click17

2.5K 199 111
                                    

Başıma ağrılar girmişti, Tanrım Jungkook ile kavga ediyorduk ve Youngjae'nin bunu bildiğini biliyordum. Kendimi kötü hissediyordum çünkü bugün yine güçlerimi kullanabilmem için güzel bir çalışma yapmıştım ve ben hiç hata yapmamıştım sonra- sonra da Youngjae'ye sarılmıştım.

İşte, işte bu yüzden kavga ediyorduk.

"Ona sarılıp duruyorsun ve bana o kadar sarıldığını sanmıyorum. Sen ve o benim sabrımı sınıyorsunuz."

Kıskanıyordu ve açıkça belirtmekten asla ama asla çekinmiyordu. Kollarım birbirine bağlı kaşlarım çatık halde, popomu mutfak tezgahına yaslamış onu dinliyordum.

"Onunla anlaşabildiğimi biliyorsun. Zaten yalnızım, bırak da iki tane arkadaşım olsun."

"Sikik hareketler yapmayın o zaman, sarılmak da ne demek?"

Kaşlarını çatmış, mimiklerini kullanarak tartışmamızı büyütüyordu.

"Sen Hoseok'a hiç sarılmaz mısın? Hem-hem istediğime sarılırım Jeon."

Youngjae'nin bildiğini biliyor ve hala üzülmeme engel olamıyordum.

"Eğer sen benimsen, sarılamazsın!"

Ben kimsenin değildim. Sevgilisiydim ancak kocası falan değildim.

"Ben senin değilim, malınmışım gibi davranma."

Onun yüksek çıkan sesine oranla daha stabil olan sesim bile onun sinirlerini zıplatıyordu. Saçma sapan bir kıskançlığa bürünmüş olması beni üzüyordu ve gerçekten arkadaşıma sarılmış olmam yasadışı bir işmiş gibi davranıp duruyordu.

"Hayır sen-sen benim deneğimsin!"

Denek. Elbette ben sadece bir denektim, Joon'dan kaçırdığı ve kendisi için kullanacağı bir denek. Başka ne olabilirdim ki? Sürtüğü mü? Annemin de bir zamanlar bana dediği gibi sürtük mü diyecekti? Çatık kaşlarım normalde döndü ve kollarımın bağını çözüp mutfaktan çıkmak için yeltendim.

Kolumu tuttu ve gitmemi engelledi. "Bebeğim, üzgünüm öyle demek istememiştim."

Cevap verme gereği bile duymadan kolumu sertçe elinden kurtarmış ve peşimden gelişini umursamadan koşar adımlarla Youngjae'nin odasına dalmıştım.

Kapıyı hemen kilitlediğimde içeride olan Jimin ve Youngjae bana bakıyordu.

Kapıya vurup açmamı söyleyen Jungkook da sinirlerimi bozuyordu. "Siktir git!" Kapının dibinde yere çöktüm ve dizlerimi kırıp göğsüme kadar yapıştırdım. Jungkook da çok değil yarım saat sonra beni rahat bırakıp gitmişti zaten.

Sık sık nefes aldığımdan göğsüm sabit durmuyor, titreyen ellerim sinirlendiğimin ve birazdan ağlayacak olmamın haberini böylelikle veriyordu. Youngjae ve Jimin yanıma gelip yere oturduklarında, Jimin bir elini omzuma Youngjae de bir elini dizime koymuştu.

Jimin ne olduğunu bilmiyordu ancak üzüldüğünü biliyordum. Youngjae ise, zaten tüm konuşmadan haberdardı.

Sormadılar, anlatmadım.

Biraz öyle oturduğumuzda ağlamamıştım ve kendimle gurur duymuştum. Ellerim sinirden titremeyi kestiğinde yavaşça yerden kalkıp yatağa oturmuştum ve diğer ikisi de yanıma gelmişlerdi.

Jimin'in bilmediğini ve merak ettiğini bildiğimden Youngjae'ye anlatmasını söyledim.

"Youngjae, Jimin'e özet geçer misin?"

Youngjae kısaca özet geçtiğinde Jimin Jungkook'a sövmüştü ve ben sinirlerimin bozukluğuyla gülmeye başlamıştım. Onlar da bana katıldığında gözlerimizden yaş gelene dek gülmüştük.

rainism'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin