Sophia dans ederken adım kaçırmamak için dua ediyordu, zira aklı adamın yüzünün mükemmelliğiyle fazlasıyla meşguldü.Bunları düşünmemeliydi çünkü hala adama karşı kin besliyordu. Ama o kaplanı andıran parlak yeşil gözleri, simsiyah kaşları,sık ve uzun kirpikleri, aristokrat olduğunu kanıtlarcasına düz burnu, köşeli çenesi, ve her kızı düşüp bayıltacak kadar etkileyici şekilli dolgun dudakları, tam bir mükemmelik örneğiydi.
Bir erkeğin bu kadar yakışıklı olması yasak olmalıydı!
Sonra adamın tek kaşını kaldırarak alaycı bir şekilde bakışıyla ayıldı. Resmen suratına dalmıştı! Kızarıklığın boynundan tırmandığını hissedebiliyordu. Sırf onu sinir edip bu anı unutturmak için,
"Yanağınızda yemek kalıntısı var ekselansları" dedi. Ah adamın suratının değiştiğini görmenin verdiği hazzı hiçbir şeye değişmezdi!
Tam kızın ondan hoşlandığını düşündüğü sırada yine yapmıştı yapacağını küçük cadı. Her zaman hazır cevap, zeki ve alaycı olmuştu zaten. Kızın kendinden hoşlanmasını sağlamalıydı.
"Yemek esnasında sizin güzelliğinize daldığım için bulaşmış olabilir bağışlayın." ahh çok mu hızlı olmuştu? Kızın yüzündeki şok ifadesini görünce evet aptal herif! Diye karar verdi.
"Özürlerimi kabul edin. Biraz ani bir çıkış oldu."
Bu adam kafayı mı yemişti! Sekiz senede ne olmuştu buna böyle. Eskiden onu ağlatmak için elinden geleni yapan çocuktu bu. Ama artık büyüdük diye düşündü. Acaba duyguları da mı değişmişti?
"Her neyse gittiğiniz ülkelerde garip ve eğlenceli şeyler yaşadınız mı?" Dansın kalan kısmında Simon ona başından geçen komik olayları anlatarak eğlendirdi. Aslında her hikayede komik kısmın geleceğini tahmin ettiğinde gözlerinin parlamaya başlamasını ve dudağının seğirmesini çok sevmişti. Dans bittiğinde onu yerine geri götürdü ve odanın karşı kısmına geçti. Şimdi uzaktan etkileme zamanıydı. Gözleri hep onun üstünde olacak, sanki çok aşıkmış gibi bayık bayık bakacaktı. Aslında bu yaptıkları biraz vicdanını rahatsız ediyordu ama yapmak zorundaydı ne de olsa sonunda neredeyse tüm mal varlığı vardı.
Sophia bütün gece Simon'ın bakışlarına maruz kalmıştı. Artık biraz tedirgin oluyordu adamın gözleri de bir tuhaf bakıyordu. Acaba uykusu mu gelmişti? Boşverip balonun geri kalanında dans edip eğlendi. Ne de olsa o hala Sophia için Yeşil Şeytan'dı.
Simon balodan sonra kendi kendine düşünmeye başladı. O aslında kur yapmaya hiç alışkın değildi. O gider biraz bakar, kulağa fısıldar ve sabah uyandığında kız daima yanında olurdu. O yüzden hayli romantik olan arkadaşı Michael'a danışmaya karar verdi. Olayı anlattığında
"Sen aklını mı kaçırdın!" diye bağırmaya başladı Michael.
"Hayır gayet aklım başımda. Bir zafere ulaşmak için kurbanlar verilmeli."
"Sana inanamıyorum, kafese kapatmak için genç ve hayalleri olan bir kızı alacaksın? Ona bir hiç gibi davranacaksın öyle mi?" Aah şu kalın kafalı romatik!
"Bak kız düşes olacak. Bu her kızın hayalidir değil mi? Rahat içinde yaşayacak. Bu da her kızın hayalidir. Ee daha ne istiyor ki!"
"Aşk gerizekalı aşk! Genç kızların hepsi en çok bunu ister!"
"Kız gibi çığlık atmayı bırak da ne yapabileceğimi söyle."
"Asla. Bir genç kızın hayatını söndüremem." Şimdi de koruyucu mu olmuştu?
"Bak dostum ben her halükarda bu kızla evleneceğim sadece senin yardımınla biraz daha erken olacak."
"İlgilenmiyorum. İstediğin kadar sürün."
"Ah tanrım! Tamam kabul etmen için ne yapmam gerekiyor?" Michael biraz düşünür gibi oldu.
"Kızla tanışmak istiyorum. Bir servet avcısı mı yoksa saf bir genç kız mı öğrenmek istiyorum." Sonuca odaklan Simon, sonuca diyerek kendini teskin etti.
"Tamam lanet olası tamam." Michael'la birlikte haftaya olan pikniğe gitmeye karar verdi.
Ah, bu arada beğenip beğenmediğinizi anlamam için beğenen kişiler vote'layabilir mi acaba? Şimdiden çok ama çook teşekkürler :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk *Raflarda!*
Historical Fictionİnatçı ve alaycı bir leydi aynı derecede inatçı ve alaycı bir lordla uğraşmak zorunda kalırsa ne olur? Henningworth dükü kendisinden pek de hoşlanmayan Sophia Brighthall'un peşine düşer. Dük'ün Sophia'yla ilgili farklı planları vardır. Ama kader...