O Melis;
Anne ve babasının zoruyla hakkında hiç bir şey bilmediği bir ülkeye, Kore'ye üniversite okumak için gönderildi.
Üniversiteden biriyle tanışıp ondan hoşlanmaya başladı. Kıza adeta tutulmuş olan oğlan, kızı ailesinden önce en yakın arkadaşlar...
Karşımda bir paket duruyordu. Hemen açtım, içinde o malum fotoğraflar vardı ve bir de not.
"Yarın ki kampa gidersen başın belaya girer..."
Bu işlerin altında Ga Eul'un olduğunu bildiğim için umursamayıp paketi komple çöpe attım.
(Salak KD kişisi arıyor)
"Melis?"
"Hı?"
"Yarın geliyorsun demi?"
"Evet sen?"
"Geliyorum. Yarın bir saat önce çık yurttan anca hazır oluruz."
"Tamam. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Ga Eul odaya girdi. Tekrardan gelip gelmeyeceğimi sordu. Bende ona inat tabiki gelcem dedim. Yüzü kızarmıştı. Etrafa bakındı. Kutuyu çöpe attığımı görünce başını yere eğip yatağına oturdu.
***
(Salak KD kişisi arıyor)
Zorlukla uyanmıştım zaten. Telefonu açmadım. Kafamı yastığa gömüp yeniden uyudum. Biri kafamda bağırıyordu tanıdık bir ses.
"Uyan ağır abi! Gel kaldık okula."
Ağır Abi?? Kang Dae! İyi de nasıl girmişti benim odama?
"Uyansana Kızım geç kaldık ya!"
Uyandım.
"Dae? Nasıl girdin sen buraya?"
"Sen onu boşver de. O üstündeki barbieli pjama çok güzelmiş. Ama kampa böyle gelmeyeceksin demi?"
Barbieli pjama? Kamp? Olamaz üstümü açık unutmuştum ve şuan okula geç kalmıştık. Hemen yorganı başıma kadar çektim,
"Bakmasana be pislik!"
"Kampa başka bir arabayla gitmek zorundayız. Okul servisini kaçırdık."
"İnanmıyorum ya kahretsin! Senin araban nerde?"
"Yurdun önünde. Hadi hazırlan gidelim."
GA EUL'UN AĞZINDAN
Tüm okul servislere yerleşmişti ama Melis ve Dae ortalıkta görünmüyordu. Lanet olsun! Kesin yine birliktedirler. O melis görür gününü ama. Hem hala hangi yüzle Dae'nin yanında oluyor? Onca fotoğraf hiç mi işe yaramadı? Daha güçlü bir plan kurmam lazımdı ama ne?
MELİS'TEN
Hazırlandıktan sonra beni aşağıda bekleyen Kang Dae'nin yanına gittim. Üzerimde spor kıyafetler vardı ve tabiki onunda öyle. Melis'in giydiği kıyafetler
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Vay be! Sanki azıcık daha kıza benzemişsin Melis"
Dedi. Otuz iki Diş sırıtarak.
"Esprin buz kesti canım hadi geç kaldık gidelim bir an önce."
Dae sürücü koltuğuna oturduktan sonra bende arka koltuğa geçtim. Ne yani? Uzun yol sonuçta uyurum falan rahat olur diye şeettim.
"Napıyorsun Melis? Öne gelsene. Bebek gibi arkada mı oturacaksın?"
"Sanane! Ben böyle iyiyim."
Aslında sadece 10 gündür tanıdığım bir çocuğun arabasına binmek ne kadar doğru bilmiyorum ama umarım yanlış yapmıyorumdur.
Yaklaşık 1 saattir yoldaydık. Trafik çok yoğundu ve hava da esiyordu. Arada sırada Dae ile didişiyordum en azından biraz ekşın oluyodu araba biraz yana kayıyordu falan. :))
DAE'DEN
"Melis?"
"..."
"Melis? Uyudun mu? Şştt!"
"..."
Arkaya baktığımda Melis'i uyurken buldum. Arabayı sağa çekip yanına oturdum. Üşümüştü. Bende arabadaki battaniyeyi alıp üstüne örttüm.
Uyurken, o ağır abi sıfatından sıyrılmış, barbie pjamalı kıza geri dönmüştü.
Benimde uykum gelmişti, omzuna yaslanıp uyudum. Saçları o kadar güzel kokuyordu ki insanı böyle kırlara sürüklüyordu. O kokuyla uyumuştum bile.
***
"Melis! Melis! Kalk hadi."
"Noldu Dae ya? Biraz daha uyuyayım nolur."
"Bizi merak etmişlerdir. Bir an önce yola koyulmalıyız. Ama önce birşeyler yiyelim."
"Kalkmak istemiyorum."
"O zaman ben kaldırırım."
Melis'i omzuma alıp yakınlardaki bir restorana girdim. Herkes bize bakıyordu ama umursamadım. Ağır uykulu ağır abimiz omzumda bile istifini bozmadan uyuyordu.
Hemen bir masaya oturdum, Melis'i de yanıma oturttum. Hala uyanmamıştı lanet olsun! Bu nasıl bir uyku be?
Ama ben seni uyandırmayı bilirim Melis Hanım.
Hemen dudağına yapıştım. Ama farklı bir şey olmuştu, bu sefer uyumasına rağmen bana karşılık vermişti. Birden uyandı ve gözleri fal taşı gibi kocaman açıldı. Sonra ayrılıp bana bağırdı.
