Bölüm 11

1.1K 100 18
                                    

DİLAN

Bazen insan duygularından emin olsa da karşı tarafın duygularından emin değilse cesur olamıyor. Bende o durumdaydım. Kendi duygularımdan ne kadar eminsem ardanın duygularından o kadar emin değildim. Tam O da beni seviyor dediğimde bir şey yapıyor, bir şey söylüyor tepetaklak oluyordu tüm duygularım. Tüm bunların yanı sıra birde sinemin tehditleri vardı ki artık hayatımı tamamen etkiliyordu. Yemek yiyemiyordum stresten gittikçe kilo veriyordum. Sık sık sağlık problemleri yaşamaya başlamıştım. O yaşımda stresten bütün vücudumda döküntüler oluşmuş günlerce okula gidememiştim.  Ben hasta evde yatarken beni arayıp soran merak eden kişilerin içinde ne yazık ki Arda yoktu. Mete her gün geliyordu. Kızlar gelemezlerse de arayıp soruyorlardı. Ama Arda bir kere bile aramamıştı.

Okula döndüğümde ise beni gördüğü yerde yüzünü çeviriyor, ya da kızgın bakışlar gönderiyordu. İyice dengem şaşmıştı. Bahar ve Umay üzülmekten başka hiç bir şey yapamadıkları için onlarda benimle birlikte üzülüyorlardı. Sonra Umay'ın aklına bir fikir geldi. Sinemlerin beden dersinde soyunma odasında kilitli dolaptan telefonunu alarak ses kaydını silecektik. İlkte itiraz etsem de sonrasında baharda ısrarcı olunca kabul ettim.

İki gün sonra onlar beden dersine girdiklerinde bizde soyunma odasına girdik. Umay'ın zehir gibi zekâsı sayesinde sinemin şifresini kırıp telefonu almış ses kaydını silmiştik ama çok oyalandığımız için ders bitmiş bizde soyunma odasında saklanmak zorunda kalmıştık. Saklandığımız kısım öyle uç bir yerdi ki sağa bir adım atsak erkeklerin soyunma odası, sola adım atsak kızların soyunma odasındaki konuşmaları net duyabiliyorduk. Biz kızların konuşmalarına göz devirirken birden yağızın ağzından ismimi duydum. O tarafa odaklanınca hayatımı rayından çıkartan olaylara da ilk adımımı atmış bulunmuştum.

Geçmişe Bakış...

¬-Yeter Arda ya maçta da kötüydün zaten günlerdir doğru düzgün tek kelime etmiyorsun. Bu Dilan ne yaptı sana bir türlü anlamıyorum.

- Dilanla ne alakası var oğlum canım sıkkın. Hem o kız bana ne yapmış olabilir, abuk sabuk konuşma.

- kıza çarpıldın mı ne oldu bilmiyorum ama ne olduysa ondan sonra oldu sana. Sürekli sinirlisin etrafında ki herkesi kırıp döküyorsun farkında değil misin?

- saçma saçma konuşma Koray sende yağız gibi ne âşık olacağım.  Hem de o kıza aklın alıyor mu? Sırf bahar üzülmesin diye biraz ilgilendim diye ne abarttınız ya. Küçük ve çirkin bir kızı bana yakıştırdınız ya size bravo. Bu ara evdekilere canım sıkkın o yüzden böyleyim. Neyse hadi çıkalım.

Günümüz...

Hayatımın en büyük hayal kırıklığıydı. Nasıl kanmış inanmıştım bir türlü aklım almıyor. Ben onun için ne düşünürken o benim için ne düşünmüştü. Birde her bulduğu fırsatta bana sarılıp beni öpen o değilmiş gibi davranıyordu ya en çokta bu zoruma gidiyordu. Sanki ben bir rüya görmüştüm ve rüyam sonunda kâbusa dönüşmüştü. Ağlayarak oradan çıktım, gözyaşlarımdan önümü dahi göremiyordum. O kadar pervasız koşuyordum ki nereye gittiğimi bilmeden... Sonra birine çarpıp durdum durmamla gözlerimin kararması ve ismimin bir yankı gibi kulağıma çalınması bir oldu.

Gözlerimi zar zor araladığımda ilkte nerde olduğumu anlamasam da duyduklarım, yaşadıklarım bir bir gözümün önünden geçmiş aklımı başına getirmişti. Hastanedeydim yanımdaki koltukta Mete camın önünde arkası bana dönük olarak Arda duruyordu.

Geçmişe Bakış...

-"Dilan iyi misin?  Çok korktum sana bir şey olacak diye..." Mete saatlerdir uyanmasını beklediği kızın gözlerini açması ile rahat bir nefes almış aynı durumda olan arda da Dilan'ın gözlerini açması ile rahatlamıştı.

-"su verir misin? Boğazım çok acıyor." Dilan Mete'nin uzattığı suyu içmiş tekrar kendini yastığa bırakmıştı. Ardanın odada ona doğru dikkatli bir şekilde baktığını bildiği halde o yokmuş gibi Mete'ye dönerek konuşmaya başladı.

-"Mete ne zaman çıkarız buradan. Eve gitmek istiyorum."

-"baban doktorla konuşmaya gitti birazdan gelir uyanınca gidebilirsiniz demişti."

Dilan'ın babası Güngör Bey ve ablası Dilek doktorun yanından gelince Dilan'ın uyanık olduğunu görmüş onu da alarak hastaneden çıkmışlardı. Dilan yarım ağız babasının anlamaması için ardaya da geldiği için teşekkür etmiş babasının arabasına Mete ile binerek eve gitmişlerdi. Dilan'ın ailesi Mete'yi çocukluğundan beri tanırlar ve arkadaşlıklarını bilirlerdi. Arda ise bu duruma sinir olmuş tüm suç Mete'ninmiş gibi ona iyice bilenmişti.

Arabada sessizlik içerisinde yolculuk yapmış eve gelince de babasının yemek yemesi konusunda uyarılarından sonra Mete ile odasına çıkmıştı. Annesi kim bilir hangi hayır işinden vakit bulamamış hastanelik olmuş kızının yanına dahi gelmemişti. Yine ablası ona tost ve meyve suyu getirmiş anne ve babasından daha çok ilgilenmişti.

-"ardanın ne işi vardı hastanede Mete" Ablası da çıkınca saatlerdir merak ettiği şeyi sormuştu.

-"sen sırtıma çarptın koşarken dengeni kaybedip düşerken arda tuttu seni ama sen bayılmıştın. Kızım artık spora falan gitmeyeceğim resmen duvar etkisi gördü sırtım ya."

-"ha ha çok komik Mete. Senden tek bir şey istiyorum bir daha o arda bana değil elini sürmek yanıma dahi yaklaşmasın lütfen."

-"yine ne yaptı sana. Dedim dimi bu herife güven olmaz diye."

-"Artık ondan konuşmak istemiyorum. Lütfen bu konuda bana yardımcı ol."

-"tamam, merak etme ben biliyorum yapacağımı."

Günümüz...

Gerçekten de yapmıştı yapacağını. Ertesi gün bütün okul benim Mete ile sevgili olduğumu konuşuyordu. Mete'nin ardadan hiçbir kalır yanı yoktu. Okulun popüler ve yakışıklılarındandı. Bu yüzden baya bir etkisi olmuştu. Ona hayran olan kızların sayısı azımsanamayacaktı. Bu saçma oyuna bir tek Bahar ve Umay inanmamıştı ama onlarda bana destek olmak için Ardaya dahi hiç bir şey söylemediler.

Günler günleri kovalamış artık okul bizi Mete ile görmeye alışmıştı. Arda bilerek ve isteyerek Mete ile dalaşmaya son vermiş nerede ise ikimizi de görmezden gelmeye başlamıştı. Bende sinemden kurtulduğuma emin olmuş artık elinde hiç bir şey olmadığı için rahatlamıştım. Ama işte her şey umduğumuz ya da hayal ettiğimiz gibi olmuyor.  Sen istediğin kadar plan yap hayat o planları bozmak için elinde kılıcıyla tepende bekliyor.

Okulların kapanmasına bir ay kalmıştı. Uzun zamandır baharlara gitmiyordum. Bahar ısrarcı olmuş abisinin de Yağızlarda kalacağını söylemişti. Bende kabul etmiştim. Önce eve gidip üstümü değiştirmiş çantamı da hazırlayıp Mete ile baharlara geçmiştim. Dördümüz salonda oyun oynarken birden sesler gelmiş sonrada içeriye Sinem, Koray, Yağız, Ela ve Arda girmişti. Ben telaşla yerimden kalkmış Mete'yi de alıp gitmek istemiştim ama bahar bizi bırakmamış Arda da yemeğiz sizi kalın biz odamda takılacağız diyerek sinemin omzuna elini atıp yukarı çıkmışlardı. Ne kadar kızgında olsam sinemle onu yan yana görmeye dayanamıyordum. Ona dokunması onunla konuşup gülmesi çıldırtıyordu beni.

Ben baharı üzmemek için kalmıştım yemekten sonrada Mete bizi kız kıza bırakmış oda evine gitmişti. Bir ara susayıp odadan çıktığımda ardanın odasının önünden geçip aşağıya inmek zorunda kalmıştım. Odanın kapısı açıktı ve sinem ardanın kucağında oturuyor kahkaha atıyordu. Arda ile göz göze gelince ona sinirle bakıp mutfağa gittim. Su alırken arkamdan gelen adım seslerinden ardanın geldiğini anlamış dönmemek için caba sarf ediyordum. Yüzüne bakarsam kendime hâkim olamamaktan bütün kızgınlığımı yüzüne vurmaktan korkuyordum.

Ama hiç bir şey yapmamış gibi pişkin pişkin "bunca erkeğin olduğu yerde, benim sevgilim olsaydın asla bırakmazdım seni" dediğinde artık kendimi tutmama gerek kalmamıştı.

Bize En Çok Aşk Yakıştı (Bir Kalp iki Ask 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin