2.4 "Sevgi kırıntıları, İz"

8.6K 773 336
                                    

Ne diyeceğini bilemez bir şekilde sadece az önce kendisinin yere attığı paraya odaklanmıştı. Evet! Cesaret edip atabilmişti adamın suratına ama yinede adam için bu hiçbir şeydi, hatta azdı. Nur, kolunun acısına zorla dayanıyordu ama karşısındaki kişi bunu hiç umursamıyordu.

Çağatay'ın yüzüne hâlâ bakamazken Çağatay Korkut' un, ağzından dökülen o sözler...Kelimeler insanın canını yakabilir miydi, sadece kelimeler birde?

Şaşırmış, durmuş, kocaman açılmış büsbüyük kahve gözleriyle karşısında duran kocasına bakıyordu. Zaten o sözleri duyduktan sonra ise nedense başka hiçbir şey yapamadan öylece duruvermişti. Elinden gelenin hepsini yapmıştı.

-"Nereye bakalım! Sen benim karımsın ve de şimdi o itten aldığın parayla benden kurtulabileceğini mi sanıyorsun lan. Peki Nur Samyeli sana bir şey diyeceğim, ben ben salak mıyım, ha senle evlendim."

-"Kızım anla artık sana bu Samyeli villasından çıkış yok. Yok! Ya benimle ömrünün sonuna kadar yaşarsın ya da ölürsün kadın, kefenle çıkış olur bu evden ancak. Tehdit ettiğimi algılama sakın öldüremem ben kimseyi ama son nefesine kadar bu evde seni yaşatırım, bunu sağlarım."

Nur, artık daha fazla dayanamadı, önünde duran adamın, kocasının ne kadar tehlikeli olduğunu bile bile yüksek bir sesle bağırdı ve adamın elinden kurtulmaya çalıştı.

-"Bıraksana beni!"

-"Bırak!"

Çağatay ise bu bağırışını duyduğu an hızla kolunu tuttuğu kadını önünde duran duvara sürükledi ve her zamanki gibi yine muhteşem, kendinden emin sert bir sesle konuştu.

-"Uslu dursan iyi olur Nur çünkü daha seninle yaşayacağımız çok sürü sürü günlerimiz var!"

Nur ise olanlara sessiz kalmak istemiyordu artık, sesini çıkarmak istiyordu.

-"Paranı ödedim ya be adam! Daha ne istiyorsun benden. Sırf bu para için evlenmedim mi ben seninle?"

-"İşte şimdi de bu parayı sana veriyorum ve boşanmak istiyorum."

-"Boşanmak!...Boşanmak!"

-"Evet!"

-"Çı çı çı çı yanlış seçim güzelim. Mesela bak ben ne de güzel bir şeyi seçtim, seninle evlenerek."

Çağatay Korkut, tek kaşı havada saçları salaş, yemyeşil ışıl ışıl olan gözleriyle Nur'a bakıyordu. Tüm benliğiyle ondaydı. Sanki senin başka yolun yok artık dermiş gibi. Sanki artık sen benimsin diyormuş gibi.

Bilmeden, anlamadan hiçbir şey genç adam, genç kadını yanında istiyordu ve bırakmaya da niyeti asla yoktu.

-"Nur Samyeli, sen gidipte o Kerem itinden borç para alırsan birde bunun karşılığında seni bırakmamı istersen bana bak kadın."

Çağatay, bir yandan kadının gözlerinin içine baka baka konuşurken bir yandan ise sağ eliyle kadının çenesini kavramıştı.
Tutuşu ortaydı, can yakmıyordu ama bu tutuş bir sahipleniş sergiliyordu.

-"Bana bak, asla kurtulamazsın benden. Hele o piçin parasıyla hiç mi hiç kurtulamazsın! Anladın mı, anladın mı?"

Nur, sadece adamın gözlerinin içine doğru bakabiliyordu. Nedense kilitlenip kalmış gibi hissediyordu genç kadın kendini. Ne oluyordu böyle?

A ş k ı n   A c ı   H a l i  / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin