Hava,saat sabaha karşı beş gibi dursa da saat öğlenin ikisiydi. Sonbahar mevsimiydi ve onun üstünde bir deri ceketten daha fazlası yoktu.
Etrafında hiç arsa olmayan yalnız depoya doğru ilerlerken tek düşündüğü malların hazırlığının tamamlanmış olmasını istemekti.
Havada hafif bir sis vardı. Genç adamın kaşları çatıktı. Dün gece sabaha kadar yağmur yağmıştı ve o depoya ulaşmak için tarlanın içinden geçiyordu.
Neyse ki ayağında botları vardı.
Çamura bata-çıka ilerledi ve deponun önüne geldi.
Telefonunu çıkarttı ve bir numara tuşladıktan sonra telefonu kulağına dayadı.
Soğuktan eklem yerleri kızarmıştı ancak o bunu umursamıyordu.
Zaten soğuğu severdi.
Kısa bir telefon görüşmesi yaptı ve telefonunu cebine koyarken etrafa gürültülü bir ses yayıldı.
Deponun kapısını açıyorlardı.
Genç adam alışmıştı bu sese bu yüzden irkilmedi.
Çok değil otuz saniye sonra etrafa pis bir koku yayıldı.
Deponun kokusu.
Kan,pas,çöp ve malların kokusu sarmıştı her tarafı.
Depo paslı ve kirli bir yerdi ancak o bunu dert etmiyor gibiydi.
Nasıl olsa her zaman geliyordu ve artık alışmıştı.
İçerideki kızıl saçlı adamı gördüğünde başıyla hafifçe selam verdi.
"Hazırlar mı?" diye sorduğunda kızıl saçlı olanın dudakları kıvrıldı ve başını yukarı aşağı salladı.
Sağ kolunu, bu taraftan ilerle, der gibi gösterdi.
Genç adam ilerledi ve malları görünce gülümsedi.
Malları alacakken gamzeli ve ondan iki ya da üç yaş büyük patronu kolunu tuttu.
"Yeni bir görevin var Jeon."
Genç adam devamlı soyadını kullanan patronuna çevirdi gözlerini.
Sorar gibi kaşlarını kaldırdı.
"Görevini akşam e-mail olarak sana atacağım ve eğer bu görevi de başarıyla tamamlarsan emin ol sevineceksin."
Jungkook,patronuna gülümsedi.
"E-mail'inizi bekliyor olacağım Bay Joon."
Malları aldığı gibi depo ilerisinde onu bekleyen adamının arabasına koşar adımlarla ilerledi.
Siyah arabaya bindiği gibi mallara aşkla baktı.
Bu mallar onun her şeyiydi.
Görevini yapıyor ve parasını alıyordu.
Hayat Jungkook için basitti.
Merak ettiği tek şey bu görevinin ne olduğuydu çünkü patronu onunla görevleri hakkında asla konuşmazdı.
Diğer çalışanlar Bay Joon'un Jungkook'a ölümüne güvendiğini söylerdi.
Jungkook patronuna hep Joon derdi ve asla takma adını kullanmazdı.
Kim Namjoon gerçek adıydı patronunun,RM ise takma adı.
Joon ona RM demeyen -Jungkook hariç- herkese kızardı.
Jungkook yorgundu ve eve daha çok olduğunu düşünüp kafasını cama yasladı,güzel bir uykuya kucak açtı. 🔽 Jungkook eve geldiğinde apar topar üstüne değiştirmişti çünkü her ne kadar deponun kokusuna alışkın olsa da, bu deponun mide bulandırıcı koktuğu gerçeğini değiştirmezdi.
Üzerini değiştirip mutfağa doğru ilerledi ancak her zamanki gibi aç değildi.
Sağ kolunu meyve dolu kaseye uzattı ve kırmızı bir elma aldı.
Elmayı soğuk suyla yıkadı ve ellerini kurulama gereği duymamıştı çünkü Jennie bunu onun için yapardı.
İçeriye geçti ve bilgisayarını eline almadan önce konuştu.
"Jennie ellerimi kurut."
İki saniye sonra kupkuru olan elleri ile bilgisayarını aldı.
Patronundan gelecek olan e-maili bekliyordu.
E-maillerini kontrol etmek için bilgisayarındaki özel şifreleri girdi.
