım?" dedi kadın. "Bu nasıl bir şey ki beni öyle ağır bir şeyle suçladılar."
Genç kız, yerinden kalkmak için doğrulmaya çalıştı fakat daha tam doğrulamadan kendini bir daha yerde buldu, dayak yediği yerde. Daha her şeyden önce olduğu yer, soğuk, bakımsız fayansların üzerinde.
Vucüdu güçsüzdü. Kalkmaya çabalıyordu ama nafileydi. Güç yoktu! Tükenmişti. Tükenmişti Nur Kaya. Canından can giderken hissizleşiyordu yavaş yavaş. Bu acıyla yüzleşmek bir ilk gibiydi ama değilde gibiydi. Belki daha öncede olmuştu birkaç defa böyle şeyler ama bu, ilk defa bu kadar ağır bir dayak yemişti hayatında! Genç kız, nefesinin kesikliğinde soludu. Canı yanmıştı. Başından çekilen başörtüsünün etkisi saç diplerinde kalan sızılardı ardından. Saç dipleri sızım sızımdı. Yaralı, darbeli bedeninin etrafına dökülmüştü usul usul sessiz. Bir yakarışta genç kızın saç tellerinden koptu. Acılar, sızmıştı her bir saç teline.
Nefesleri zamanla zorlaşırken Nur' un yerde uzanmaktan başka hiç bir şey yaptığı yoktu. Zaten istesede yapamazdı ki...Gücü yoktu. Güçsüzdü.
Hele o yediği ağır kemer darbelerinden sonra hiç ama hiç bir şey yapamazdı...
![](https://img.wattpad.com/cover/98275345-288-k181763.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A ş k ı n A c ı H a l i / Tamamlandı
SpiritualBir kadının hikayesi değil bu. Tüm kadınların hikayesi. Nur Kaya, hayatının baharında dalından koparılmış gonca bir gül daha. Neşeli, yardımsever, iyi, hoşgörülü, güzel ahlaklı, saf kalpli güzel bir genç kız. Herkes tarafından sevilen bir kız, ailes...