BÖLÜM 12

4.1K 213 10
                                    

  Sophia tam zamanında karşıdan kaplan gibi süzüle süzüle gelen Simon'ı fark etti, ettiği gibi de kendini toparladı çünkü Simon bir şeylere çok fena kızmış gibi görünüyordu.

  "William hemen bakma ama karşıdan bize doğru kızgın kızgın gelen centilmen var ya birazdan ne söylerse söylesin alttan al lütfen. Daha sonra ayrıntılı bir şekilde anlatacağım sana." dedi ve William daha cevap bile veremeden Simon yüksek bir homurtuyla yanlarına vardığını belli etmişti.

  "Ah iyi akşamlar ekselansları sizi bize katılırken görmek ne güzel."dedi Sophia kibarca.

" İyi akşamlar Sophia. "Seni" de görmek çok güzel." Sophia ve seni kelimelerini özellikle vurgulamış, sanki " Sadece seni görmek güzel yanındakini değil!" diyor gibi olmuştu.

" Size Bay Wiseclint'i takdim edebilir miyim? Kendisi de sizin gibi bir gezgindir. "

" Ah ama Sophia ben aynı zamanda bir düküm." dedi kibirle. Sophia ona ters ters bakarak,

"Neticede çoğumuz insanız." dedi. Çoğumuz kelimesini vurgulamıştı çünkü Simon'ın bu çoğunluğun dışında kaldığını hissetmesini istiyordu. Simon da bunu algılamış gibi gözleri parladı.

  " Ah ama insan dışı varlıklar çok tehlikeli olabilir biliyorsunuz değil mi?" dedi sinsice bir mırıldanmayla. William konunun dışında kalmaktan rahatsız olmuşçasına boğazını temizledi ve,

"Çok memnun oldum ekselansları. Sizin de çok fazla seyahat ettiğinizi duymuştum. Yolculuklarınız hakkında müsait olduğunuzda uzun uzun konuşmak isterim."dedi gözleri parlayarak. Simon bir an kendisini beş yaşındaki çocuğunun hayran bakışlarına nail olan bir baba gibi hissetti.

  "Memnun olurum Bay Wiseclint."

  " Ah William bana bir bardak limonata getirir misin? Burası çok sıcak oldu da." dedi sevimlice Sophia.

O gittikten sonra sinirle Simon'a dönüp,

"William'ın önünde saçma imalarınızla ne yapmaya çalışıyorsunuz acaba?" dedi. Simon rahat bir gülümsemeyle,

"Hiç, gelip seni bir selamlamak istedim o kadar."

"Hiç kibar bir selamlama değildi. Resmen William'a saldırdınız."

"O adam sana çok yakın duruyordu!"

Sophia bir an şaşkınlıkla durdu.

"Ne olmuş yakınsa? O benim yıllardır arkadaşım."

" Seninle yakın durabilecek tek kişi benim. Ayrıca ben de senin yıllardır arkadaşınım. Bana istediğin kadar yakın durabilirsin. Hatta aramızda hiç mesafe kalmayana dek yakınlaşabilirsin." Simon ilk defa bu kadar aleni bir şekilde Sophia'ya olan ilgisini belli ediyordu. Ah sahte ilgimi! Diye hatırlattı yine kendi kendine.

  "Ben, ben... bu söyledikleriniz çok kabacaydı! Hiç duymamış olarak sayıyorum. Ayrıca biz yıllardır arkadaş değil düşmandık bunu da belirtmek isterim." dedi yanakları kızararak.

" Birincisi tatlım, duymamış kabul etseydin cevap verme gereği duymazdın. İkincisi, o zamanlar çocuktuk. Yoksa sen hala olgunlaşamadın mı? Ben dışardan bakınca fazlasıyla olgun gördüm seni." dedi kızı arsızca baştan aşağı süzerek. Sophia'nın tüm yüzü koyu kırmızıya dönmüştü. Tam cevap verecekti ki William döndü ve limonatasını getirdi.  

" Neyse benim bu akşamlık işim bitti." Eğilip Sophia'nın elini öperken,

" Eminim şu yoksaydığın cümlelerimi bu gece yatarken düşüneceksindir. Sana iyi şanslar." diye mırıldanıp vahşice sırıttı. Bu gülümseme Sophia'nın kalbinin üç katı kadar hızlı atmasına sebep olmuştu. Ve o hala bu durumdayken Simon yine kalabalığı yararak salondan çıktı.

  Bow sokağından sonra baloya gidip gitmeme arasında kararsız kalmıştı ama iyi ki de gitmişti. Artık iyiden iyiye kendini göstermesi gerekiyordu. Bir an önce Sophia'yla evlenip şu ültimaton işini halletmeliydi. Ve sonra Sophia'yı taşraya gönderecekti. Belki hemen değil, belki biraz vakit geçirirlerdi. Sophia'yla geçirebileceği güzel vakitleri düşününce daha da keyiflendi. Belki de bu işte düşündüğünden fazla kar elde edecekti.

  Simon gittikten sonra Sophia bir süre asılı kaldı ve tabii sonra kendine geldi. William'ın zekâ ve merak dolu gözlerine bakınca kendini tekmelemek istedi. Ağzı açık adamın arkasından bakakalmıştı resmen!

  "Düşündüğün gibi değil William. Onunla çok eskiden tanışıyoruz ve bu tanışıklık yüzünden nezaket gereği bir iki sohbet ediyoruz."

" Ufaklık! Ne yaptın da Şeytan'ı tuzağına düşürdün sen!" dedi William.  "Ben... şey Şeytan mı dedin sen?" dedi şaşkınlıkla. Demek ki   Simon'daki şeytani yönü fark eden tek kişi kendisi değilmiş.

  " Evet! Adam genç üniversiteliler arasında tam bir efsane! Kızları elde etme konusunda....  öhöm şey yani kültür konusunda rakip tanımıyor. Ayrıca da gezgin olması benim için çok daha yukarı çıkarıyor onu."

" Hımm o zaman senin olabilir canım. Çok iyi anlaşacağınıza eminim.Ah annem beni çağırıyor görüşürüz Will!." dedi ve hemen sıvıştı. En iyi arkadaşının Şeytan'a karşı ilgisi olduğunu bilmesini istemezdi. Hatta ona karşı ilgisi olduğunu kendisi bile bilmek istemezdi..

Zoraki Aşk *Raflarda!*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin