1.2 "Acı Çaresizlik..."

8.6K 608 76
                                    

Acı, bedeni küflendiriyor, çürütüyordu adeta. Zayıf kılıyordu ruhu, zehri kırıntılar eşliğinde...
Saliha Işık.

***

Yeşil irisleri, gökyüzü ile ağaçların arasında kalan kırık bir noktada takılıydı. İçindeki hissizlik, ruhunu sarıp sarmalamıştı. Sanki o an durmuştu. Hayat durmuştu, kadın yoktu, bir tek kendisi vardı. Tek ve yalnız. Rüzgar tenini gıdıklayarak derinden yumuşak hareketlerle okşuyordu. Belki seviyordu, belki de dövüyordu.

Çağatay, yana düşen kafasını o kırık noktadan çektiğinde gözleri kızıllıkla bir olmuş, ansızın kızı bulmuştu.
Genç adam o kadar öfke dolu, o kadar dolu bakıyordu ki karşısındaki kıza, bırakın genç kızın güzelliğini o kahverengi gözleri bile aklını almaktan artık vazgeçmişti. Bir öfkeydi buna sebep olan, sinirdi.

Genç adam, genç kıza, aklından çıkmamaya yemin etmiş kahve gözlere son kez baktı. İçindeki hisler zirvedeydi. İçindeki imtikan hırsı körüklenmişti yine. Ateş harlanıyordu git gide, yakıp kül etmek için, yok etmek için.

Dudakları tek bir çizgi halini aldığında yüz hatları sertti.

-"Çok yakında... Çok yakında... Şunu bil Nur Kaya, ayağıma geleceksin! Ayağıma gelip bana sığınacaksın. O zaman işte bu tokat...Bu tokatın hesabını bir bir vereceksin bana. Anladın mı? Bunların hepsinin cezasını ödeyeceksin! Hesap günün fazlasıyla yakın..."

Nur, az önce yaptığı yanlış hareketin farkındalığında eli havada öylece kalakalmıştı.

-"Ben...ben ne yaptım Allah' ım!!! " Diye kendi kendine söylenirken önündeki adamın kafasını kaldırdığını gördü. Kahveleri korku ile titriyordu işte şimdi kadının.
Bakışlarını hemen kaçırıverdi ve adamın ona nasıl baktığını göremedi. Cesaretinin etkisi buraya kadardı. Görsede zaten genç kızın adeta dili tutulurdu. Öyle öfke dolu bakmıştıki genç adam, ortalık tehlike kokusuyla dolmuş taşmıştı. Ateşin dumanı dağın ardından tütüyordu.

Nur, kafası hâlâ yere eğik iken Çağatay ' ın ona karşın sinirli ve sert sesiyle konuşmasını duydu sonra. Adamın sesi bir o kadar sert ve bir o kadarda korkutucuydu!

Genç kız, " Yer yarılsada içine girsem" diye düşünmeden edemedi. Bir hatası vardı işte şimdi.

-"Çok yakında... Çok yakında... Şunu bil Nur Kaya, ayağıma geleceksin! Ayağıma gelip bana sığınacaksın. O zaman işte bu tokat...Bu tokatın hesabını bir bir vereceksin bana. Anladın mı? Bunların hepsinin cezasını ödeyeceksin! Hesap günün fazlasıyla yakın..."

Nur, endişe tohumlarını barındıran kahve gözleriyle adamın arkasından hızlı gidişini sessizlikle izledi. Sessizlik, yakıcıydı.
Sessizlik, fırtınaydı.
Sessizlik, tehlikeydi...

☆☆☆

&"4 gün sonra..."

Nur, hastane odasında bulunan iki abisinin bugün taburcu olacaklarını biliyordu ve bundan dolayıda içinin bayram edişiyle beraber yüzünde ufak tebessüm, yüreğinde serin bir ferahlamayla dolup taşmıştı. Şükür ki geçiyordu. İyileşiyordu yaralar, kabuk bağlıyordu.

Hatta o yabancı adama yaptığı yanlışı bile bir an unuttuğunu hissediyordu genç kız. Evet, hata yaptığını biliyordu ve bunun içinde binlerce kez Allah' a kendisini affetmesi için dua etmişti. Sürekli bir af, sürekli bir dua içerisindeydi. Çünkü karşısındaki adam gibi nefsine yenilip oda onun gibi davranmıştı. Tutarsızca kötülüğün ateşini fitilendirivermişti, gür ve acı bir şekilde.

A ş k ı n   A c ı   H a l i  / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin