Bölüm 18

403 52 4
                                    

Arda, Dilan evden çıktıktan sonra hiç kimse ile konuşmadan odasına çıkmış, Dilan'dan yediği tokat ve sözleri ile çileden çıkmıştı. Çalışma masasının üstündeki eşyaları hırsla yere indirdi, siniri yine de geçmemiş yatağının üstündeki örtüyü tuttuğu gibi çekip dağıttı. Odayı savaş alanına çevirmiş kırdığı eşyalardan dolayı elleri kan içinde kalmıştı.

Yukarıdaki gürültüyü duyanlar ardanın odasının önünde toplanmıştı ancak kapı kilitli olduğu için kimse içeri girememiş, Arda'ya kapıyı açması için sesleniyorlardı. Arda ise dağınık odanın ortasında yere cenin pozisyonunda uzanmış, geçmeyen siniri ile gözyaşlarını akıtıyordu. Kapısının önünden gelen sesleri duymuyor, kulaklarında sadece Dilan'ın sözleri yankılanıyordu.

Odanın içindeki sesler kesilince Yağız ve Ömer, Arda'nın kendine bir şey yapmasından endişelenmiş kapıyı kırmak için harekete geçmişlerdi. Pamir seslerden korkan küçük kızı alıp bahçeye çıkartmış, bahçede onunla oyun oynuyordu.

Nihayet kapı kırıldığında Yağız ve Ömer odanın savaş alanına dönmüş halini görmüş, Arda'nın yerde kıpırdamadan yatması ile hızlıca odaya girmişlerdi.

-yalnız kalmak istiyorum. Lütfen gidin kimseyle konuşmak istemiyorum...

Arda'nın cansız sesi ile Yağız kapı önündeki herkesi aşağıya göndermiş, Ömer'i de ben hallederim deyip gidenlerin ardından göndermişti.

Yağız kapıyı kapatıp arkasına oturmuş, sırtını kapıya yaslamıştı. Arda amcasının içeride olduğunu bildiği için uzandığı yerden biraz toparlanıp sırtını yatağa yasladı. İki adamda konuşmuyor, sessizliği paylaşıyordu. Bir süre sonra Arda'nın nefesi düzene girmiş, Yağız konuşmak için sakinleştiğini anladığı adama bakarak konuşmaya başladı.

-şu içinde bulunduğunun durumu iki kere yaşamış adamım ben. İlkinde aslı teyzenin kerem ile evlendiğini öğrendiğimde, ikincisi ise Aslı'yı aşkıma inandıramadığım için beni bırakıp Ayvalık'a taşındığında. İkisinde de çıkar yol bulamamış, bütün umudum tükenmiş, yok olmuştum. İlkinde Derin teyzen kaldırmıştı beni yerden ikincisinde çocuklarım.

Yağız o günlerde çektiği acıları hala kalbinin bir köşesinde hissediyordu. Sonunda çok mutlu olmuştu ama o günlerden biri bu günlere geleceğini söylese inanamayacak kadar karamsardı.

-şimdi kendini kaybolmuş hissediyorsun. Senden nefret eden bir kadınla karşı karşıyasın ve neden nefret ettiğini bile bilmiyorsun. Bilsen belki bir şeyleri düzelteceksin ama bilmiyorsun bu yüzden de daha fazla kayboldun. Sana yolunu nasıl bulacağını tarif edemem, ne yaşadığınızı tam olarak bilmiyorum ama bir ışık yakabilirim.

-nasıl amca. Hiç bir şey bilmiyorken nasıl bir ışık yakacaksın. Nefret ediyor benden, bilsek, öğrensek hatta ben her şeyi hatırlasam da bir şey değişmeyecek. Sözlerine gerek bile yok öyle nefret dolu bakıyor ki bana. Ne yapsam düzelmez o bakışlar.

Arda ilk gördüğü anda âşık olmuştu Dilan'a, belki de geçmişte de âşıktı ona şimdi farkına varıyordu bunun. Ona kızgın ve kırgın bakan o gözlere vurulmuştu. Bütün siniri, hırçınlığı bundandı. Biliyordu tam olarak hatırlamasa da yıllardır hissettiği hayatının eksik parçası Dilan'dı.

-Ben ona hep aşıktım sanırım, bilmiyorum belki de yeni aşık oldum. Ama bana bakan nefret dolu gözlerine bile aşığım. Günlerdir tek düşündüğüm o. Rüyalarımda sürekli onu görüyorum. Ona ne yaptım bilmiyorum, ama her ne yaptıysam canını çok yakmışım. Şimdide o benim canımı yakıyor, kalbim acıyor.

-hastanede seni ziyaret eden Dilan'mış. Aylarca gece gelip sabaha karşı gitmiş, sürekli kitaplar okumuş, bir şeyler anlatmış. Sonra gitmiş ama her gün görüntülü arayıp hemşireden rica etmiş, sen uyanana kadar her gün arayıp sormuş.

Bize En Çok Aşk Yakıştı (Bir Kalp iki Ask 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin