click2

6.3K 488 255
                                    

Oynamıştım.

Hem de çok fazla oynamıştım ve kafamı telefonumdan Jin geldiğinde kaldırabilmiştim!

Kahvaltımızı etmiştik ancak şu an azar yiyordum.

Jin yine kafamı sikiyordu.

"Taehyung sen harbiden malsın. On beş dakikalığına gittim yanından. Şu sikik oyuna dalmışsın hemen. Bir şey olsa ne olacaktı beynini siktiğimin gülü-"

Söylediklerini takmıyordum ve sadece küfürlerini dinliyordum.

Genelde Jin yaratıcı küfürler ederdi ve ben de ileride işime yarayacak yeni küfürler öğrenebilirdim.

Söylediği şeyle kıkırdamıştım.

"Beynini siktiğimin gülü mü?"

Sorduğun soruya karşın daha da sinirlenmiş ve küfür etmeye devam etmişti.

"Ağzına kokonat koyup sikeceksin bunu ya da yok direkt götüne kokonat sokabilirim daha iyi-"

Duyduğum küfürü ile büyük bir kahkaha atmıştım ve o da şaşkınlıkla bana bakıyordu.

Dinmeyen kahkahama bakıp o da gülmeye başlamıştı.

Nihayet onun sinirleri yatıştığında elini omzuma atmış ve konuşmuştu.

"Biliyorum ben de uyuyorum nöbetlerde ama seni oyun oynarken biliyoruz Tae."

Dudaklarımı öne uzattım ve sıkıntıyla cevap verdim.

"Tamam Hyung, söz bir daha sorumsuzluk yapmayacağım."

Diğer eliyle dudaklarımı sıkmıştı ve yanağıma ıslak bir öpücük kondurmuştu.

Yüzüne döndüğümde sırıtıyordu ve ben de sırıtmıştım.

Elimdeki telefonumu açtım ve saate baktım.

Saat sekizi yirmi yedi geçiyordu.

Mutlulukla ayağa kalktım.

Nöbetimizin bitimine yarım saatten birazcık fazla bir zaman vardı.

Her şey çok normaldi ve şüpheli bir şey yoktu.

Aslında Bogumlar gibi biz de nöbetimizi erken bitirebilirdik.

Bogum genelde nöbetlerinş yarım saat varken bırakıyor çünkü son yarım saatte nöbet bırakılınca kimse anlamıyor.

Gülümseyerek bu fikri Seokjin'e söylemek için sağıma döndüm.

Tam ağzımı aralamıştım ki güçlü bir ses kaşlarımı çatmama neden olmuştu.

İnsanların çığlıkları kulağımda uğultuydu.

Tek odağım bunu yapan kişiydi.

Elindeki kaldırım taşlarını bankanın camına doğru fırlatmış ve camları kırmıştı.

Koşar adımlarla bankaya doğru ilerledi ve ben onun ne yaptığını anlamadan o tekrar görüş alanıma girip kulaklarını tıkadı.

Ayağa kalktım ve ona doğru yavaşça ilerledim.

Seokjin de arkamdan geliyordu.

İkimiz de silahımıza sarılmıştık.

Daha iki adım atmıştık ki bankanın içinden güçlü bir sesle birlikte alev çıkmıştı.

Bomba patlatmıştı.

Bu nasıl bir cesaretti de şehir merkezine yakın olan bir bankada bomba patlatabiliyordu?

rainism'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin