BÖLÜM 11

4.6K 216 12
                                    

   Simon daha sonra o pislik adamın adını babasından öğrenmiş, bulmuş ve öldürmüştü. Hayatında ilk defa bir can almıştı. Bunun kendini iyi hissettirmesi gerekirdi ama hayır hiç iyi hissetmemişti. Tek isteği ona dört yaşında küçücük bir çocuğun annesinden almak istediği şeylerin çok az olduğunu anlatmaktı, kısa bir hikaye, minicik bir gülümseme, sarıldığında hissedilen bir sıcaklık...

   Annesi aşk yüzünden ölmüştü. Babasına aşık olmasaydı ve o adamla evlenseydi şimdi yanında olabilir ve ona sıcacık sarılabilirdi. Ama hayır aşk onu elinden almıştı. Ve Simon asla aşık olmayacaktı sonuçları hiç iyi olmuyordu.

   Sophia üç aptalı atlattıktan sonra neşeyle odasına gitti Snow koşa koşa eteklerine sürtünmeye başlamıştı. Ona bakınca bugünü hatırlayıp daha da keyiflendi. Hayatında çok fazla beklenmedik şeyler olmaya başladığını fark etti. Bu iyi bir şey miydi? Şimdilik Sophia ruh haline bakarak rahatça Evet cevabını verebilirdi. Annesi içeriye girdiğinde hala gülümsüyordu. Sonra annesinin de gülümsediğini hatta daha da kötüsü sırıttığını gördü. Bu annesi için hiç alışılmış bir şey değildi, o leydilerin yüzlerini bir heykel gibi tutmalarından yanaydı. Sophia onun sırıtmasına bakınca böyle düşünmesini haklı buldu, zira sırıtmak annesini hiç de hoş göstermiyordu.

"Ah Sophia Henningworth Dükü seni görmeye geldi!" dedi sevinçle.

  " Hımm bunu bana haber verdiğin için teşekkür ederim anne." dedi Sophia sadece annesini sinir etmeyi umarak.

" Ah bir dükün senle ilgilenmesi mizah anlayışına hiçbir şey katmamış hayatım." diye söylendi.

  " Anne bir dükün benimle ilgilenmesi mizah anlayışımı nasıl etkileyebilir ki?"

"Mesela daha az espri yapmaya çalışabilirsin canım zira bu konuda çok da başarılı olduğun söylenemez." dediğinde Sophia şaşkınlıkla annesinin de çok sığ biri olmadığını fark etti. Sadece cemiyet için kendini perdeliyordu. Tıpkı kendisi gibi.

"Anneciğim bir dükün benimle ilgilenmesi iğneli tavırlarına hiçbir şey katmamış." diye taklit etti annesini.

" Ah tamam kapatalım bu konuyu. Asıl konu sen bir düşes olacaksın!"

"Anne! Bunu düşünmen için çok erken. O sadece eskiden gelen arkadaşlığımızı devam ettirmeye çalışıyor."

"Canım siz eskiden arkadaş değil, iki azılı düşmandınız. Gerçi çocuk olduğunuz için bu çok anlaşılır bir durum ama yine de öyleydiniz."

"Evet ve o şimdi bir dük olduğunu, artık olgunlaştığını, düşman olmamamız gerektiğini göstermeye çalışıyor."

"Düşman değil, evli olmanız gerektiğini göstermeye çalıştığı yönünde düşünüyorum ben."

"Senin değil onun ne düşündüğü önemli anneciğim. Ayrıca ben şuanda çok acıktığımı düşünüyorum bu da önemli bir konu değil mi? Çay içmeye ne dersin?" Ve böylece konuyu atlatmıştı.

   Simon'ın ise atlatması gereken daha dişli rakipleri vardı. Her zamanki gibi White's'a gittiğine pişman olmuştu. Sevimsiz, bir o kadar da ısrarcı arkadaşları tarafından soru yağmuruna tutuluyordu. Bu kadar çok soru sormaları erkeklik kurallarına aykırıydı. Onun tek istediği viski ve rahatça Sophia'nın ne karıştırdığını düşünmekti. Onları kendi hallerine bırakıp kalkmak için neler vermezdi. Ama Simon bile yakın dostlarına kabul edilebilir derecede kaba davranabilirdi.

  " Yani şimdi sen masum görünüşlü bayan Brighthall'ın karanlık bir şeyler yaptığını mı düşünüyorsun?" dedi şaşkınlıkla Anthony.

Zoraki Aşk *Raflarda!*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin