Simon Michael'ın yaptığı saygısızlığa inanamıyordu. Sosyetede yeni tanıştığın birine ilk adıyla seslenemezdin bunu Michael da tabii ki biliyordu, peki bu mankafa ne yapmaya çalışıyordu? İşte şimdi Sophia'dan kalayı yiyecek! Diye düşünürken Sophia'nın yüzündeki gülümsemeyi gördü. Neşe saçan bir gülümsemeydi. Ona bir kere bile böyle gülümsememişti!
" Tabii ki size ilk adınızla seslenebilirim ama bir şartla, siz de bana Sophia diyeceksiniz. Ben de buradaki yapmacık resmiyetten nefret ediyorum. Benim gibi düşünen birini daha bulduğuma sevindim."
Simon, ama ben de bu resmiyetten nefret ediyorum! diye yakındı içinden. Keşke bunu daha önce ona söyleseydi. Lanet şanslı domuz Michael! Kadınları hep böyle laubalilikle etkilerdi zaten.
"Sanırım çok iyi anlaşacağız sevgili Sophia!"
Çok iyi anlaşacaksınız ha? Pis hain zampara o benim avım! Onun avı mı? Simon kendi kendini evleneyim de kimle kırıştırırsa kırıştırsın! diye teskin etmeye çalıştı.
"Evet Leydi Brighthall çok sıcak kanlı bir insandır. Buna ben yakından şahidim."
Evet, evet. Sophia ile kendisinin ne kadar zamandır tanıştıklarını vurgulaması lazımdı.
"Ah, ama ekselansları sıcak kanlı insanların kanını dondurmada rakip tanımaz. Ben de buna yakından şahidim."
"Ah zavallı Sophia, bu zalim adam size ne yaptı?" dedi Michael sinsi bir gülümsemeyle.
Simon o anda onun o gevşek ağzına okkalı bir yumruk atmamak için kendini zor tuttu.
"Nerden başlasam ki? Kendisi eskiden tam bir hayduttu. Benim ne zaman yeni bir şeye ilgim olsa hemen onu mahvederdi."
Simon o zamanlar neden böyle yaptığını düşündü. Sophia sürekli yeni şeyler keşfedip kendisine olan ilgisini kaybediyordu. O da onu geri almak ve ilgisini yeniden çekmek için ona eziyet ediyordu. Peki ama neden? Yani ona ilgi gösteren birçok kişi vardı. Ah yine saçma sorular! diye düşündü kafasını sallayarak.
Sonraki yarım saat işkence gibiydi. Sophia sürekli onun yaptığı eziyetleri ballandıra ballandıra anlattı. Öyle bir şevkle anlatıyordu ki kendisini tutamayıp o bile komik yerlerde gülümsediğini fark etti. Nihayet yemek anonsu verildi. Simon Michael'a ters ters bakarak Sophia'nın koluna girmeye niyetlendi ama lanet adam
"İzninle Simon" deyip Sophia'ya doğru gidince tek yapabildiği kafasını sallamak oldu. Hain şeytan!
"Yemeğe kadar size eşlik edebilir miyim?"
"Zevkle," dedi Sophia.
Sophia bu adamı gerçekten sevmişti. Çok esprili, çok anlayışlıydı. Birisi bir şey anlatırken gözlerinin derinliğine bakıyordu ve bu güven vericiydi. Ama Simon konuşma boyunca bir tuhaftı. Sanki limon yemiş gibi suratını büzüp duruyordu. Onu kendi haline bırakmaya karar verdi.
Simon oturma düzenini görünce bir kez daha içinden Hain şeytan! diye geçirdi. Kesinlikle kahyaya Sophia ile oturmak için ekstra para vermişti. Düzenbaz herif! Peki Sophia ile oturmak için kendisinin verdiği paraya ne olmuştu? Ah daha fazla vermeliydi! Kendisi onlara en uzak köşeye yerleştirilmişti! Ölümcül gözlerle Michael'a baktığında onun da kendine yayvan bir şekilde sırıttığını gördü. Ah şuanda o dişlerini döküp eline vermeyi ne çok isterdi!
Sophia dükün kendinden bu kadar uzağa oturtulmasına şaşırmış ve az da olsa hayalkırıklığına uğramıştı. Onun konuşurken yaptığı mimiklerden, ses tonunun derinliğinden, vakur bakışlarından etkilendiğini şimdi anlıyordu. Bu adam nasıl hem onu bu kadar sinirlendirip aynı zamanda da etkileyebilirdi? Oturduğu yerden dik dik Michael'a baktığını fark etti. Yeşil şeytan sinirlenmiş miydi yoksa? Sophia zevkle gülümsedi ve Michael ile konuşmasına kendini verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk *Raflarda!*
Narrativa Storicaİnatçı ve alaycı bir leydi aynı derecede inatçı ve alaycı bir lordla uğraşmak zorunda kalırsa ne olur? Henningworth dükü kendisinden pek de hoşlanmayan Sophia Brighthall'un peşine düşer. Dük'ün Sophia'yla ilgili farklı planları vardır. Ama kader...