"Dae beni aldatıyor."
Bilin bakalım şaşırdım mı?
Tabiki kocaman bir HAYIR!"Na-na nasıl yani? Nasıl anladın bunu?"
"Bugün senin yanına gelmeyi planlıyordum Dae de dışarıdaydı arkadaşlarıyla birlikte. Yani ben öyle sanıyordum. Sonra size küçük eller varya renkli renkli olanlar. Onlardan almak için çarşı taraflarındaki pastaciya gittim."
Burnunu çekti.
"Eee."
"Hani pastacının önünde bir de kafe var ya. Orada Dae'yi gördüm yanında sarışın bir kızla. Kız Koreli değildi sanırım. Benzemiyordu. İkisi el ele diz dize oturuyordu. Hemen telaşa kapılmadan Dae'yi aramaya karar verdim. İlk çalışta açtı telefonu. Nerede olduğunu sordum. Arkadaşlarımla Seul Parkta oturuyoruz dedi. Ben de tamam geç kalma da beraber bizim çocukların yanına gidelim dedim. Tamam diyerek kapattı telefonu. Masadan birkaç dakika sonra kalktı kızı öpüp kafeden çıktı. Ben o an yere yığıldım. Birkaç dakika kendimi toparlayamadim. Çevredekiler yardıma gelip kaldırdılar beni. Sonra eve geri geçtim. Sonra Dae geldi. Ona bir şey çaktırmadan da buraya geldik işte. Olan bu."
Şerefsiz
"Bak tatlım. Dae zaten pislik. Sıkma canını. Öyle hemen de ayrılayım deme sakın. Biraz burnundan dökelim, biraz da bezdirelim. Sana yasattiklarinin aynini ona yaşatalım. Sonra ayrılırsın. En azından için rahatlamış olur. Tamam?"
"Ama nasıl olacak o? "
"Sen bana bırak canısı."
"İyi ki varsın Melis. Sen de olmasan."
"O ne demek be. Ben hep senin yanında olacağım."
"Bana Dae ye güvenmemem gerektiğini söyledin ama ben salak gibi senin bizi kıskandığıni düşünüp seni dinlemedim. Tam bir aptalım."
"öyle deme. Sadece seviyordun onu o yüzden böyle düşündün."
Tam İrem devam edecekken konuşmaya, içeri Sehun aşkım girdi.
"Neler kaynatıyorsunuz bakalım." Dedi ve yanıma oturdu.
"Sehun ben de tam seni çağıracaktım."
"Hayırdır? Öpüşmek mi istiyorsun bebeğim?" Dedi ve muzipce sırıttı.
"Hayır bay sapık. Seninle konuşmamız gereken çok önemli bir mesele var."
"Neymiş o?"
"Dae İrem'i o bahsettiğim sarışın sekreter bozuntusuyla aldatmış."
"Ben onu..!"
Dedi ve yerinden kalkacakken tuttum onu ve yeniden oturttum.
"Biz de bi plan yaptık. Daenin İrem'e yaşattıklarının aynısını ona da yaşatacağız. Bunun için de yakışıklı bir erkeğe ihtiyacımız var. Ama fazla yakışıklı olmalı."
"Üzgünüm ben seni seviyorum olmaz."
"Yah Sehun birak dalgayı da söyle var mı tanıdığın yakışıklı bir aktör şarkıcı falan?"
"Peki. Bir düşüneyim... Buldum! BTS JungKook'a ne dersiniz?"
"Off o çocuk taş be!" Dedim ağzıma hakim olamayarak.
Sehun bana ters ters bakıp sonra da kafasını çevirdi benim tam tersi yönüme.
"Ya İrem için çok taş bi çocuk yani. Yoksa banane canım elin çirkin adamından?!"
Çarpılacaksin Melis yavaş.
"Neyse ben JungKook ile konuşurum. Zaten sevgilisi de yok."
"Kim bilir belki gerçekten birbirinize aşık olursunuz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KORE Mİ?
FanficO Melis; Anne ve babasının zoruyla hakkında hiç bir şey bilmediği bir ülkeye, Kore'ye üniversite okumak için gönderildi. Üniversiteden biriyle tanışıp ondan hoşlanmaya başladı. Kıza adeta tutulmuş olan oğlan, kızı ailesinden önce en yakın arkadaşlar...