"Sanırım bu senin daha fala kIzarmana sebep olacak ama dayanamadım. Kusuruma bakma kelebek."
Dedi ve arkasını dönüp gitti. Beni yerin dibine soktu sonra arkasına bakmadan gitti öyle mi? Ben utançtan kıpkırmızı kesileyim sen hiç coolluğundan ödün vermeyerek git öyle mi? Peki.
Sehun'dan
Cidden anlamıyordum ki bu kızı. Bi an kaba ağızlı koca bir adam gibi bi an ise 3 yaşında bir bebek gibiydi. Omuza yaslanıp saç okşatmak da nedir ya? Kızım ben zaten senin yanında otururken fazlasıyla geriliyorum bu kadarı bana zarar ama yani. Üstüne üstlük onu uyutayım derken saçlarının güzel kokusuna teslim olup ben de uyumuştum. Çok da güzel bir uyku çekiyordum, ta ki BaekHyun Hyung bağırarak içeri girene kadar.
Hyung, Melis'i kolundan sürükleyip yukarı çıkardı. Daha sonra kendi aşağı indi. Ne olduğunu sordum ama cevap vermedi. Ben de ona görünmeden Melis'in odasına çıktım. Bir kaç dakika karşılıklı atıştıktan sonra içeri girip fermuarını çekmemi söyledi. E yani Melis bu, beceriksiz, vurdumduymaz ama bi o kadar da tatlı bir kız tabiki.
İçeri girip yarıda takılı kalan sırt fermuarını çektim. Bana doğru döndüğünde o doğal yüzü beni o kadar etkilemişti ki yanağından minikçe öptüm. Zaten kızarık olan yüzünü daha fazla kızartmadan odadan çıkmaya karar verdim ve de dediğim gibi yaptım. Ne kadar gülsem de içimde bir taraflar buruktu. Onun başka biri için rol icabı da olsa süslenmesi biraz canımı yakıyordu.
Çıktığım zaman Arkamdan saydırdığını sanki hissedebiliyor gibiydim. Melis'in Sehunkuşu sanki aşk olmuş gibiydi.
Melis'ten
Baek ile birlikte diğerlerine veda edip bizimkinin belalısı olan şahıs ile buluşmak üzere arabaya bindik.
"Bak Melis sakın unutma benim kız arkadaşımsın asker arkadaşım değil. Tamam mı güzelim?"
"Abartma istersen Baek. Tamam dedim ya."
"Bide masadayken sık sık benden övgüyle bahset, elimi tut gerekirse öp. Anlaştık mı? O kız bi benim peşimi bıraksın var ya dile benden ne dilersen."
"Yavaş ol kocakafalı. Ya da bi dakika dur. Gerçekten ne istersem yapacak mısın?"
"Ne istersen. "
"Söz mü?"
"Evet. Söyle ne istiyorsun?"
"Daha zamanı var."
Aklımdan hain planlar geçiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse Şuanlık aklımda bir şey yoktu ama ileride elbet olacaktı ve ben de bunu en iyi şekilde değerlendirecektim, kork benden Byun Baek Hyun!!!
,,,
Buluşacağımız kız gelmiş, daha sonra da siparişler gelmişti. Kız Baek'i gözleriyle yiyip bitirmişti. E yani sonuçta doğruya doğru mis gibi çocuktu kim kaçırmak ister ki? Gerçi çok ukala ve ego manyağı da olsa bir şeylerden kurtarıyordu. Mesela sesi çok gÜzeldi falan.
İsim; Byun Baek-Hyun
Yaş; 24
Boy; 1.74
Yaşadığı yer; Güney Kore
Özellikleri; Tatlı ve bir o kadar da ego manyağı.Taliplerini bekliyor. Cuma akşamı Zuhal Topal'la da.
"Melis. Aşkım. Burada mısın?"
Baek'in beni yapmacık şekilde seslemesinden sonra tüm düşünce bulutlarımı dağıtıp ben de ona karşılık üstün(!) oyunculuğumla ona cevap verdim.
"Ah, buradayım Kore'nin en yakışıklı erkeği olan canım sevgilim."
Rolümü o kadar iyi yapmıştım ki Baek masanın altından hafifçe ayağıma ayağıyla vurdu. Sanırım bu 'Sana minnettarım Melis. İyi ki varsın. Sen olmasaydın asla bu kız peşimi bırakmazdı.' tarzında bir teşekkürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE Mİ?
Fiksi PenggemarO Melis; Anne ve babasının zoruyla hakkında hiç bir şey bilmediği bir ülkeye, Kore'ye üniversite okumak için gönderildi. Üniversiteden biriyle tanışıp ondan hoşlanmaya başladı. Kıza adeta tutulmuş olan oğlan, kızı ailesinden önce en yakın arkadaşlar...