" Sözlerine dikkat et! Parkın ortasındayız!" diye payladı William onu.
"Ayrıca bu konu hakkında konuşmama kararı almıştık hatırlarsan. Şimdi gülümsemeni takın ve parktan çıkalım."diye devam etti.
" Will konuşmadan duramam. Ya öğrendilerse? Ya beni şikayet ederlerse?" dedi korkuyla.
"Sophia endişelenme, öğrenmelerinin imkanı yok. Ayrıca Henningworth ve arkadaşları öğrendiklerinde bunu sana direkt olarak söyleyecek insanlar. Şimdi hadi eve gidelim. " dedi Will sakince.
" Gözlerindeki bakışı görmedin mi? Simon'dan uzak durmalıyım. Arama mesafe koyarsam benden şüphelenmez ve bu işin peşine düşmez."
Sophia kesin kararını vermişti. Simon'dan uzak durup kendini koruyacaktı. Onunla karşılaştığı balolarda saklanacak, eve gelirse hasta rolü yapacaktı. Her ne kadar bir tarafı Simon'a koşmak istese de mantıklı yanı uzaklaşmasını tembihliyordu. Sophia hangisine uyacağını çok iyi biliyordu.
Simon Sophia'nın yanından ayrıldıktan sonra Michael ve diğerlerinin gevezeliklerine çok katlanamadı. Aklını sürekli Sophia'nın gözlerinde gördüğü korku kurcalıyordu. Kızın duyguları o kadar net yansıyordu ki gözlerine en ufak değişikliği bile görüyordu. Kızın bu telaşı nedendi? Sophia'nın bu kadar endişelenmesine yol açacak bir şey yaptığını düşünemiyordu. Tamam belki sivri dilli ve biraz da uçuk bir kız olabilirdi ama tehlikeli işler? Bunu en kısa zamanda açıklığa kavuşmalıydı.
Böylece doğruca Bow sokağına yöneldi. Bu sokaktaki adamları pek sevmezdi. Sanki bütün sırlarını ortaya çıkaracakmış gibi bakıyorlardı. Hesapçı, şüpheli ve sinsice bakışlar her zaman Simon'ın tüylerini diken diken ederdi. En güvendiği dedektiflerin olduğu büroya girdi.
İçerisi fazla erkeksi ve fazla sade döşenmişti. Kapalı renkler adamların sıkıcılığını dışarı vuruyordu. Simon içeri girdiğinde kafasını kağıtlara gömmüş tıknaz adam kafasını kaldırdı ve geleni tanıyınca hemen ayaklandı.
"Ekselansları hoşgeldiniz efendim."
" Bay Coldfell'i görmek istiyorum lütfen." dedi Simon otoritesini belli ederek. Adam içerde kayboldu ve hızlı adımlarla geri döndüğünde,
" Bay Coldfell hemen sizi görebilir efendim." dedi.
Adam Simon'ı şöminenin önünde elinde içki bardağıyla bekliyordu. Bu bir nevi "Burası benim alanım." deme şekliydi. Kısa boylu, zayıf ve burnu uzun adam Simon'a dönüp arkadaşça sayılabilecek bir şekilde gülümsedi.
"Ekselansları hoşgeldiniz. Bulmamı istediğiniz şeyde bu kadar aceleci olduğunuzu bilmiyordum." dedi.
" Her istediğimin olabilecek en hızlı şekilde yapılması tercihimdir." dedi mağrurca.
" Tabii ki Dük hazretleri. Ben de elimden geleni yapıyorum. Ancak şuanda elimde pek bir şey yok. Olağandışı tek olay on yıl önce Brighthall malikanesinde ufak çaplı bir yangın çıkması." dedi.
"Peki Sophia'nın bununla alakası ne?"
" Alakası olup olmadığı bile belli değil henüz. Ben sadece bulduğum sonucu söyledim size."
"Anlıyorum Bay Coldfell. Lütfen ekstra çabayla çalışın bu olay üzerinde. Emin olun karşılığını fazlasıyla alacaksınız."
"Ona ne şüphe." dedi küçük adam.
"O zaman haberlerinizi sabırsızlıkla bekliyorum." deyip ayrıldı. Anlaşılan yine bütün gece düşünmeye mahkumdu. En iyisi ona kendi yaklaşmasıydı.
Simon kesin kararını vermişti. Sophia'ya olabildiğince yaklaşıp ne olduğunu anlayacaktı. Habersizce evlerine gidecek, balolarda gözü üstünde olacak, hatta ona belli etmeden sorguya çekecekti. Belki sorguyu bahçenin derinliklerinde yapardı. Aklına gelenlerle daha da keyiflendi ve yüzüne şeytani bir sırıtış yayıldı. Eve gittiğinde ayrıntılı bir plan yapmalıydı.
Tam o vakitlerde Sophia da ayrıntılı bir plan yapıyordu: Simon'dan nasıl kaçılırdı?. Yarın geceki baloda kesinlikle o da olacaktı. Acaba Sophia gitmese miydi? Ama o zaman da dikkat çekerdi. En iyisi gidip dinlenme odasından çıkmamaktı. Evet, evet bunu uygularsa Simon ve hesapçı gözlerinden kaçınmış olacaktı. Yüzüne kendinden emin bir sırıtış yayıldı.
Ertesi gece baloda yüzündeki sırıtıştan eser yoktu. Hiçbir şey istediği gibi gitmiyordu. Annesi ve birkaç yaşlı leydi arasında sıkışmış, çıkamıyordu. Üstüne üstlük bir de bu leydiler Simon hakkında boğucu sorular soruyorlardı. Hangisine ne dediğini bile bilmeden yanıtlıyordu. Daha da kötüsü Simon'ın keskin bakışkarını ensesinde hissediyordu. Kaçamazsa az sonra yanına gelmeyi başaracak ve Sophia'nın bütün planları altüst olacaktı. Neyse ki Simon'ı oyalayan tanıdıkları ve yılışık misafirler vardı. Simon'ın Sophia'ya az da olsa ilgili olduğunu gören anneler, etrafını daha da sarmış daha çok gayretle tuzaklarına düşürmeye çalışıyorlardı onu. Sophia Simon'ın kendine doğru geldiğini fark edince asıl amacının ondan kaçmak olduğunu hatırlayıp, harekete geçti. Elbisesinin danteli yırtılmış gibi yapıp dinlenme odasına kaçacaktı.
Elbisesinin dantelli dibini yanında duran leydinin ayağını atacağı yere yerleştirdi ve zamanı gelince olanca gücüyle çekti. Çok hızlı çekmiş olmalı ki leydinin de ayağını aniden kaldırmasıyla Sophia o hızla geriye doğru sırt üstü düşerek bu planını da mahvetmeyi başardı. Sonrası; çığlıklar, korkulu bakışlar, bir kadının ilgiyi üzerine toplamak için bayılması ve bir çift zümrüt yeşili gözdü. Utançtan yerin dibine girecekti. Sırt üstü düşerek eteklerini başına geçirmiş ve Simon'ın önünde bir kez daha aynı durumda kalmıştı. Hay lanet!
Simon bütün gece Sophia'yı göz hepsinde tutmuştu. Etrafındaki kadınlardan pek memnun görünmüyordu ve Simon'a kaçak birkaç bakış atmıştı. Simon tam önündekileri başından savmış Sophia'ya doğru gidiyordu ki, kız önce debelenmeye başladı sonra geriye savrulup düştü. Simon önce acı bir korku duydu içinde, nefesi kesilerek önündekileri yıka yıka kıza ulaştı. Sophia'nın onu görünce inleyip gözlerini devirmesinden iyi olduğu sonucuna varmıştı bile ama yüz ifadesini korudu. Annesine dönüp," Leydim kırığı yada başka önemli bir hasar var mı diye kontrol edilmeli ama burda yapamam. İzniniz olursa dinlenme odasına götürmeliyim."dedi.
Aslında doktorlukla uzaktan yakından alakası yoktu ama Sophia'nın bedenini inceleme fırsatını başka ellere bırakamazdı. Hem kendisi de kırık var mı yok mu anlayabilirdi. Ayrıca böyle bir düşüşte kırık olmayacağından emindi.
"Tabii ki ekselansları, ne gerekiyorsa yapın lütfen!" dedi kadın. Ve Simon hiç vakit kaybetmeden kızı kucağına aldı, aynı anda balo salonundan derin nefes alışlar ve ayıplayan gözlerle karşılaştı.
" Ne yapmamı önerirdiniz? Yürüyemeyen bir kızı saçından çeke çeke mi götürseydim?" dedi kaşlarını kaldırarak. Bu sefer onaylamalar yükseldi. Simon Sophia ile bir odada yalnız kalacağını fark etti ve ona ne yapacağını planlamaya başladı. Bu küçük oda bütün olasılıklara açılan bir kapıydı...
Geç gelen bir bölümle daha karşınızdayım. Tekrar üzgünüümm. Ayrıca bugün liseler ikinci döneme başladı, GAZANIZ MÜBAREK OLSUN KARDAŞLARIIIM! Benimki de ne yazık ki bir hafta sonra başlıyor hayattan soğudum yine -.- Neyse hepinizi çok öpüyorum iyi günler diliyorum! :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk *Raflarda!*
Historical Fictionİnatçı ve alaycı bir leydi aynı derecede inatçı ve alaycı bir lordla uğraşmak zorunda kalırsa ne olur? Henningworth dükü kendisinden pek de hoşlanmayan Sophia Brighthall'un peşine düşer. Dük'ün Sophia'yla ilgili farklı planları vardır. Ama kader...