Beğenmeden geçeni yakalarsam Muck,muck
http://www.youtube.com/watch?v=6BGAryS37oo
Ama Jong In'in söyledikleriyle hayaller ülkesinden uyanması kısa sürdü.
''Bira aldım , içelim ne dersin ? ''
---------
Kyungsoo affalladı.
''N-ne ? '
Jong In yatakta kollarını geniş bir şekilde açıp , gerindi.
''Bira diyorum Soo.İçelim mi ?
Evet Soo yanlış duyduğunu sansada öyle olmamıştı.
'Sktğmn birası. Ne bekliyordum ki sanki ? Chen seni öldüreceğim dostum. Sakın gözüme gözükme. Sayende ne boklar düşünüyorum..'
İç geçirdikten sonra cevapladı.
''A-ah nerden çıktı ki şimdi ? Her neyse içsek fena olmaz . ''
''Pekala o zaman kaldır kıçınıda içeri geçeliim.''
''İçmeden kafamı yaptın Jong In anlamıyorumki..''
''Hey ne mırıldanıyorsun orda ? ''
''Hiç bir şey, bilirsin işte fasulyenin faydaları falan..''
''Ahh Soo.Oyalanmada mutfağa geçelim hadi..''
''Peki, pekii.''
Ardından Jong In poşetten aldığı biraları çıkarmaya başladı. Kyungsoo ise buzdolabına yöneldi. Aperatif olabilecek bi şeyler aradı ama dolapta biranın yanında iyi gidecek türden bir şeyler bulamadı.
''H-hey Jong In , ben markete gidiyoruum..''
''Hey du bi saniye Soo neden ? ''
Kyungsoo mantosunun fermuarını çekmeye çalışırken Jong In kolundan tutup çekiştirdi. Ardından işaret parmağıyla salondaki perdesi açık geniş camı gösterdi.
''Görmüyor musun manyak bir yağmur var dışarda ? ''
''Hemen gelirim zaten şurası.''
''Haa-yıır.Bir yere gitmiyorsun.''
Ardından Soo'nun burnunu parmakları arasına
alıp sıkıştırdıktan sonra mutfak tezgahına geri döndü.
''Hey burnum ..Çocuk muyum ben buda ne ? ''
''Hadi konuşmada gel içeri bi kaç paket cips var yanında iyi gidebilir.''
''Alt tarafı yan taraf market..''
''Hala konuşuyor musun ? Çıkarsan üşüteceksin , neden anlamıyorsun? ''
''Aah pekala.. ''
Soo giydiği mantosunu tekrar çıkarıp ikili koltuğa doğru attı. Jong In'de bira şişeleri ve cipsi salondaki ortada bulunan sehpahaya bırakıp kendini koltuğa doğru attı.Şişeleri açtıktan sonra birini Soo'ya uzattı.
''Al bakalım.''
Jong In elindeki buz gibi olan bira şişesinden büyük bir yudum aldı. Soo'nun gözü bir an Jong In'in boğazına doğru yöneldi.
İçerkenki o adem elması denilen şey..
Sanırım erkeklerdeki en seksi yer bura olmalıydı.
Ah birde malum köprücük kemikleri..
Belkide Jong In için geçerliydi bu düşündükleri,
Soo her zamanki gibi genelleme yaparak işin içinden sıyrılmayı tercih ediyordu. Ardından kendi de bir kaç yudum alıp şişeyi sehpaya doğru bıraktı. Baharatlı cipsi ağzına tıktı.
Ağzındakileri çiğnemekle cebelleşirken , Jong In'den yine beklenmedik bir soru daha duydu.
''Hoşlandığın biri var mı Kyungsoo ? Bu konudan pek bahsetmedinde.''
Cipsi çiğnemekte güçlük çekip bir kaç kez öksürdükten sonra birasında bir kaç büyük yudum aldı.
'Beklenmedik sorular kralı seçilmelisin Jong In . Ah tanrı aşkına derdin ne ?'
''Ihm hoşlandığım biri yok ,yani..Dalga geçeceksin belki ama gerçek şu ki bugüne kadar hiç olmadı..''
Jong In tek kaşını kaldırıp arkasındaki yastığa yaslandıktan sonra devam etti.
''Neden dalga geçeyim ki ? Benimde olmadı.''
Kyungsoo Jong In'e şaşkın bakışlar attı.
''Nasıl yani ? Peki ya Yoon Joo ?''
''A-ah şu mesele.. Anlatmadım değil mi ? 1 yıl önce üniversitedeyken çıkmak için teklif etmişti ve kibarca reddetmiştim. Ama reddettikten 1 hafta sonra, üstelik okulda intihara kalkıştı. Ve yapacak bir şeyim yoktu.Çaresiz onu sevdiğimi söyledim .Şimdilik hasta bir ruha bakıcılık yapıyorum yani..Ve ondan nasıl ayrılmam gerektiğini bilmiyorum.Onu bıraktığım an aptalca bir şey
yapmasından korkuyorum. Ama ömrüm boyuncada onun yanında kalamam.''
''O-oh bilmiyordum..Umarım her şey yoluna girer.''
Ardından ilk şişelerini kenara atıp 2.şişeye doğru yöneldiler.
Jong In devam etti.
''Şu chen ?''
''Ne olmuş Chen'e ?
''Bilmiyorum yanlış anlayabilirsin ama senden mi hoşlanıyor ? ''
Kyungsoo tutarsız bir kahkaha atıp karnını tuttuktan sonra güçlükle konuştu.
''Ah J-Jong In. Şaka mı yapıyorsun ? Saçmalama ne alaka ya ? Biz ikimiz cidden her bokumuzu bildiğimiz
iki arkadaştan ibaretiz.''
''A-ah öyle demek. ''
''Neden böyle düşündün ki ?''
''Ah bilmiyorum sana karşı yakınlığı . Bilmiyorum öyle geldi işte..''
İkinci ve üçüncü şişeyi de bitirip dördüncü şişelerine yöneldiler. Çakır keyif halleri ufaktan kendini göstermeye başlamıştı.
Jong In koltuktan kalkıp kendini sehpanın kenarına doğru attı. Kumandayı eline alıp televizyonu açtı.
Kyungsoo'da kalkıp ışığı söndürüp yanına geçip oturdu.
''Başım ağrıyor migrenim yüzünden.''
''O-oh..İlaç ister misin ?Ağrı kesici falan ?'
''Gerek yok birazdan geçer sanırım..''
Jong In zap yaparken homurdandı.
''Ah televizyonda da bi bok yokki . Bi film falan olsada izlesek bari..''
Rastgele bir kanal açıp ilgi çekici olmasa da bir filmi açıp kumadayı bıraktı Jong In. Ardından saçma soru ve cevaplara girişi başlattılar.
''Hey Soo gerçekten Chen arkadaşın mı ? ''
''Ah Jong In lanet olsun -hıçkırır- ilk çocukluk arkadaşım , okuldan arkaşımdı dahası sıra arkadaşımdı. Parkta oynadığım , silahçılık gibi saçma oyunlarımın
yan kahramanı , üstelik lisede de kurtulamadığım bir arkadaş. -hıçkırır- Evet bir kaç defa ergenlikten dolayı prno falan izleyip kendimizi rahatlattığımız dahi oldu.
Ama bunu sadece kendi işimize bakarak hallettik tamam mı ?- hıçkırır- Bunun ötesinde bişey yok. Başka sorun -hıçkırır- kalmadı değil mi ? ''
''Böyle detaylı neden anlatmadınki ? Ayrıca nie o veledin yanında birlikte rahatlıyorsunuz ?''
''Ah önemli olan şimdi bu mu ? ''
Kyungsoo baş ağrısının ve içkinin yarattığı yan etkiyle Jong In'in kucağına doğru yaslanıp kafasını bacaklarına
doğru yasladı.
Jong In bir kolunu kanepeye yasladı ardından diğer eliyle kucağındaki Soo'nun önüne düşen saç tellerini eliyle geriye doğru attı. Ve televizyondaki film malum sahnelere geçiş yapınca iki genç gözlerini kaçırdı.
Jong In tısladı.
''Peh madem böyle sahne yapıyorsunuz. Hakkını verin.''
Kyungsoo karşılık verdi.
''Diyene bak - hıçkırır- Sen daha iyisini mi yapıyorsun sanki ? ''
''Belkide.. Görmek ister misin ? ''
Kyungsoo kucağındayken kıpırdanıp Jong In'in yüzüne doğru şapşal bir yüz ifadesiyle bakarken,Jong In yavaş bir şekilde suratına içtiği biradaki arpa kokulu nefesini verdi. Ve dahada yaklaştı. Dahada..
Süzülüp Soo'nun dudakları üzerine yumuşak bir baskı uygulayıp, hafif bir şekilde Soo'nun aralanan alt dudağını emdi.
Ardından kafasını çekip tamamıyla pancar misali kızarmış Soo'ya döndü.
''Bak benimki daha iyidi değil mi ?''