Sophia bütün sabah William'dan kaçmak için ne yapması gerektiğini düşünmüştü ama o bir şey bulamadan William hamlesini yapmıştı bile. Şimdi parkta onunla ata binmek zorundaydı ve onu konuşturana kadar vazgeçmeyeceğinden emindi. Atının üstünde rahatsızca kıpırdandı. Bazen William'dan nefret ediyordu. Ama bazen.
"Evet Sophia bütün sabahımı senin anlatacaklarını dinlemek için harcadım. Şimdi, umarım beklediğime değer.
" Hüsrana uğrayacaksın Will."
"İzin ver de ben karar vereyim. Hadi anlat."
" Henningworth düküyle eskiden beri tanışıyorum ve küçükken tam bir şeytandı. Uzun süredir görmüyordum bu sezonun başında çıka geldi ve bana karşı az da olsa ilgili görünüyor ve kaderin acımasız bir oyunu olsa gerek sürekli karşılaşıyoruz."
"Şuan olduğu gibi mi?"
"Ne? Yine mi! Bu adam beni takip ediyor olamaz değil mi?" Karşıda Simon onlara bakarak hain planlar kuruyordu daha doğrusu yüz ifadesi bunu gösteriyordu.
" Sana gerçekten kafayı takmış gibi görünüyor şuraya bak, bize nasılda kızgın bakıyor. En kısa zamanda ona bir tehdit olmadığımı kanıtlamam gerekiyor yoksa başım belaya girecek." dedi William şüpheyle.
" Ah senin bir tehdit olmadığını uçan kuş bile anlayabilir canım merak etme." dedi Sophia gülerek.
"Gururumu incitmekte üstüne yok. Rakip tanımıyorsun Sophia. Tanrı Henningworth'e yardım etsin."
"Saçmalama Will yardıma ihtiyacı olacak kadar yakınlaşmayı düşünmüyorum onunla."
"Ama apaçık belli ki o düşünüyor. Hatta şuanda uyguluyor bile."
Simon Sophia'nın yanında hangi erkeği görürse görsün sinirleri bozuluyordu. Bu erkek isterse şuanki gibi masum görünse bile. Ne yapıp da onları ayırmalıydı? Şuanda Sophia'yla yalnız ata binen o olmalıydı. Belki de binicilik yetenekleriyle Sophia'yı büyüleyebilirdi. Düşündü ama hayır Sophia bu kadar sığ bir şeyden etkilenmezdi. Onun yardımsever kişiliğini düşününce... Belki de bir yardım kuruluşu açmalıydı? Evet evet bu tartışılmaya değerdi. Ama şimdi önündekine odaklanmalıydı. Yanlarına doğru harekete geçti. Doğaçlama olarak bulurdu artık bir şeyler.
Yaklaştıkça Sophia'nın yüzünün keyiften gerilime dönüştüğünü fark etti. Onun üstünde böyle bir etkisi mi vardı? Bunu değiştirmeliydi.
" Sevgili Sophia! Seni burda görmek ne büyük şans."
" Öyle, değil mi ekselansları ne ilginçtir ki illa ki günde bir kere karşılaşıyoruz. "
" Belki de kader karşılaşmamızı istiyor? "
" Ya da çok zengin bir asilzade parasını çarçur ediyor."
Simon kızın zeka dolu bakışlarına bir kez daha hayran kaldı. Evet doğru onu takip ettiriyordu. Ama haklı sebepleri vardı işini şansa bırakamazdı ki!
"Ne demeye çalışıyorsunuz leydim?" dedi son derece soğukkanlılıkla.
"Ah hiçbir şey efendim!" dedi masumca. William yine konuşmaya katılamamanın verdiği bozuklukla,
"Nasılsınız ekselansları?"
"Ah siz de mi burdaydınız Bay Wiseclint? Özür dilerim görmemişim. Siz nasılsınız?"
" Teşekkürler. En iyi arkadaşımı atla gezintiye çıkarmıştım ben de." Vurgularına bakılırsa açıkça Simon'ın yolundan çekiliyordu. Zeki çocuk. Diye tasdik etti içinden ve az da olsa samimiyet duymaya başladı ona karşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zoraki Aşk *Raflarda!*
Historical Fictionİnatçı ve alaycı bir leydi aynı derecede inatçı ve alaycı bir lordla uğraşmak zorunda kalırsa ne olur? Henningworth dükü kendisinden pek de hoşlanmayan Sophia Brighthall'un peşine düşer. Dük'ün Sophia'yla ilgili farklı planları vardır. Ama kader...