Sophia Anne Brighthall, Vikont Graily'nin yegane çocuğu, küçüklüğünden beri ilgi kaynağı olmuştu. En güzel O'ydu, en asil O'ydu.İşlediği suçlar örtbas edilirdi, hizmetçiler ona tapardı. Ona tapmayan tek bir kişi tanıyordu; Simon Benedict Henningworth yani geleceğin Henningworth Dükü!. O yeşil gözlü vahşi şeytan her ziyaretlerinde Sophia'ya eziyet eder, en sevdiği kurdelelerini çamura bular, işleme iplerini düğümlerdi. Babasına bir daha onları çağırmaması için yalvardığında ise babasının "Belki de bir gün o senin kaderin olacak güzel kızım" cümlesini duyardı.Her yaz o yeşil şeytana katlandı. Ta ki Simon onsekizine girene kadar o günden sonra onu bir daha görmedi, hah! Hiç umurunda da değildi gerçi.
18 Mayıs 1832
Yine sıkıcı bir sezon başlamıştı.Sophia kendinden emin bir şekilde balo salonundan içeri adımını attı. Biliyordu ki bütün gözler ona dönmüştü kimisi kıskanç bir şekilde kimisi ise hayran hayran. Ama o hiçbir bakışı umursamıyordu zira kendisinin başka planları vardı. Sophia diğer kızlar gibi değildi, o asla beyni boşmuş gibi rol yapamazdı. Keskin bir espri anlayışı vardı bu da etrafındaki erkekleri çok korkutuyordu. Hah olması gereken de oydu zaten! O kendisine yakışan bir eş istiyordu kendinden korkan değil.
" Sophia şuradaki Kont Vincent bu gece cesaretini toplayıp seni araba gezintisine davet edecek gibi duruyor. " dedi annesi. Ya da yine yarın sabah eve bir demet gül gönderecek diye düşündü Sophia. Dans kartı dolmaya başlamıştı bile.Bezginlikle etrafına bakınırken gözüne uzun bir figür ilişti adamın duruşu çok etkileyiciydi sanki tüm buraların hakimi O'ymuş gibi.
" O baktığın adam hiç senlik değil arkadaşım "dedi bir ses.Döndüğünde sezonun gözdesi olmasını engelleyen yegane kişiyi gördü, Gloria Besset. Altın saçları, safir gözleri, yakut dudaklarıyla tam bir hazine kutusuydu. Hah lanet! Ah annesi bu dediğini bir duysaydı en az onbeş dakika leydilik dersi verirdi.Gloria'ya tes ters baktıktan sonra,
"Birincisi bunu sen belirleyemezsin ikincisi zaten meraktan baktım. "diye karşılık verdi.
" Duyduğuma göre çok zengin ve inzivada olan bir dükmüş! Tam bana layık. Bu sezon bitmeden yeni bir düşesiniz olacak canım artık sen de bir baronla evlensen diyorum daha fazlasını elde edemeyeceğini anladık. " diye her zamanki laf sokma ritüeline başladı.Sophia biliyordu ki bunları kıskandığı için yapıyordu ama cevap vermemek elinde değildi!
" Bu dük de aynı elinden geçen kont, baron ve bahçıvan gibi sana layık ha? Hmm kriterlerin pek yüksek değil Gloria şaşmamak lazım. "dedi yine kendini tutamadan. Ama herkes o bahçıvanla bir şeyler karıştırdığını biliyordu! Gloria tıslayarak ve ters ters bakarak oradan ayrıldı Sophia'nın yüzünde kendinden memnun bir gülümseme belirdi. Sonra uzun figürün olduğu yere yeniden baktığında orada olmadığını gördü. Tam kafasını çeviriyordu ki ensesindeki tüyler dimdik oldu sağ tarafından kendine yöneltilmiş yoğun bakışlarla karşılaştı. Adamın gözleri hiç yabancı gelmiyordu ama nerden olduğunu çıkartamadı Sophia. Gözlerini zorla da olsa delici yeşil gözlerden çekti. Sonra dans eşinin hızlı adımlarla ona geldiğini gördü.Neyse en azından bu tuhaf andan kurtulacaktı.
Bir dizi ayak ezen figürden sonra tanrıya şükür dans bitmişti. Sophia yerine doğru ilerlerken annesinin yanında biriyle onu beklediğini gördü. Yakınlaştığında tanıyamadığı o yeşil gözleri tanımanın şokuyla olduğu yerde kaldı. Yüzünde aynı alaycı ve çarpık gülüş, pırıl pırıl parlayan şeytani yeşil gözler! Sonra derinden gelen gür ve boğuk sesini duydu;
"Henningworth Dükü emrinizdedir leydim"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk *Raflarda!*
Historical Fictionİnatçı ve alaycı bir leydi aynı derecede inatçı ve alaycı bir lordla uğraşmak zorunda kalırsa ne olur? Henningworth dükü kendisinden pek de hoşlanmayan Sophia Brighthall'un peşine düşer. Dük'ün Sophia'yla ilgili farklı planları vardır. Ama kader...