Uykudan titreyerek terler içinde uyanmıştım.
Gözlerim benden izinsiz açılmıştı ve bir sürü ses duyuyordum.
Aynı odada uyanmamıştım.
Bileğim zincirlenmişti ve karanlık bir odada yerdeydim.
Bir sürü ses duyuyordum ve bu beni delirtmeye yeterdi.
Başım ağrıyordu.
Bir pencere vardı odada ve duyduğum sesle oraya diktim gözlerimi.
Duyduğum onca sesin arasında bir kız çocuğunun konuşmasını dinlemek istiyordum.
Kız çocuğunun sesine odaklandığımda diğer sesler birden sustu.
"Lütfen anneciğim, lütfen alalım."
"Olmaz küçük Lee. Pamuk şekeri zararlıdır."
"Anneciğim, lütfen."
Duyduğum seslerle kafamı salladım ve onları da duymamaya çalıştım.
Kızdan ve annesinden de odağımı çektiğimde tüm sesler yine doldu kulağıma.
Araba sesleri, kuş sesleri, insanların sesleri...
Pencereden baktığımda da en az yirmi kilometre uzaklıktaki bina üzerinde yazan minik yazıları okuyabiliyordum.
İyi de ben miyoptum!
Elimi yere değdirdim ve yerin sıcaklığını istemsizce söyledim.
"On dokuz santigrat derece."
Söylediğim şeye kendim de şaşırırken birisinin geldiğini duymuştum.
Tahminlerimce kapıya üç metre uzaklıktaydı.
Bunları nereden bildiğimi bilmiyordum.
Miyop olduğum halde nasıl o kadar küçük yazıyı okuyabildiğimi ya da zeminin sıcaklığını derecesine kadar nasıl ölçtüğümü bilmiyordum.
Algılarım açılmış gibiydi.
Sanki her herdeymişim de her sesi duyabiliyor ve her bilgiyi biliyormuşum gibi hissediyordum.
Kapıya yaklaşan kişi durmuştu.
Ayak sesleri kesilmişti ve şu an telefonuyla ilgilendiğini hissediyordum ancak kim olduğunu çözememiştim.
Aklıma gelen şeyle karnımı açtım.
Yara izinin orada olmadığını gördüm.
Ne kadar süredir buradaydım bilmiyordum.
Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum.
Duyduğum bir sürü sesten ötürü ağrıyan başım daha da ağırıyordu.
Bir koku duymuştum.
İki kat aşağıdan geliyordu ve yemek kokusuydu.
Sanırım tavuk güveciydi.
Kapıdaki kişi cebinden anahtarı çıkarttı ve kapımı açmaya çalıştı.
Açılmasını istemiyor ve korkuyordum.
Yavaşça anahtar deliğinde çevrildi.
Bu arada beynimde dolanan seslerden ötürü sinirlerim bozulmuştu ve başımı tutup bir çığlık atmıştım.
Beynimde tüm insanlar varmış gibi hissediyordum.
Kapı açıldı ve içeri pezevenk Jungkook girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rainism'taekook
FanfictionKaçırdığı deneği kendisi kullanacaktı, tabi aşık olmasaydı.