Bugün günlerden pazar, Youngjaelerin burada kalmalarının dördüncü günü ve inanamayacaksınız ama onu çok sevdim. Ben bir şey demeden anlıyor, ben bir hareket yapmadan biliyor ve-Tanrım ben bir şey söylemeden benim yerime söylüyordu!
O da süpersikik güçlere sahipti ve bunu artık eğlenceli şeyler için kullanabileceğimi de öğrenmiştim.
Youngjae ile fazla yakın olmuştum, gece Jungkook bizi uyumamız için yolladığında biz kendi odalarımızda durmuyor ve birbirimizin odasına gidiyorduk, annelerinden izinsiz uyumayan iki kardeş gibiydik.
Başta bu eve -Yoongi'nin evi- gelme sebebimiz Hoseok'un yerimizi öğrenmesiydi ve Jungkook bu yüzden buraya gelmemizi sağlamıştı. Hoseok'un bizi Joon'a ispikleyeceğini düşünüp buraya getirmiş olmalıydı çünkü şu an Hoseoklar buradaydı.
Bunu Youngjae'ye sorduğumda o da kabul etmiş ama Hoseok'un bizim tarafımızda olduğunu anlatmıştı.
Jimin de hackerlıktan fırsat bulduğu anlarda bize katılıyordu ve genelde Yoongi sayesinde bize abur cubur bile gönderiyordu.
Şu anda da öğlene yaklaşan bir saatteydik, benim odamda oturmuştuk ve ben Seokjin ile mesajlaşıyordum. Onu unutmamıştım ve unutacağımı sanmasını da istemiyordum. Her şeyi tamamen anlatmıştım ve beni aramalarını istemediğimi, işten izin aldığımı falan bildirmesini istemiştim. Her şeyi ayarlamıştı ve çok şükür ki kovulmamıştım.
"Seokjin'le mesajlaşmayı kes hadi."
Film izlemek istiyordu ancak merak duygusuna yenilip filmin sonunu bilmek istiyordu ve puf! Birdenbire filmin sonunu izlemiş gibi sonunu biliyordu. Bu yüzden tam üç kez film izleme girişimimizi yarıda kesmiştik.
"Hayır, film falan izlemeyeceğiz."
Ben daha bilmek istediğim şeyleri kontrol edemediğimden pek sorun olmuyordu ancak o durmuyordu.
Cidden hiç durmuyor ve inatla hala film izlemek istiyordu. Merakına yenik düşünce de kendine küfürler ediyor, 'Götüme kaktüs sokmalıyız.' diye bağırınıp duruyordu.
Yaratıcı küfürleri vardı, tıpkı Seokjin gibi.
Seokjin'i özlemiştim, Jungkook'a onunla görüşüp görüşemeyeceğimi sorma kararı aldım ve bunu aklımın bir köşesine yazdım.
"Bak tamam bu sefer merak etmeyeceğim."
Kaşlarımı çattım ve ona kızgınca baktım. "Olmaz dedim."
Yenildiğini anlayıp pes etti ve yapacak başka bir şeyler aramaya koyuldu.
"Youngjae, bir insanın geçmişini biliyor musun? Her şeyi biliyorsun ya hani."
Düşünür gibi yaptı ve derin bir nefes verdi. "Bir ara deli gibi bunun için uğraşmıştım, Hoseok ise yapmamamı söylüyordu. Bir gün başardım ancak vücudum değişik bir tepki gösterdi ve ben bayıldım. Hatta üç gün ve nedenini bana hiç söylemediler. Hoseok'un dediğine göre birisinin geçmişini yavaş yavaş izlerken geçmişinde kaybolabilirmişim."
Kafamı sallamış ve bu düşünceden korkmuştum. Birisinin sikik yaşamında mahkum olmaktansa Rm'in elinde olmagı tercih ederdim.
"Anladım, zaten ben denemem öyle bir şeyi."
"Denesen de yapabileceğini sanmıyorum, üç gün önce bir varili savurdun diye mutluluktan bana sarılan çocuksun sen."
Haklıydı, aptalca sevinmiştim. Dört gün içinde yaklaşık üç kez gitmiştik oraya ve ben günden güne daha da başarılı oluyordum.
Jimin'in kamera kaydına aldığı görüntüleri gittiğimiz her günün sonunda beraber izliyorduk, Youngjae, Jimin ve ben.
Jungkook'la baş başa kalabildiğim pek söylenemez çünkü sanırım o beni kıskanıyor. Ayrıca dostuyla, Hoseok'la, vakit geçirmek istiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rainism'taekook
FanfictionKaçırdığı deneği kendisi kullanacaktı, tabi aşık olmasaydı.