BÖLÜM 18

6.8K 208 12
                                    

  "Ne?!"

" Seninle evleneceğimi tekrarlamama gerek var mı? "

" Hayır yok, zaten boşuna olur. Lütfen saçma şakalarınızı yapacak başka birini bulun! "
" Sophia, seninle evleneceğim dedim ve evleneceğim. Bunun şaka olduğunu nerden çıkardın? "

" Hımm bir düşünelim, size adam öldürdüğümü anlatıyorum ve siz daha bir yorum bile yapmadan benimle evlenmek istediğinizi söylüyorsunuz. Adam öldürme tekniğime mi aşık oldunuz yoksa?" dedi alayla tek kaşını kaldırarak.

" Evlilik için aşk şart değildir. Ben sana mantık sebepleri yüzünden evlilik teklif ediyorum. "

" Ben ortada bir teklif göremiyorum?"

" Yani teklif etsem kabul edeceksin?"

" Hayır! Ama belirtmek istedim sadece." dedi sıkkın bir şekilde.

" Sophia şuanda en mantıklı olan şey evlenmemiz. Seni korumam lazım."
  " Beni neyden koruyacaksın? Birden evlenme konusunu neden açtın?Açıklama yap lütfen."

  " Benim dedektifim seni araştırırken başka birinin daha araştırdığını öğrendi. Gerçi o fazlasıyla yavaş ilerliyormuş ama risk alamayız. Bir düşes olursan kont bile seni suçlayamaz." dedi.

  " Saçma, hiç kimse benden şüphelenmedi ve yıllardır konusu açılmadı. Şimdi neden birden bire beni araştırsınlar?"

  " Brian o gün size geldi değil mi? Ya birine söylediyse, ya biri onu evde gördüyse?"
  " Hayır mümkün değil zemin kattaydık. Ayrıca böyle bir sebep yüzünden sizinle asla evlenmem. Beni buna ikna edemezsiniz."

" Ama zorlayabilirim.." Sophia'nın benzi attı ve korkuyla geriye çekildi.

" Bunu yapmazsınız. Siz öyle biri değilsiniz."
" Seni korumak için yapabilirim de, kim bilir?" dedi yerinden kalkıp yavaşça ona yaklaşarak.

  " Simon saçmalıyorsun."
" Ah sonunda Simon'a dönüş yapabildik mi? Balodan sonraki gereksiz gerginliğini atabildin mi?"

"Birini atamadan diğerini yüklüyorsun üstüme ne yapabilirim ki?" Simon iyice yaklaşmıştı ve üzerine doğru eğilip,

  " İşte bu yüzden hayatımız çok eğlenceli geçecek sevgilim.." dedi ve hızla uzaklaştı.

  Sophia yine şaşkın bir geyik gibi yerinde kalmıştı. Onu o halde bırakarak odadan çıktı ve yeni planını kurmaya başladı. Teyzesine ufak bir ziyaret yapması gerekecekti.

  Sophia onbeş dakika sonra kendine geldiğinde sinirden tepesi atmış olarak ayaklarını yere vuruyordu. Aptal, kibirli, burnu büyük şeytan! Kendini ne sanıyor?! Benimle evlenecekmiş? Hem de zorlayarak? Hah! Annesi onu bu şekilde tepinirken buldu. Ona kızgınca baktı ve burnundan soluyarak yanından geçip gitti. Birilerine tavır yapmak iyi gelmişti. Pis şeytan o sinirini boşaltamadan çekip gitmişti.

   Ertesi gün öğle güneşinin yüzüne vurduğunu hissederek nafile yere rahatlamaya çalışıyordu. Annesinin geldiğini fark edince tek gözünü açtı ve sonra geri kapattı belki uyuyor gibi görünse onu rahat bırakırdı?

  " Sophia uyumuyorsun. Kalk lütfen."
" Hayır uyuyorum. Yani sevgili annem beni bırakıp giderse uyuyacağım en azından." dedi huysuz huysuz.

  " Hımm, acaba canının bu sıkkınlığıyla dükün ziyaretinin bir alakası var mı?"

" En ufak alakası dahi yok anneciğim. Ben neden o kibirli, yüzsüz, arsız, başbelası dük bozuntusuna sinirleneyim ki?" Annesi hafifçe kıpırdandı, kaşlarını kaldırdı ve tiradına başladı;

"Sophia! O bir dük ona böyle sıfatlar uygun göremezsin! Ayrıca kendisi oldukça değerli bir insan sana bunları hak edecek bir şey yapmış olamaz. Sen abartıyor olmalısın."

  " Anne, gerçekten ben sadece sessizce burda güneşin keyfini çıkarmak istiyorum. Müsaade edebilir misin?"

  " Tabii hayatım."dedi ve kalktı tam kapıdan çıkarken,
" Ah unutmadan Sophia, birkaç öpücükten bir şey çıkmaz. Eminim ki sen de keyif aldın!" dedi ve göz kırpıp gitti. Sophia yine ağzı bir açık bir şekilde kalmıştı. Bugünlerde ne çok tekrar ediyordu bu durum... Kafasını efkarlı bir şekilde iki yana salladı ve düşüncelerine geri döndü.

   Simon teyzesinin evinden çıkarken balık çalmış bir kedi gibi sırıtıyordu. Kedi mi? Hayır, hayır kurt gibi sırıtıyordu. Bu duruma çok daha uygun. Sophia aptalca sebepler yüzünden onun evlilik teklifini kabul etmiyordu,yani en azından Simon onun sebeplerinin aptalca olduğundan emindi. Kadınların beyni çok farklı işliyordu bu yüzden Simon olayı kendi bildiği gibi çözecekti. Bu Sophia için biraz aşağılayıcı olacak olsa da onun iyiliği içindi. 

   Eve vardığında yavaşça etrafı gezinmeye başladı. Kısa süre sonra bu odalarda Sophia'nın sesi yankılanacaktı. Eve biraz neşe ve muzipliğin girmesi hiç fena olmazdı. Duvardaki tablolara bakıp sırıttı.  Hepsi kasvetli büyükbabalarının resimleriydi ve somurtkan bir şekilde dik dik bakıyorlardı. Sophia kesin bunlardan hoşlanmayıp kaldırtacaktı.

   Sonra kendi kendine koyduğu aptal kuralı hatırladı. Sophia'yı ya da kimle evlenirse evlensin onu taşraya gönderip kendi kendine yaşayacaktı. Annesine bir şey olduğunda arkasından ağlayacak çocuklar bırakmak istemiyordu.
   Ama Sophia'yla bir çocukları olduğunu hayal etmek o kadar kolaydı ki karşı koyamıyordu. İçinde Sophia'yı korumaya yönelik anlamsız yoğunlukta bir istek vardı. Sophia sadece onun olmalı, sabah uyandığında hemen yanında bulunmalı ve en ufak sorunda kendini Simon'a teslim etmeliydi. Onun her hareketini kendisi için istiyordu. Bütün dünyası Simon olmalıydı. Peki bunları onu taşraya gönderdiğinde nasıl başaracaktı?
  "Aptal romantik mi oldun şimdi!" diye kendi kendine söylendi kafasını iki yana sallayarak.

  " Kim? Sen mi romantik oldun? Asla inanmam."

  " Michael, ortaya çıkmak için nasıl bu kadar ters zamanları seçebiliyorsun?"

  " Ah özel bir çalışma gerektiriyor. En yakın arkadaşının hayatını mahvetmek kolay bir iş değil sonuçta." dedi keyifle sırıtarak.

" Tamam görevini yerine getirdin şimdi defol evimden. "

"  Ah kalbimi kırıyorsun! İngiliz milli misafirperverliğine uygun davranmanızı öneririm sayın ekselansları. "

" İngiltere'nin milli bir misafirperverliği yok seni aptal. "

"  Ah anladım yine tersinden kalkmış bir Simon'la karşı karşıyayım. Bekle de zırhımı giyip geleyim. "

" Git ve asla geri gelme mümkünse. "

" Tamam bu kadar dalga yeter. Şimdi iki erkek gibi brendi içerek sorununu konuşalım. "

" Yani kısaca kaliteli brendimden kaçırabildiğin kadarını kaçıracaksın? "

" Sadece o değil dostum biz de. " dedi Anthony sırıtarak.

" Ah Tanrım! Benim zavallı kaçak brendim!" diye sitemle odaya yöneldi Simon..

Zoraki Aşk *Raflarda!*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin