Bölüm 16

613 55 2
                                    

Dilan hafta sonunun ilk sabahına uyandığında kendini aşırı yorgun ve hasta hissediyordu. Toplantı gününden beri doğru düzgün uyumamış, yemek yememişti. Başının ağrısı ise üç gündür hiç durmadan devam ediyordu. Abisi ve ablası ile yaptığı konuşmalar sürekli aklında dönüp duruyor, babasının onu bulduğundan haberlerinin olmamasına ise şaşırıyordu. Kafasından tüm düşünceleri atmak istercesine başını iki ana sallayıp kızının odasına gitti. Ömrüm Balım hala uyuyordu, kızının üzerini örtükten sonra kendini duşa attı. Duştan sonra çayı koyup kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Masayı kurmaya başlamıştı ki evinin kapısı çaldı. Kapıyı açmaya gittiğinde alışkanlıkla önce gözetleme deliğinden baktı.

Karşısında gördüğü yüzler ile elleri titreyerek kapıdan uzaklaştı. Kapının önündeki kişiler ise Dilan'ın kapıya yaklaşan terlik seslerini duymuş, kapının açılmasını bekliyorlardı. Kapı açılmayınca ablası tekrar zile basıp içeriye doğru seslendi.

-ablacım hadi aç kapıyı. Biliyorum arkasındasın. Hadi ablam aç şu kapıyı bize...

Kapı sesine uyanan ömrüm balım annesinin yanına gelip elini tuttu.

-kapıda kim vay anne... neden açmıyosun...

Dilan kızının sesi ile daldığı karanlıktan çıkıp kapıyı yavaşça açtı. Karşısında dilek ablası, asım abisi ve yavuz abisi vardı. Birbirlerine bakıyor kimse ağzını açmıyor, hareket dahi etmiyordu.

-siz kimsiniz. Niye öyle bakıyosunuz. Anne bu teyze neden ağlıyor... aaaa anne niye ağlıyosun...korkuyoyum anne neden kimse konuşmuyor..

Dilan ağlamaya başlayan kızı ile kendine gelip onu kucağına aldı.

-şşşş ağlama annecim... Korkacak bir şey yok. Hadi bak ben iyiyim. Ağlamıyorum bak...

Dört kardeş küçük kızın ağlaması ile toparlanmışlardı. Dilan kızını susturup kapıdakilere döndü.

-buyurun içeri.

Abileri ve ablası Dilan'ın küçük evini inceleyerek gösterdiği oturma odasına geçtiler. Dilan koltukları gösterip kızı ile birlikte tekli koltuğa oturdu. Kızının gözyaşlarını silip konuşmaya başladı.

-hani ben sana anlatmıştım ya. Abilerim ve ablam var ama görüşemiyoruz uzaktalar demiştim. Hatırlıyor musun? Hani gazetede resimlerini görüp kesmiş albümüne koymuştuk.

-hıhı hatıyladım. Bunlay onlay mı

-akıllı kızım benim. Evet onlar. Bak bu abim yavuz, bu ablam dilek bu da asım abim.

Dilan ailesini kızına tanıtmış onlarda küçük kıza gülümsemişlerdi. Dilan Ömrüm Balım'a tüm gerçekleri bir gün anlatacaktı bu yüzdende ona yalan söylemeden anlayabileceği kadarı ile şimdiden anlatıyordu.

-aytık yakına mı geldiley anne. Göyüşcekmiyiz hep.

-bilmiyorum bebeğim. Bunu sonra konuşacağız şimdi onlarla tanışmak ister misin?

Ömrüm balım kafasını sallayıp annesinin kucağından inip önce yavuzun ve sırayla diğerlerinin yanına gidip adını söyleyip onlara sarıldı. Dilek küçük kızı kollarından bırakmak istemediği için onu kucağına alıp sorular sormaya başladı.

Bu sırada Dilan'da mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya devam etti. Mutfaktaki masa küçük kalacağı için hole kurduğu masaya herkesi davet edip kahvaltıya çağırdı. Masada kimseden çıt çıkmıyor sadece ömrüm konuşuyordu. Dilek kardeşi ile karşılaştığı ilk günden sonra bu kadar sakin bir karşılama beklemiyordu. Kardeşlerin üçü de birbirinden şaşkındı. Dilan o kadar rahattı ki ömrümle şakalaşıp ona çocukluğundan bahsediyor abileri ve ablası ile olan anılarını anlatıyordu.

Bize En Çok Aşk Yakıştı (Bir Kalp iki Ask 3)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin