Bölüm 1

2.2K 136 10
                                    

Yeni bir hikayeden daha merhaba...her hafta perşembe yeni bölüm gelecek...umarım beğenirsiniz... İyi okumalar... lütfen bol bol yorum, eleştiri bekliyorum. Fikirlerinizi cok merak ediyorum birde vote yapmayı unutmayın lütfen ❤❤❤❤❤❤

​​​​ARDA...
Dışarıdan bakıldığında birçok kadının gördüğü kumral, uzun boylu, yakışıklı, spor yaptığı her halinden belli olan, zengin ve çapkın adam... İçinde kopan fırtınalardan habersiz sert ve huysuz olduğunu söyleyenlere inat Aslında gülmenin en çok yakıştığı adamlardandı.

Ne yazık ki gülmeyi daha 17 yaşında geçirdiği trafik kazası ile unutmuştu. Uzun sürede komada kalmış sonrasında ise acı verici tedaviler geçirmişti. Tüm bunların yanı sıra tüm hayatını, anılarını, kaza anını dahi unuttuğu hafıza kaybı ise geçireceği üç koca eziyetli yıla neden olmuştu. Tam anlamı ile iyileştiğinde 20 yaşındaydı ve birçok şeye geç başlıyordu.

Yaşadığı psikolojik dram, kaybettiği ailesi, pişmanlıkları ve kendini suçlamaları ile yeniden başladığı hayat gülmeyi ona unutturmuş, hayata karşı sert ve acımasız biri haline dönüştürmüştü onu.

Ofisinde ki siyah koltuklarda bir elinde kupada kendi gibi sert kahvesi bir elinde birazdan gideceği toplantının notlarına bakarken şehir manzarasına dalıp gidiyordu Arda. Son günlerde bu çok sık olmaya başlamıştı. Belki de baharın gelmesindendi bu dalışları. Can özüm dediği kız kardeşi bahar geliyordu böyle günlerde aklına.
Kuzeni Yağızın "baharın kızı bahar geldi" diye seslenişi kulaklarına doluyor, açan her yeni çiçekte, doğan her yeni günde baharla uyanıyordu. Geceleri sürekli rüyasında ona sarılıp " abi çok korkuyorum" deyişini duyuyor, hiçbir şey yapamadan yine karanlıkta kaybediyordu baharını... Her seferinde kan ter içinde uyanıyor. Kendisini saate bakmadan evlerinin arkasında ki koruya atıyordu.  Nefesi kesilene kadar koşuyor ancak nefes almakta zorlandığı zaman duruyordu.

Bu sabahta yine aynısı olmuştu. Yine eski günlere gitmişti. Artık dayanamadığı bir noktada sırtını bir ağaca dayayıp bağırmaya başlamıştı...
"Neden ben... Neden benim ailem... Ufacıktı baharım... Niye onu aldın da beni almadın... Beni neden bıraktın..." bir süre daha bağırıp dizlerinin üzerinde zar zor ayağa kalkarak eve doğru yürümüştü. Her zaman ki gibi kapıda onu Aslı teyzesi karşılamış, hiç soru sormadan omzuna havlusunu verip eline de sıcak melisa çayını tutuşturmuştu. Bazen o kadar kızgın oluyordu ki teyzesine dahi bağırmak istiyordu.

"bu çay hiçbir işe yaramıyor. İçimdeki yangını hiçbir şey söndürmüyor" diye. Tam bağıracakken teyzesi en güzel ve en anlamlı gülümsemesi ile elini koluna koyup "hadi acıkahvem git duş al birazdan geçecek hepsi" diyordu.

"Geçmiyor be teyze... Aksine her gün daha da çoğalıyor... Bak yine bahar geldi... Ve yine içimi kor ateşler sardı..."

"geçecek teyzem bir gün gelecek hepsi geçecek... Sadece o gün gelene kadar sabretmen gerekiyor... Hiçbir acı sonsuza kadar sürmez, sürmüyor acıkahvem senin acını da geçirecek biri ya da bir şey elbet çıkacak karşına..."

Aslı teyzesi ile aralarında ki bu konuşmayı hatırlayıp dudağının kenarına takılan ufak ama ona çok yakışan nadiren olan gülümseme ile " hadi artık çık karşıma da geçir tüm acıları" deyip elindeki işe odaklandı.

"Arda kardeşim ben toplantıya gelemeyeceğim." Ömer Yağız her zamanki hali ile kapıyı falan çalmadan içeri dalmış hal hatır sormadan konuya girmişti.

"Sana da merhaba Ömer. Sorduğun için sağ ol iyiyim." Arda da her zaman ki karşılama cümlelerini tekrarlıyordu.

" of abicim ya duyanda günlerdir görüşmüyoruz sanacak bıkmadın mı bu sıkıcı tavırdan".

"bazen annene ne kadar çok benzediği görüp senin için endişeleniyorum". Birbirlerine bu şekilde takılmaktan zevk alıyorlardı.

Arda gözlerine ulaşmayan nadir gülüşlerini can dostu, kuzeni Ömer'le paylaşıyordu. Ömer onun için sadece kuzen değildi. Kardeşten öte kader birliği yaptığı can dostuydu. İkisi de en kıymetlilerini kaybetmişti o kazada... Biri sevdiğini, bir diğeri kardeşini...

Tüm o kötü günlerde Ömer bir an olsun yalnız bırakmamıştı Ardayı... Hatırlamaya çalıştığı anılarında ona yardımcı olmuş, eksik parçalarını o birleştirmişti. Kız kardeşine aşkını direk hiç dile getirmese de Arda yıllar içerisinde baharı anlatışında ki farklılığı anlamış bu konunun üzerinde çok durmamıştı. O da yaralı bir adamdı kendi gibi. Çok küçük yaşta kaybettiği babası ve kavuşamadan kaybettiği sevdiği... Arabesk filmlere taş çıkartırdı yaşadıkları hayat ikisin de...

"Ömer yine neden gelmiyorsun toplantıya. Bu şirketin CEO sensin ben değilim abi ya" Arda Ömer'in bu ara çok sık toplantılardan kaytardığının farkındaydı.

"Arda kardeşim bu seferde idare et söz telafi edeceğim."

"kabul ama bu kaytarmaların sebebini en kısa zamanda öğrenmek istiyorum". Arda dostunun her ne çeviriyorsa yakında kendine açılacağından emin kabul etti.

"anlatırız kardeşim anlatırız elbet... Hadi kaçtım ben" Ömer geldiği gibi gitmişti. Arda boşu boşuna demiyordu tıpkı annesi. Aslı teyzesi de böyleydi. Hep bir yerlere yetişecek gibi aceleciydi. Tüm aileyi birleştiren ortak bağdı. Aslında koskoca ailede kan bağı olan çok az kişi vardı buna rağmen hiç kimse bunu önemsemezdi.

Babası öldükten sonra komada olduğu dönemlerde babasının tüm parasını kumarda yediği ortaya çıkmış, dedesinin oturduğu ev de dâhil tüm varlıkları satılmıştı. Aslı teyzesi şirketteki hisselerinin başkalarının eline geçmesine engel olmuş onun için almıştı. O bu durumun altında ezildiğini hissederdi bazen. Babasının bu şirketi zor duruma soktuğu yıllara inat daha fazla çalışırdı. Böylelikle ailesine borcunu bu şekilde ödemeye çalışıyordu. Aslında Hilmi dedesi ve Mustafa dedesi ortak kurmuşlardı bu şirketi. Ufak bir şirketten bir sürü iş kolu olan koskoca bir holding olmuştu.

Artık sadece Türkiye değil dünyada da isimleri markaydı. Zamanında rahmetli Kerem amcasının attığı adımlar da en önemli sebepti bu duruma. Babası hariç herkes çok çalışmıştı bu şirketi büyütmek için. Babası ise batırmak için çalışmış ama başarılı olamamıştı. Gerçi Kadir amcasına göre haksızlık yapıyordu. "O da zamanında çok emek harcadı" diyordu sık sık ama işte Arda için bu sözlerin hiçbir değeri yoktu. Babasını onu ve ailesini içine soktuğu bu durumdan sorumlu tutuyor ondan nefret ediyordu.

Sekreterinin uyarısı ile toplantıya geç kalmamak için ofisteki odasında üstünü değiştirip holdingin garajına indi. Arabasını çalıştırıp garajdan çıkarken hayatını baştan aşağı değiştirecek olayların içine doğru gittiğinden habersiz müziğin sesini açıp yola çıktı...

Bize En Çok Aşk Yakıştı (Bir Kalp iki Ask 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin