Kyungsoo dairelerinin önüne geldiğinde duraksadı.
''İçerdeler mi acaba ? Girmeli miyim yoksa girmemeli miyim ? Ne salağım ben. Onun yanına gitmeliyim diyerek heves edip geldim. Öyleyse ne yapmalıyım ? Tanrım ! Aklımda tam olarak ne vardı da koşarak buraya geldim ? Ah Kyungsoo artık doğaçlama hareket etmeyi bi kenara atmalısın.. Bir saniye bura benimde evim, her ne kadar ikisi şu an bu evde de olsa içeri girmemin bir sakıncası olamaz değil mi ? ''
Soo hızlı nefesini düzene sokmaya başardıktan sonra tedirgin bir şekilde anahtarını sokup , çevirdi.
Kafasını kapıdan uzatıp etrafa göz gezdirdi.
''Neden bu kadar sessiz ? ''
Ardından ayakkabılarını çıkarıp , mantosunu portmantoya attı.
''Ups.. demek gitmişler.Stres yapmama bile değmedi.Ama Jong In ile konuşabilmek için gelmiştim. Gerçi ne diyebileceksem ? ''
Odalarına geçip kendine büyük gelen genellikle Jong In'in kullandığı terlikleri sürerek giymeye çalıştı.
''Ah lanet olası .. ''
Terlikle cebelleşirken ayağından gittikçe uzaklaşıp yatağın altına doğru sıkıştı.
''Hey nereye kaçtığını sanıyorsun ? Ayağımı ısıtmak için buraya gelmelisin. Tanrım şimdi de terlikle konuşuyorum. Durumum vahim..''
Dizlerinin üstüne doğru oturup sıkışan terliği almak için uzandı.
Terliğin tekini başarıyla çıkardıktan sonra arkasında başka bir şeyin olduğunu daha gördü.
Açık kahverengi kalın kitabımsı bir şeydi..
Kısa kollarını güçlükle uzatıp gördüğü kitap sandığı eşyayı avuçlayıp,çıkardı.
Tozlanmıştı.
Bir kaç kuru öksürükten sonra kapaktaki tozu silip eline aldı.
Çalışma masasına bırakıp sandalyeye geçip oturdu.
Kapağı açtığında bunun bir fotoğraf albümü olduğunu anlaması çok sürmedi. Üstelik ilk çevirdiği şeffaf kağıdın içinde kendisine ait iki resmi gördüğünde..
Buda neydi ? Tanrım kapı kilidine sokulan anahtarın sesi ?
''Ah olamaz Jong In senin zamanlamana.. ''
Kyungsoo acaleyle elindeki albümü aldığı yatağın altına hızla sokuşturdu.
Bir kaç tökezlemeden sonra kendini yatağa attı. Belli olamazdı değil mi ?
Ardından Jong In odaya girdi.
Soo gözlerini kapatacak zamanı bulamamıştı.
Gözleri odaya girmesiyle buluştu .
''O-oh Soo geldin demek .''
''Ah biraz oluyor , uzanıyordum bende . Yarın işe başlayacağım ya o yüzden dinlenmenin biraz daha keyfini çıkarmalıyım sanırım.''
''Oh yarın başlıyorsun demek..''
Soo onaylarcasına telaşının baskın gelmesiyle hızlıca başını salladı.
Ardından Jong In alay edermişcesine gülümsedi.
Dolaptan bir kaç kıyafet aldıktan sonra Jong In banyoya yöneldi.
''Neye gülüyordu bu tanrı aşkına ? ''
Kyungsoo'nun yataktaki duruşu : http://img338.imageshack.us/img338/1895/catsyao.jpg
Jong In banyonun kapısının kapatmasıyla sırtını kapıya yasladı. Duyulmayacak bir şekilde küçük bir kahkaha attı ve ardından mırıldandı.
''Haha o duruşuda neydi öyle ? Beni çıldırtıyor.Bir heykel ya da ressamın mankenleri çizdiği şu sanatsal resimlerden fırlamış gibiydi. Komiksin Soo ve bir o kadar sevimli.. Bu yüzden seni seviyor olmalıyım.''
Soo ardından elini kafasını götürüp küçük bir fiske attı.
''Şu tipime baksana tabikide buna gülüyordur.. Ne yapayım yinede iyi toparladım. O değilde neden benim fotoğraflarım vardı orada ? Tamam bir kaç kare olması doğal oalbilir belki ama devamını da merak ediyorum çünkü yüzlerce sayfa vardı.Hepsi benim resimlerim olamaz değil mi ?Belki gördüğü her insanın fotoğrafını çekip derleyen insanlardandır. ''
Siyah kapşonlu ve bol eşofman altıyla banyodan çıktı Jong In.
Islak saçlarının suyunu elindeki havluyla silkeliyorken yatakta bağdaş kurarak oturmuş Kyungsoo mızırdandı.
''Yahh yüzüme su geliyor.''
''Demek su geliyor öyle mi ?
Çok mu fazla hı ? Rahatsız mı oluyorsun hyung ? ''
Ardından Jong In başındaki havluyla birlikte tek bacağını yatağa atıp dizini kırdı , kafasını Soo'nun yüzüne doğru yaklaştırdı. Başındaki havluyu daha hızlı bir hareketle kafasında gezdirip tüm su zerreciklerinin Soo'ya doğru gelmesini sağladı.Jong In arada ufak kahkahalar atarken Soo ise mızırdanıp
uzaklaştırmaya çalışıyordu.
''Yah Jong In hey ! hey ! Yapmaa her yerim su oldu.''
Jong In büyük kahkahalar atmasına,yatağın üstündeki küçük bedenin üstüne çakılmasıyla ara verdi.
''Seni küçük..''
Soo ise sözünü tamamlayamamışken duraksadı.
Şimdiyse Jong In Kyungsoo'nun omuzlarının üstündeki yatak örtüsüne iki dirseğinden aldığı güçle baskı yapıyor bir yandan da gözlerinin diğer bir çift gözle buluştuğu Soo'ya pür dikkat bakıyordu.Önüne gelmiş ıslak saçlardan bir damla Soo'nun gözüne doğru düştü , Kyungsoo gözünü kırpıştırdı.
Jong In yanlış bir şeyler yapmamak için ve işin içinden sıyrılmak için hızlıca önündeki sıcak küçük bedenin üzerinden kalktı, Kyungsoo'da toparlanıp sırtüstü kapaklandığı yatakta doğruldu.
Jong In kafasını kaşıyarak ve göz teması kurmamaya çalışarak söylendi.
''Ihm.. A-ah özür dilerim..''
''Sorun değil.''
Jong In boynundaki havluyu yatağa attıktan sonra devam etti.
''Ah ben bi markete gitmeliyim.''
''O-oh peki.''
Jong In cüzdanını aldıktan sonra dış kapıya yönelecekken Kyungsoo koşaradım gelerek ayakkabılıktaki şapkasını Jong In'in kafasına geçirdi.
''Hey buda ne için ?''
''Banyodan yeni çıktın aptal.''
Jong In girişteki aynada kendine bakarak mırıldandı.
''Ama bunun ponponu var..''
Kyungsoo Jong In'e bakarken içinden gelen lanet kelimeye engel olamadı.
Ona bakarken kelimelerini kontrol edemeyecek kadar nasıl dalgın olabilirdi ?
''Şirin oldu ama..''
Jong In 'in gözleri şaşkınlık sebebiyle irileşti ardından tekrar gözlerini kaçırdı.
''Ihm.. teşekkürler..''
Ardından kapıya yönelip , evden çıktı.
Kyungsoo yersiz konuştuğu için kendine kızmak yerine hızlı adımlarla odaya koşturdu.Şu an ne duyguları önemliydi ne de söylediği sevimli kelimeler.
Sadece bakması gereken bir fotoğraf albümü vardı..
![](https://img.wattpad.com/cover/11987832-288-k801649.jpg)