Huzur verici...
İki sıcak kol birbirine dolanmışken adeta dünyada her şeye sahipmiş gibi...
Her nefes alışlarında içlerine dolan mutluluk...
Gözlerini kapattıklarında bile yanındaki sıcaklığı bilmek gerçekten huzur verici..
Belkide fazlasıyla HUZUR VERİCİY-Dİ ?
En güzelinden bir tebessüm ve ya küçük öpücüklerle güne başlamak yerine lanet alarmın sesi karşılamıştı onları.Kyungsoo yüzünü ekşiterek yatakta debelendi. Gözlerini çok kısık bir şekilde araladıktan sonra etrafa bakınıp telefonunu aradı.? Neredeydi bu ? Yatakta dizlerini kırıp bi kaç bakış atmanın sonunda yerde parkenin üzerinde olduğunu farketmişti. Kıçını kaldırmadan yataktan parkeye doğru uzanıp lanet melodinin sesini kısıp , kapattı.Tekrar ellerini uzattığı parkeden kaldırıp yatağa girmeye çalışmıştı. Ama kendini soğuk parkede bulmuştu.
''Kıçımı kaldırmazsam böyle olur işte...'' poposunu ovalarken mırıldanmıştı.
Belindeki eller ?
''Ha-hah g-gıdıklanıyorum. Hajimaaa (yapma) Jong ın-ah ''
Jong In yavaşça ellerini çekip Kyungsoo'nun yanındaki parkede yerini aldı.
Kyungsoo gülümseyen aptal suratıyla Jong In'e bakınırken devam etti.
''Ne ara kalktın ..Günaydıın ~''
''Sanada günaydıın ~ Ihm.. şu lanet alarm benim bile kalkmama sebep oldu sevgilim.''
Kyungsoo verem olmuş bir hasta gibi ardı arkasına öksürmeye başladı. S-sevgiim mi demişti az önce ? Alışılagelmişin dışındaydı ve bu ne kadar öksürmesine sebep olsada dibine kadar tatlıydı.
Jong In bir hareketle Kyungsoo'nun sırtına elini koyup , kanatları altına almış bir görüntüyle burnuna küçük bir öpücük kondurdu.
''Sevgilim ? ''
Kyungsoo gözlerini yerden güçlükle kaldırıp küçük bir -efendim?- sesi çıkardı.
''H-hı ? ''
Jong In sabah sabah en tatlı sesiyle onunla ilgileniyor, tüm sevimliliğini -sevgilisine- gösteriyordu.
''Popom acıyoor Soo. ~~ ''
Kyungsoo gözlerini irice açmış iyice gerilmişti.
DÜN GECEE ? Neler yapmıştı Tanrı Aşkına. Düşündükçe bile kızarıyordu.
Kısık sesle mırıldandı.
'' I-ıhm çok mu acıyor ? I-ı bekle bir saniye ağrı kesici..''
Kyungsoo ayağa kalkmış gidecekken Jong In bir hızla belinden tutup kendine doğru çekti.Soo dengesini kaybederek jong In'in kollarında bulmuştu kendini.
Hiç bir şey konuşmadan sadece birbirlerine bakınıyorlardı.. Sadece bu yakınlığın verdiği yararla birbirlerinin yüzlerini delice inceliyorlardı. Kyungsoo arada gözlerini kaçırsada jong In onu esir almıştı. Bu bir göz hapsiydi.
Jong In'in hiç bir şey yapmaması Kyungsoo'yu daha fazla geriyordu. O dolgun dudaklara
bu kadar yakın olup , sadece bakınmak.. Bu gerçekten zordu..
Kyungsoo hızlı bir hareketle küçük bir öpücük bıraktı önündeki esmer çocuğa.
Jong In ise bir yan gülüş bıraktı.
''Daha ne kadar bekleyeceğini düşünüyordum.. .Bana dayanamıyorsun öyle değil mi ? .. Tanrım bu beni delirtecek.''
Kyungsoo oturduğu Jong In'in dizlerinden kalkabilmek için debelendi.
''Yaah, beni siinir ediyorsuun.''
''H-hey buraya gel bakalım.~''
Jong In kalkmak için debelenen miniğine baskı yaparak soğuk parkeye doğru yatırdı.
İşte şimdi Kyungsoo kapana kısılmış gibiydi..Gözlerine baksa dudaklarına yapışması çok sürmüyordu, bakmasa vücudunun her zerresinin kavrulduğunu hissediyordu. Çok geçmeden Jong In yüzünü terler döken sevgilisine doğru yaklaştırdı. Dudaklarına bakarken, U dönüşü yapıp alnına bir öpücük kondurdu. Kyungsoo dudaklarına değilde alnında bir temas hissedince hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Ardından Jong In gözlerini kapatıp gülümseyerek Soo'ya tekrar yaklaştı. İki küçük çizgi arasına ufak bir baskı uyguladı ve gülen gözlerini araladı.
''Bu sabah için bu kadar yeterli olmalı . ~ Yoksa popomdaki acıyı unutmadan üstüne yenisi eklenecek.~~''
Kyungsoo küçük bir kıkırdama bırakıp , yattığı soğuk parkeden kalktı.
''Hadi yemek yiyelim -sevgilim-.''
''Ihm eveeeet ,açıııım.''
Kyungsoo odadan çıktığında Jong In'de onu takip edecekken duraksadı.
(Jeton köşeli biraz )
'S-sevgilim ? Bana ? B-banamı dedi ? A-aah çok şeker Tanrım !
Üstüne atlamamak için kendimi zor tutuyorum , çünkü popom acıyor '
Jong In yüzündkei şapşal gülümsemesiyle mutfakta bir şeyler hazırlamaya çalışan Soo'nun yanına doğru yaklaştı. Ellerini Soo'nun beline götürüp kulağına fısıldadı.
''Yeni evli gelin sendromu içerisindeyim Soo. Beni idare etmelisin..''
Kyungsoo kulağındaki iç gıcıklatan sesin sahibine dönüp , kıkırdadı.
''Ayak uyduracağıma emin olabilirsin..''
''Buna sevindim.. Imm şimdi ne yapıyorsun ? ''
''Im omlet hazırlayacağım.''
''O-oh beraber yapmalıyız, çünkü ben bi sendromun içindeyim Soo.ve içimdeki sendromlu çocuk deli gibi beraber hazırlamamızı istiyor ve sonrasında çıkıp ilk randevumuza çıkmamız gerektiğini söylüyor.''
Kyungsoo kaçamak bir bakış attı.
''N-ne ? Neden öyle bakıyorsun ? Ben demiyorum içimdeki sendromlu diyoor.''
Kyungsoo küçük bir kahkaha atıp , devam etti.
''Önce içindeki sendromlu çocuğu doyurmak istiyorum ardından içindeki çocukla bir yerle gidebiliriz.''
''O-oh öyle mi ? Buna çok sevinecek.. Yani içimdeki .. hani şu sendromlu çocuk..''
Kyungsoo kıkırdadı ardından Jong In. Her şey mükemmelinde ötesi mükemmel bir şekilde gidiyordu öyle değil mi ?