click13

3.2K 270 91
                                    

Güçleniyordum. Zaman geçtikçe içimdeki enerjinin dışıma yansıdığını, elimde olmadna bazı şeyleri yaptığımın farkındaydım. Eğer o durumlarda Jungkook yanımda ise bana engel olabiliyordu fakat değilse çok zorlanıyordum. Kolye artık yeterli gelmiyordu ve ben güçlerimi kontrol altına almak istiyordum.

Şu an Jimin ile mutfaktaydık ve o söylenirken ben de bulaşıkları bulaşık makinasına yerleştiriyordum.

"İşte gerizekalı, anlamıyor ki."

Yoongi'yle aralarında olan tartışmayı anlatıyordu ve sanırım artık dolmuştu.

"Ne yani birisiyle olmasına mı kızdın?"

Saf saf sorduğum soruyla tabağı tezgahın mermerine hızla çarpmıştı ve tabağı kırmıştı.

"Hayır kızdığım şey birini sikmesi değil, kızdığım şey senle benim bir görevdeyken onun sikik hormonlarını durduramaması."

Jimin'in yöneliminin karşı cins olduğunu biliyordum ancak birçok kez de kendi cinsiyle birlikte olmuştu. Saçmaydı evet ama böyleydi işte. Yoongi'ye kızmakta haklı mıydı, bana sorarsanız evet ama beni pek bağlayan bir durum değildi.

"Anlıyorum dostum fakat umursama bence."

Sinirle nefes verdi ve kırık parçaları çöpe atmaya başladı. Dudaklarını sinirden ısırıyor ve kanatıyordu.

"Jimin, kek yapmaya ne dersin?"

Ona iyi gelen bir şey olduğunu bildiğimden stres atmasını sağlamak istiyordum. Evde ne Yoongi vardı, ne de Jungkook.

Kafasını salladı ve ben de buşaşıkları daha da hızlı yerleştirmeye başladım. Ben yerleştirirken o da malzemeleri çıkartıyordu.

"Damla çikolata çıkartma Jimin, istemiyorum."

Keki başka neyle yapacağımızı bulmuştum. Tabii ki damla çikolata ile o kadar lezzetli olmuyordu bu yüzden başka bir malzeme kullanacak ve güzelce kokmasını aynı zamanda tadının da mükemmel olmasını sağlayacaktım.

"İyi de sade kek mi yapacağız?"

Saf saf sorduğu soruya karşılık gözlerimi devirdim ve yerleştirmeyi bitirdiğim bulaşıkları, bulaşık makinasını kapattım.

"Hayır tabiki aptal Jimin. Portakal kabuğu koyacağız."

Bulaşık makinasına dönüp içine deterjanını koyup çalıştırdım.

"Tamam o zaman ben yumurtaları kırıp başlayayım, sen de portakalları hallet."

Kafamı salladım ve masa üzerindeki portakallardan iki tane aldım. Tezgaha geldiğimde rendeyi ve bir tane tabağı çıkarttım. Kabuklarını rendelemeye başladım.

Jimin de o sırada harcını yapıyordu.

"Jimin, vanilyayı koyma. Portakal kabuğu konarken vanilya konmaz."

Kafasını salladığında ikimiz de işimize geri dönmüştük.

Rendeleme işini yarıda kesip televizyon yanındaki ses sisteminin yanına gittim. Telefonumu bağlayarak canlı bir müzik açtım ve işime geri döndüm. Jimin'in de buna ihtiyacı varmış ki kahkaha atmış ve dans etmeye başlamıştı.

Tezgahta işimi yapıyorken kalçamı sallıyor ve şarkıyı söylüyordum.

Bir ara Jimin harcı alıp burnuma sürmüş ve ben de parmağımı harca daldırıp tadına bakmıştım. O cidden bu işte iyiydi. Tekrar tezgaha dönüp kalçamı sallamaya ve bağırarak şaekı söylemeye devam ettim.

rainism'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin