Jong In Kyungsoo'nun tatlı uykusunu makinesine kopyaladıktan sonra,kapıyı sessizce kapatıp, yandaki süpermarkete doğru ilerledi.Kyungsoo'nun yemek yemediği kanaatindeydi.Bu yüzden bir şeyler hazırlamak istiyordu.Yemek konusunda iyi olduğu söylenemezdi ama ufak çaplı bir şeyler hazırlayabilirdi. Tüm gün onu evde yalnız bıraktığı içinde üzgün hissediyordu.Kendisinin bir şeyler hazırlayamacağı düşüncesine karşı hazır bir şeylerde almıştı.
Eve girdiğinde Soo hala uyuyordu.Ellerindekileri tezgaha yığıp, montunu çıkardı.
Hızla sebzeleri yıkayıp ufak dilimler haline getirdi. Neydeyse her şey hazırdı.İyi iş çıkarmıştı. Son olarak aldığı gazlı içeceği cam bardağa boşaltmak kalmıştı.
''K-kahretsin ! '' elindeki cam bardak kırılıp tamamıyla dağılmıştı.
Soo derin uykusundan ani bir sıçrama ile kalktı. Kafasını çevirdiğinde yerdeki cam kırıklarını ve Jong In'i görmüştü.Hızla koltuktan kalkıp Jong In'in yanına gelip, eğildi.
''Şapşal, elinle mi toplamaya çalışıyorsun bunları ? Telaş yapma,çekil ben halledeceğim.''
Jong In bir iki adım geri çekildi.
Soo içerden küçük şarjlı elektrik süpürgesini getirip kısa sürede yerdekilerden kurtuldu.Ardından tezgahın üzerinde sıcak yemeğe göze takıldı.
Jong In mırıldandı.
''O-oh nerdeyse unutuyordum.Yemek.
Yemek yemedin değil mi ? Hadi yiyelim h-hı ?''
''Beni kaldırmalıydın , hazırlayabilirdik.''
Jong In gözlerini kısıp Soo'ya doğru yaklaştı.
''O zaman benim bir piç olduğumu düşünecektin.Uyuyan birini kaldırıp yemek hazırlatmak.Sencede öyle değil mi ?''
Soo kendsiine yakın olan gencin alnına elini koyup ittirdi.Ardından alaycı ses tonuyla devam etti.
''Kesinlikle. Yapsaydın binlerce kez sana sövüyor olur ve bir piç olduğunu düşünürdüm.''
''Bak gördün mü ? '' Jong In kıkırdadı.
Ufak bir gülümseme ile karşılık verdi Kyungsoo ardından yemeğin tadına baktığında , gözleri açıldı.
''Vuah bu lezzetli..''
''Tek yapabildiğim yemek bu.Sanırım bu yüzden lezzetli.''
''Eğer istiyorsan ,sana öğretebilirim Jong In.Yemek yapma konusunda iyiyim, sanırım.''
''Oh öyle mi ? Gerçi yapılan yemeği yemeyi tercih ederim . İyi bir yiyiciyimdir.''
Kyungsoo kıkırdadı ardından derin bir sessizlik oluştu.
Yedikleri tabakları iş bölümü içinde yıkayıp kendilerini koltuğa attılar.
Jong In kolundaki siyah kayışlı saate bakıp Soo'ya döndü.
''Kyungsoo ? ''
''H-hı ?''
''Dışarı çıkalım hadi.''
''Şimdi mi ? ''
''Biraz temiz hava alıp , yürüyelim ?''
''Geç olmadı mı ? ''
''Yaa hadi ama , henüz erken.''
Kyungsoo kısa bir duraksamadan sonra kabul etti. Tüm gün evdeydi ve sıkılmıştı.
''O-oh pekala o zaman. Biraz beklermisin hala eşofmanalarımla duruyorumda.'' sol elini kafasını götürüp şirin bir şekilde kaşıdı.
Jong In gülümsedi.
''Tamam , bekliyorum hyung.''
Kyungsoo kısa sürede giyinip , salona geri gelmişti.
Siyah kanvas pantalon , lacivert kollarından uzun salaş bir kazakla geri dönmüştü.Üstündeki kazağın boyun bölgesi fazlasıyla açıktı ve köprücük kemiklerinin belirgin bir şekilde durmasını sağlıyordu.Ayrıca saçlarında ufak değişiklik yapmış , yukarı doğru kaldırmıştı.
Jong In salona gelen küçük boylu hyungunu baştan aşağı süzdü.
''Hyung saçların.. Güzel olmuş,hep böyle yapmalısın.Kızları baştan çıkaracağına eminim.''
''Hey saçmalamayı kes.Hadi gidelim.''
''Tamam ya. Ne dedim ki ben şimdi ?''
Soo'nun keskin bir bakış atmasıyla Jong In susmayı tercih etti.Ardından evin girişinde ayakkabılarını giymeye yöneldiler.Jong In ayakkabılıktaki siyah atkısına uzanıp Soo'nun boynuna doladı.
Soo anlamsız bir bakış attı.
''Heey . Buda ne ?''
''Görmüyor musun ? Bir atkı.''
''Ah cidden atkı mı ? Onu biliyorum salak. Niye taktın ?''
''Çünkü üşüdüğünde burnun kırmızı bi renge dönüşüyor . Ve sen komik oluyorsun .Palyaço gibi.''
''Heey seni öldürücem Jong In.Dur kaçma ! ''
Jong In hızla dairenin kapısından çıkmış koşturmaya başlamıştı.Arkasından ise kısa bacaklarla kendini yakalamaya çalışan çocuğa bakıp gülüyordu.
Binanın kapısında buluşup kısa bir atışmadan sonra nehre doğru yürümeye devam ettiler.
Hava gerçekten soğuktu. Soo kendsine ait olmayan atkıyı burnuna kadar çekti. jong In'in kokusunu iliklerine kadar hissediyordu.Evet , koku tanıdıktı.Her yastığı başına koyduğunda yanındaki esmer çocukdan bu kokuyu alırdı.Bu yüzden alışmaya başlamıştı.. Aslında bu kokuyu sevdiğide söylenebilirdi.
Jong In'e bir bakış atıp.Mırıldandı.
''Hey teşekkürler.''
''Ne için ?''
''Atkı.Gerçekten soğukmuş hava.Ben ısındım sana vereyim mi ?''
''Ah hayır tekrar kırmızı bir burunla karşılaşmak istemiyorum.''
Jong In söyledikten sonra kıkırdadı.
Soo ise sinirli bir bakış attı.
''Hey sen hala.. ''
''A-ahh'! lanet !''Soo konuşmasına kendine çarpan bir çocuk yüzünden ara verdi.
Jong In hızla Soo'ya çarpan çocuğa bağırmaya başladı.
''Hey biraz önüne bakarmısın ? En azından özür..'' devam edecektiki Soo çoktan kafasını kaldırıp yüksek sesle karşısındaki çocuğa bağırmış , sırıtıyordu.
''HEY CHEEN . ''
''S-Seen ! O-oh Kyungsoo.''
İki genç birbirlerine sarılırken , Jong In şaşkın bakışlar atmaya devam ediyordu.